Unutturulan, isimsiz bir kahramanın, 1921’de Girne’de doğan, 2011’de, 90 yaşındayken aramızdan ayrılan Kemal Abdullah (Kemal Sahilboylu)’ın TMT içinde yaşadıkları gazeteci torunu Aral Moral tarafından kaleme alındı. Khora Yayınevi’nin bastığı, “İki Kelime, Tek Cümle: Kardeşini Vur!” isimli belgesel nitelikli, biyografi kitabı, bir günde okunabilecek kısalıkta ve sürükleyicilikte…

Kemal Abdullah’ın hayatını okuduğunuzda, Kıbrıslı Türklerin yurtlarını savunabilmek için ne kadar büyük bir mücadele verdiklerini anladığınız gibi, TMT içinde kişiler arası rekabetin ve çekememezliğin bazı TMT’cilerin hayatını nasıl trajik bir kopuşa sürüklediğini kavrıyorsunuz.

Rençber çocuğu Kemal Abdullah’ın yaşadığı ilk trajedi, Kıbrıslı Rum bir ustanın yanında 5 sene çırak olarak çalıştıktan sonra, henüz 17 yaşındayken açtığı kunduracı dükkanını, II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla kapatmak zorunda kalmasıdır.

Savaşın bitmesiyle İngiliz Hükümeti’nin açtığı ‘yardımcı polislik’ sınavını birincilikle kazanan Kemal Abdullah, hayatının en büyük trajedisine doğru yol aldığından habersiz, çok sevinçlidir. Önce İngiliz yönetimi tarafından Trodos Dağları’nda saklanan EOKA’cıların izin sürmeyi öğrenmesi için Kenya’ya gönderilir. Kenya’dan Etiyopya’ya kadar giderek, çöl ve ormanlık alanlarda nasıl iz sürüleceğini öğreneceği özel bir eğitimden geçer. Ada’ya dönen Abdullah İngiliz Komando Birliği’ne tayin edilir ve EOKA lideri Grivas’ı Trodos ormanlarında arayarak bulmak üzere görevlendirilir. 17 günlük takip sonucunda yakalanacağını anlayan Grivas ormanı yakarak, kaçmayı başarır.

Aral Moral kitabında kendilerini savunacak silah ve mermi bulmakta zorlanan Kıbrıslı Türklerin nasıl cephanelik bulduklarına dair dedesinin anlattığı ilginç bir anektodu okuyucusu ile paylaşır: İngiliz Yönetimi altında çalışan Kıbrıslı Türk komandolardan Kemal Abdullah, eğitim çalışmalarında 50 yerine 500 mermi kullanmış gibi gösterecek ve arkadaşları ile birlikte her eğitim öncesinde TMT’nin gizlice gönderdiği 450 boş kovanı 50 boş kovanın arasına koyarak, İngilizlerin 450 mermisini 2 sene boyunca TMT’ye ulaştıracaktır.

1958’de Kemal Abdullah TMT’ye resmen, yemin ederek girer. Özel Harp Dairesi’nin emriyle Türkiye’den gönderilecek bir gemiyle Kıbrıslı Türklere silah tedarik edilecek, Kemal Abdullah ve arkadaşları bu silahları balıkçı teknesiyle denizde bekleyerek, teslim alacaklardır. Denizde gezen İngiliz devriyeleri nedeniyle Türkiye’de gelen “Elmas” kod adlı gemi 2. seferinde de balıkçı teknesi ile buluşmakta başarısız olur. Ankara’daki Özel Harp Dairesi Başkanlığı, Albay İsmail Tansu’nun önerisiyle Türkiye’den gönderilecek gemiye bir Kıbrıslı Türkün kılavuzluk etmesine karar verir. Görev yine Kemal Abdullah’a verilmiştir.

İngiliz Komando Birliği’nde çalışan Abdullah, Türkiye’de tedavi olacağı bahanesiyle İngiliz Yönetimi’nden 1 aylık bir izin alır ve Türkiye’ye gidişinin gerçekteki nedenini eşinden bile saklayarak Türkiye’ye gider. Soğuk Savaş dönemine has parolalarla büyük bir gizlilik içinde yürütülen sevkiyat, üçüncü denemesinde 2 İngiliz devriye gemisinin radarlarından kaçarak, denizde buluşacağı tekneyi bekler ancak buluşulacak tekne gelmemiştir. İsmail Tansu’nun da içinde bulunduğu gemide kılavuz Abdullah’ın aldığı kararla 20 ton cephane ve silah Girne’deki İngiliz Komando Birliği’nin atış talimi yaptığı, Üç Mil olarak bilinen yere boşaltılır. Üç Mil’deki Kıbrıs Türk komandolar kısa süreli bir kaostan sonra Abdullah’ın arkadaşları olduğu için silahların ne amaçla boşaltıldığını anlarlar. Silahlar TMT üyesi Kıbrıslı Türk komandolar tarafından İngiliz ciplerine yüklenerek, İngilizlerin kurduğu barikatlardan sorunsuz geçer ve Girne Dağyolu’ndaki bir samanlığa istiflenir. Bu yolla Abdullah bir kez daha Türkiye’den Kıbrıs’a cephane taşır ve mühimmatları TMT’ye ulaştırır.

Kemal Abdullah’ın trajedisi Kıbrıs Cumhuriyeti kurulup da Abdullah 1959’da komandoluktan terhis olunca başlar. Komandoluktan ayrılınca balıkçılık yapmak isteyen Kemal Abdullah bir arkadaşıyla iki tekne satın alır ve Kıbrıs-Türkiye deniz sahasında Dr. Burhan Nalbantoğlu’nun ilgili makamlardan izin alındığı sözüne güvenerek, balık avına gider fakat Türk savaş gemileri iki tekneye ateş açar ve tekneler büyük zarar görür. Ne Nalbantoğlu ne de dönemin Bayraktar’ı Abdullah’a yardımcı olur.

Sene 1963’e geldiğinde ise TMT Kemal Abdullah için vur emri çıkaracaktır! Zira 1959’da Elmas kod adlı geminin yaptığı 2. seferde Hz. Ömer Türbesi’ne götürülen silahların bulunduğu kasalar kırılmış ve içinden silahlar alınmıştır. Alınan silahların yıllar sonra, 1963’te bazı kişilere Abdullah tarafından tanesi 60 Lira’dan satıldığı yönündeki dedikodu TMT Girne Sorumlusu İzzet Volkan tarafından çıkarılacaktır.

Girne Sorumlusu İzzet Volkan’a güvenen TMT yönetimi, Kemal Abdullah’ın kardeşi TMT üyesi Pertev Obalı’ya kardeşini vurmasını emreder. “Kardeşini vur” emrini alan Pertev Obalı görevi kabul etmez ve kardeşinin aklanmasına çabalar. Abdullah’ın silahları alanın ve satanın sevkiyatta bizzat bulunan ve kırılan kasalardan silahları çalan İzzet Volkan olduğunu kanıtlaması aylarını alır. Bu arada TMT gizlilik içinde yürüttüğü araştırmada, silahları alanın ve satanın İzzet Volkan olduğunu tespit eder ve İzzet Volkan’ın aniden zorunlu emekliliğe çıkartır. İzzet Volkan, Kemal Abdullah’ın zamanında Ankara’ya gitmesini, eski Özel Harp Dairesi Başkanı, dönemin generali Daniş Karbelen’le görüşecek bir konuma yükselmesini hiç hazmedememiştir…

Abdullah, 1974 sonrasında TMT için yaptıklarını ispatlamak için resmi dairelere dilekçe üzerine dilekçe yazar. 20 senelik hizmetlerine karşılık, hizmetlerinin sadece 5 senesinin kayıt altına alınmasına ve 20 yıllık haklarından yararlandırılmamasına karşı çıkar. Ancak seneler geçmiştir ve önceki hizmetlerinin yasal olarak belgelendirilmesi mümkün değildir.

Yıllar geçecek ve torunu Aral Moral, TMT Mücahitler Derneği Başkanı Yılmaz Bora ile iletişime geçerek, dedesine TMT Hizmet Madalyası verilmesini isteyecektir. Abdullah’ın yıllar sonra, 2009’da TMT Madalyası’na sahip olması ölmeden önceki tek tesellisi olacaktır…