Ada yarısında seçimlere iki kala, İnsan Hakları Günü öne sürülerek 10 Aralık 2021’de 700 bin
euroluk kaynak aktarılacağı açıklandı. Bu bağlamda “İnsan Hakları Platformu Projesi”nin AB
tarafından finanse edildiği duyuruldu. Yani İnsan Hakları Platformu sadece proje yürütmeyecek,
aynı zamanda kendisi bir “proje”. Yanlış yok “İnsan Hakları Platformu Projesi”nin direktörü ve
genel sekreteri bile var. Genellikle sivil toplum örgütleri, konu bazında açılan projeler için öneri
götürürler ve projeleri kabul edilirse projenin yürütücüsü olurlar. Ama bu sefer ifade bile bir
tuhaf, projenin kendisi kurulan “platform”. Bu direktörü ve genel sekreteri olan platform
“projesi” kendi açıklamalarına göre 5 (beş) tematik konuda çalışacakmış. Çalışacakları konuları
da Mülteci Hakları Derneği, LGBT Hakları Derneği, Sivil Toplum İnisiyatifi, ve Kıbrıslı Türk İnsan
Hakları Vakfı yürütecekmiş. AB Destek Ofisi Bölüm Başkanı Michael Docherty’nin kendi ifadeleri
ile İnsan Hakları Platformu, “Kıbrıslı Türkler için bir kilometre taşı” imiş (Yukaridaki bilgileri bu
linkteki videodan bulablirsiniz:
https://www.facebook.com/watch/live/?ref=watch_permalink&v=282676757133378; haber
linki: https://twnews.ch/cy-news/7-sivil-toplum-orgutu-quot-insan-haklari-platformu-nu-quot-
kurdu).
Yani bir proje olarak karşımıza çıkan bu platform, kendisinin yürüteceği projeleri de yukarıda adı
geçen “sivil” toplum örgütleri ile hayata geçirecekmiş. Diğer konular bir kenarda dursun sonra
sırası gelecek ama bizi bu yazıda en çok ilgilendiren Platform projesi içindeki “Sivil Toplum
İnisiyatifi”dir. Bu inisiyatif de anladığımız kadarı ile Platform projesi gibi tek bir örgüt değil birçok
örgütten oluşmaktadır. Yani ortada bir inisiyatif ve onun bağlı çalışacağı bir platform vardır.
Bu örgütler kimdir değişik yayınlarda değişik isimler geçmektedir. Onun da açıklanması gerek
ama burada an itibarı ile daha önemli mesele bu İnisiyatife “imza” koyduğu haberleri çıkan ve
seçimde halktan oy isteyen siyasi partilerle ilgilidir. İyi bir tarama yaptıktan sonra
ulaşabileceğiniz bilgi, CTP, TDP, HP ve Bağımsızlık Yolu siyasi partilerinin “Sivil Toplum İnisiyatifi
Derneği” tarafından hazırlanan “Yükümlülüklere Bağlılık Bildirgesi”ni imzaladığı yönündedir
(https://www.ozgurgazetekibris.com/kibris/77661-ctp-tdp-hp-ve-bagimsizlik-yolu-
yukumluluklere-baglilik-bildirgesini-imzaladi.html). Konu ile ilgili başkaca da pek bir bilgi yoktur.
Bunlar çok genel geçer, çok belirsiz ifadelerdir.
Avrupa Birliği güçlü devletlerin egemenliği altında bir yapıdır. Parasını da kendi siyasi emelleri
için harcamaktadır. Sol partiler (HP burada nerede duruyor bilmiyorum- kendisi açıklamakla
yükümlüdür) “işgale, sömürüye son!” “emperyalizm ve tahakküm altında toplumsal yok
oluşumuza hayır!” sloganları attıklarına göre, AB’nin dikte ettirdiği hangi yükümlülüklere bağlılık
ifade ettiklerini açıklamalıdır.
Halkız, soruyoruz:
“İnsan Hakları Platformu Projesi” kendisi proje olarak nedir?
“İnsan hakları fikri tarihsel olarak Batılı devletlerin sömürgeleştirme hareketlerinin en büyük
kılıfıdır. Bu kılıf ortadan kalktığı zaman AB kendi çıkarlarını Kıbrıs üzerinde hangi politikalar
olarak açıklamaktadır?”
“Siyasi partilerin yükümlülüklerine bağlılık belirttikleri Sivil Toplum İnisiyatifi kimlerden
oluşmaktadır? Amacı nedir?”
“Sivil Toplum İnisiyatifi farklı örgütlerden oluşuyor ise üzerine bir de İnsan Hakları Platformu
Projesi Neden gereklidir? Bu İnisiyatifin yönetilmesi ve yönlendirilmesi mi gerekmektedir?
Öyleyse neden ve ne şekilde yönlendirilecektir?”
“İnsan Hakları Platformu Projesi” altında çalışan Sivil Toplum İnisiyatifine imza atan siyasi
partiler, İnsan Hakları Platformu Projesinin direktörünün siyasi duruşu ve faaliyetlerini CTP-TDP-
BY ve HP olarak benimsiyor ve destekliyor mu?”
“CTP-TDP-BY ve HP tam seçim öncesi hangi yükümlülüklerin altına imza atmıştır?”
“Bu yükümlülüklerine attığı imza ve ne projesi olduğu belli olmayan İnsan Hakları Projesi’nden
kaç para ve hangi amaçla almışlardır?”
“Sloganları ve söylemleri bu para ile şekillenmiş midir? Hangi tip sloganlar teşvik edilmiştir?”
“Eğer para almadılarsa hangi yükümlülüklere hangi amaçla bağlılık belirtmektedirler, bu bağlılığı
tarihsel olarak inkâr edilemez emperyalist politikaların neresine oturtmaktadırlar?”
“AB Annan Planına hayır diyen Rumları tek başına AB’ye alarak ödüllendirmiş, evet diyen Kıbrıslı
Türklerin statüsünde 20 senedir hiçbir değişiklik yapmamıştır. Bu tip bir politikayı açıkça güden
AB’nin kontrolü ve yönlendirmesi altında Kıbrıslı Türklere tanınma, temsiliyet ve üretme hakkı
verilmeden politikaları şekillendirmesini Kıbrıslı Türklere “varoluş” ve “yok olmama” vaad eden
partiler olarak destekliyor musunuz?”
Seçim oy istemeden önce hesap verme zamanıdır. Seçime gidecek olan halk kesimlerinin bu
soruların cevabını bilerek sandığa gitmesi elzemdir. Halkız, hesap soruyoruz.