Hiçbir şey hükümeti dağıtamadı ama imar planı dağıtacak! Bizden söylemesi. Medyadan izlediğimiz atışmalar olmasa böyle düşünmezdim belki… Ama duyuyoruz. Kulak kapatmak da çok mümkün değil ki…

Neden mi?

Çıkar peşinde koşan çok, baskı uygulayan çok…

Siyasetin para kasaları sayılan kişi ve zümrelerin çıkarları da riske girince, ortalık daha da karışır elbet.

Neden imar planına ihtiyaç duyulduğu ile imar planından çeşitli zümrelerin ne anladıkları çatışınca, ortaya karışık ve anomalilere gebe sonuçlar çıkması hiçten. Dahası bugünkü karmaşa ile kapansa sorun o kadar da büyük olmasa bile geleceği de ipotek eden kararlar ile darmadağın bir düzen için siyaset, koalisyon, yatırımcı ve bölge halkı komple alt üst hale geliyor.

Girne önümüzdeki en güzel örnek…

Mahvettiler oracığa bıraktılar.

Şimdi sıra İskele ve Mağusa sahillerinde.

Anayasa, sahilleri halka vermiş. 50 metrelik mesafe içinde, deniz ile sahil arasına özel kullanım yaratılmaması gerektiğine vurgu yapmış. Sanki Anayasa başka bir şeyi murat etmiş, birilerine gitsin oralara konutları, otelleri, restoran ve kafeleri doldurmasını söylemiş gibi davranıyor, hiç de bu durumdan rahatsız olmuyoruz. Aslında biz oluyoruz da yasama, yürütme, yargı sanki çok olmuyor.

Her şey olup bittikten sonra yargının eli kolu da daha çok bağlanıyor.

Dahası: Sonunda tutanın elinde kalıyor.

İmar planı adeta bunu yasallaştırıp ortalığı daha da içinden çıkılmaz bir hale bağlamak üzere kurgulanmış!

İmar planı denilen şey, yoğun yerleşim yerlerinde ortak kullanım alanlarının belirlenmesi için düzeni sağlamak maksadıyla yapılır. Arsalarda kapalı alan inşa etme sınırlarının ortaya çıkarılması, yolların belirlenmesi, yerleşim birimlerindeki olmazsa olmaz haline gelmiştir. Belki şu anda bizlerin nüfusu bunun büyük bir ihtiyaç olduğu sonucunu işaret etmiyor. Lakin KKTC uyrukluların dışındakilerin de Kıbrıs’ta yatırım yapma, mülk edinme, şirket kurma ve buna benzer girişimler yapma hususundaki yasal düzenlemeler nedeniyle imar planı için tartışmamız gereken şey takdir edersiniz ki sadece bizlerin nüfusu değil.

Bu planı yapmak, uzun yıllar sürecek bir düzeni planlayabilmeyi, doğru çalışmaları yaparak geleceği inşa edebilecek bir düzeni akıl edebilmeyi gerektirir. Yerleşim biriminin büyüme hızından büyüme yönüne, büyütecek nüfusun yaş ortalamasından ekonomik durumuna ve eğitim durumuna, o bölgede yaşayacak olanların ihtiyaç duyacakları sosyal ve kültürel mekanların yaratılacağı mekanlara, yeşil alan ve yerleşim biriminin nefes alabileceği düzenli boşlukların oluşmasına, ana ve tali yolların düzenine, alışveriş merkezlerinden okullara, ibadet alanlarından, mezarlık alanlarına kadar planlayabilmeyi gerektirir.

Eğer hesaplamalar toplumun düzeni, ülkenin refahı ve geleceğin düzeni yerine kişilerin kısa süreli çıkarları hesaplanarak yapılırsa ve birileri daha çok kazansın, birilerinin kazancı düşmesin, birileri kaybetmesin diye kişilere özel planlama yapılmasına çalışılırsa işler karışır…

Rant girdiğinde, insanlık ortamı terkeder bilirsiniz.

HP ile UBP kavgasında bu ince ayrıntılara dikkat edilse, Cumhurbaşkanlığı seçimleri açısından da ince hesaplara imar planını dahi edecek cingözlük düşünülmezse, Mağusa’nın doğusuyla artık uğraşmaktan vazgeçilirse, daha temiz ve etik bir anlayışla imar planı oluşurdu.

Biliyorum ki çok büyük beklentilerdeyim…

Dr. Çiğdem DÜRÜST