Derneklerimiz var. Bir de inisiyatiflerimiz.

Ne hikmetse mantar gibi bitiyorlar.

Bir ay önce, Kıbrıs Halk Sağlığı Araştırmaları İnisiyatifi (HALK-SAR) adında bir inisiyatif, iddialı bir basın açıklaması yaptı. Çoğumuzun gözünden kaçtı bu inisiyatif ve açıklaması.

Kurulduğu tarih bile belli değil. Zaten kurulması da şart değil. Üç beş kişi toplansa, adına inisiyatif deniliveriyor.

Yasal hiçbir sorumlulukları da yok üstelik!

Gelin önce HALK-SAR’ın açıklamasından öne çıkan başlıklara bir bakalım: (Açıklamanın tam metnine bu bağlantıdan ulaşılabilir: https://rpubs.com/TugceK/HALKSAR_COVID19)

‘’Biyoistatistik, genetik epidemiyoloji, halk sağlığı alanlarında yurtdışındaki kurumlarda görevli uzman sağlık araştırmacıları olarak COVID-19 pandemisinin Kıbrıs’ta etkili olduğu sürecin başından itibaren, etkin rol oynayan kurumlar ve bu süreçte aktif olan kişilerle, bilgi, bağlantı, analiz ve tavsiyelerimizi bağımsız olarak paylaşmakta ve mümkün olduğunca destek vermeye hazır olduğumuzu belirtmekteyiz.’’ diye başlıyorlar açıklamalarına.

Yani çıkış noktaları COVID-19 ile mücadele.

Bu amaçla belirledikleri bazı başlıklar da şu şekilde paylaşılmış:

  • Detaylı ve Güvenilir Veri Toplama ve Bildirimin Önemi
  • Test Uygulama Stratejileri ile Algoritmalarının Geliştirilmesi ve Uygulanması.
  • Test sonuçlarının teşhis için bütünlüklü değerlendirilmesi, merkezi raporlanması ve bildirimi.
  • Vaka takip bilgilerinin elektronik olarak toplanması.

Şimdi de HALK-SAR İnisiyatifinin kurucularına bir göz atalım:

Burç Barın - Biyoistatistik Uzmanı ve Proje Lideri, Emmes Company, USA.

Dr. Tuğçe Karaderi - İnsan Genetiği ve Genetik Epidemiyoloji Uzmanı, Novo Nordisk Foundation Center for Protein Research, Kopenhag Üniversitesi, Danimarka.

Dr. Nilüfer Rahmioğlu Ramiz - Genetik Epidemiyoloji Uzmanı, Oxford Üniversitesi, İngiltere.

Bu ekip, aynı zamanda Kıbrıs Kadın Sağlığı ve Araştırmaları (KISAA) İnisiyatifi kurucularıdır.

Sayın Dr. Nilüfer Rahmioğlu Ramiz’i, KISAA İnisiyatifi başkanı olarak, 8 bin kadınımızı kapsayan, geniş çaplı bir araştırma ile tanıdık. Bu araştırmada, kadınlarımızdan gönüllülük esasına göre tükürük örneklerinin alınarak, Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde saklanıp sonrasında da Oxford Üniversitesi’nde DNA analizlerinin yapılacağını, ancak sonuçların ne bu kadınlarımıza ne de KKTC’nin herhangi bir kurumu ile paylaşılmayacağını da öğrenmiştik. Yani, genetik bilgilerimizin bir şekilde, ülke dışına çıkması söz konusu idi. Çalışmadaki bu detayın kamuoyuna yansımasının ve birtakım tepkilerin oluşmasının hemen ardından, Sağlık Bakanlığı’na etik kurul düzeltmesi gönderilmiş ancak akıbetinin ne olduğu karanlıkta kalmıştı.

Bu projedeki küçük gibi görünse de önemli olduğunu düşündüğüm bir ayrıntı da, Milletvekili ve Moleküler Biyoloji ve Genetik Uzmanı Biyolog Dr. Jale Refik Rogers idi. Kendileri hala bu projenin elçilerinden birisidir.

Gelelim HALK-SAR inisiyatifine.

Ekip aynı ama konu bu sefer COVID-19 ile mücadele.

Oldukça iyi hazırlanmış bir proje söz konusu yine.

Üstelik yine yurt dışı bağlantılı.

Proje ile doğrudan ilişkili bir şirket de var: Emmes Company, USA.

Bu şirketin hizmetleri arasında, sadece epidemiyolojik araştırmalar, sağlık veri analizleri gibi hizmetlerin yanı sıra, hayvan deneyleri, gen transferleri ve alan çalışmaları da var. Dahası, bu firma, aşı geliştirme ile ilgili şirketlerle ortak projelerde de yer alıyor.

Gerek HALK-SAR İnisiyatifi’nin, gerekse KISAA İnisiyatifi üzerinden, aynı çalışma grubunun ülkemizde yapmayı hedefledikleri faaliyetler her ne kadar toplum sağlığını ileriye taşımak, devletin sağlıkla ilgili veri kayıt ve analizlerini yapabilme alt yapısına destek olmak gibi güzel hedefler işleniyor olsa da, her iki projenin detaylarında, genetik bilgilerimizin akıbetinden habersiz bir şekilde, kullanım haklarının Oxford Üniversitesi’ne devredilmesi ve COVID-19 ile mücadelede kullanılacak verilerin, uluslararası gen ve aşı çalışmaları yapan şirketlerle paylaşılması riskini barındırmaktadır.

Geçtiğimiz günlerde, ülkemizde devlet bünyesinde DNA laboratuvarımızın hizmete geçeceği müjdesini Sayın Sağlık Bakanı’mız vermişti.

Bu laboratuvarın üzerinde ciddi anlamda söz sahibi olduğunu düşündüğüm Sayın Rogers’in, bu konulardan da habersiz olduğunu düşünmek pek de mümkün görünmüyor.

Milletvekili olmak üzere çıktığı yolda, hayallerinden birisinin de ülkemize genetik ve epidemiyolojik çalışma yapabileceğimiz bir DNA laboratuvarını kazandırmak olduğunu her fırsatta kamuoyu ile paylaşan Sayın Rogers’in, aynı ekip tarafından organize edilen bu iki çalışmanın neresinde durduğu ile ilgili olarak, kamuoyunu ve devletimizi tatmin edici bir açıklama yapması gerekiyor.

Çok değil, daha iki gün önce:‘’Aşı bulunana kadar korona virüsten kurtulduğumuzu söyleyemeyiz.’’ diyen Sayın Rogers’in, gen güvenliğimiz konusunda da aynı hassasiyeti göstererek Cumhuriyet Meclisi’ni bilgilendirmesi gerekiyor.

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899