Halk arasından rahmetli Cumhurbaşkanı R.R Denktaş’ın oğlu olması dışında sosyal yanı ve arkadaşlar arası hoş sohbeti ve bana göre aslında sosyal demokrat bakış açısına sahip Kıbrıslı Türk “milliyetçisi” olan Sayın Serdar Denktaş siyasi yaşamında birçok siyasi gibi inişler ve çıkışlar yaşamış bir kişidir.

Demokrat Partinin 9’lar Hareketine bağlı UBP’den kopmasıyla oluşan Demokrat Partinin en kıdemli ve gademici Başkanı olması da kendisine zamanla handikaplar yaratsa da yılmadan azimle bu görevinde kalmakta ısrarcı sanırım.

Neyse günümüze gelecek olursak ortalığın toza dumana katıldığı bu günlerde yine UBP’den ayrılan ve ayrılırken bile damarlarında UBP kanı aktığını ifade eden 8’ler grubunun başka bir isimle önümüzdeki erken seçimlerde ULUSAL GÜÇLER eki ile DP’ye amalgame olması söz konusu.

Sanırım bu hareketle Sayın Serdar Denktaş siyasi bir harakiri (Japonya’da eskiden, bilhassa Samuraylar zamanında tatbik edilen bir intihar metodu) yapıyor. Aynı listeden seçime girme kararı hem Serdar Beyi hem de yıllardır Partisine inanıp güvenerek emek verenleri bir anda gözden çıkarması ile zora sokacak gibi .

Her ne kadar bu birliktelik DP tavanında verilen kararla alınsa da partinin tabanı bunu nasıl hazmedip geçmişte “yüz üstü kalınmasına neden” olan bazı isimlerle yeniden yola çıkıp geçmişte atılan kazıklar unutulacak merak ediyorum doğrusu. Yoksa “DÜN DÜNDÜR , BUGÜN BUGÜN MÜDÜR ?” !

Sadece bu değil tabi; yukarıda da belirttiğim gibi kişilerin menfaati bakış açısına göre günübirlik değişen siyasi ortamda 28 Temmuz’da yapılacak Erken Seçimler sonucunda ortaya çıkacak tablodan sonra halk arasında Muhalif UBP’liler diye adlandırılan isimlerin yeniden “devlet töreni” edasıyla UBP’ye “zaten biz doğuştan UBP’liydik” diyerek katılmayacakları garantisini kim verecek ? Yoksa son günlerde ahlakı sorgulanan kişilerce ağızlara sakız edilerek gerçek anlamını yitiren “Siyasi Etik” sözleşmesi mi imzalanacak ?

Bu bağlamda DP ve Ulusal Güçler konsepti ile meclise girilmesi durumunda bir süre sonra belirttiğim gibi “Yuvaya dönüş” operasyonu ile Demokrat Parti’nin vekilsiz olarak meclisten silinme olasılığı da mevcut. Her olasılık enine boyuna değerlendirilmeli ve geçmişten bir anlamda referans alınarak yola çıkılmalı sanırım.

Hep savunduğum ve savunacağım bir unsur da “Her şeye rağmen İktidar veya vekillik” anlayışının yanlışlığıdır; bu ne halka ne de gelecek nesillerin yaşam kalitesine bir şey katmaz; aksine geleceği ipotek altına alır. Sadece bu konuya Sayın Denktaş’ın değil tüm siyasi tarafların önemle hassasiyet göstermesi gerekir.

Son olarak eklemek istediğim bir konu da tarihten ders çıkartılmasıdır ; TRUVA AT’ı her daim gerek siyasi alanda, gerek sosyal alanda gerekse savaş alanında karşı tarafa zarar vermiştir ve günümüzde de vermeye devam edecektir.

Yine bu işler bu şekilde DENKleşmeyecek Sayın DENKTAŞ…….