“Nüfusu 300 bin ya da kimine göre 350 ya da 500 bin olan ülkemizde günlük yayınlanan 20 gazete var...

Şu anda hepsi önümde...

Tek tek bakıyorum neyin nesi kimin fesi diye...

Burada içerik ya da kimler ne yazmış çok önemli değil!

Sahiplerine bakmak gerek önce...

Ne işle iştigal ediyorlar yani!

Sıralama da karışık...

İş adamı, devletle çok işi var!

İş adamı, turizmci her işi devletle...

İş adamı, çok sektörde kendini gösteriyor!

Gazeteci, başka iş yapmıyor...

İş adamıydı şimdi sadece tek bir gazetesi var!

Hem iş adamı hem gazeteci...

Sadece gazeteci!

İş adamı sonradan gazeteci olmuş...

Gazeteci ama başka işler de yapıyor!

İş adamı, yatırımcı...

İş adamı yurt dışında yaşıyor!

Akademisyen...

Gazeteci...

Gazeteci...

Parti gazetesi

Parti gazetesi

Parti gazetesi

Parti gazetesi

Parti gazetesi

Parti gazetesi!

...

Maalesef ki durum budur...

Gazeteci sayısı en az!

Ya iş insanı ya da parti gazetesi...

Hani 3 Mayıs Dünya .Basın Özgürlüğü gününde hep nutuk attılar ya!

Hangi basın özgürlüğünden dem vuruyorlar anlamak güç...

Böyle bir tablo karşısında basın özgürlüğü mu olurmuş!

Geçin bunları lütfen...

kendi kendimizi kandırmayalım artık!

O dediğiniz artık nostalji...

Çok eskilerde kaldı!

Gazetecilik Türkiye'de nasıl babı Ali'den beton yığınları olan dev plazalarda yapılıp iş ve siyaset dünyasının eline geçti...

Bizde de çok farklı değil...

Medyayı ya patronlar ya da siyasetçiler yönetiyor!

Böyle bir ortamda özgür basın olmaz...

Aksine iş dünyasına ve siyasilere teslim olmuş zavallı gazeteciler kitlesi olur!

Patron ne derse o yani...

Önemli olan kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi değil patronların çıkarları!

Ya da onların iş takipleri...

Siyasilerin ne dedikleri, nasıl rant elde edecekleri!

...

Kendi kendimizi kandırmayalım artık...

Özellikle de meslektaşlarımız içindir bu söz!

Yılın belirli günlerinde nutuk atan siyasilere bir baksanıza...

Basını yere göğe sığdıramazlar, nutuk üstüne nutuk patlatırlar ama!

Yılın sadece bir kaç gününde olur bu...

Genelde de plaketler dağıtılırken!

Sırt sıvazlayıp, nasıl da basın özgürlüğünden bahsederler...

Ama kendi söylediklerine kendileri de inanmazlar!

Siz de inanmayın lütfen...

Bu yapıda basın özgürlüğü sadece bir hayalden ibarettir!

Ya da gösterişten...

Basın iş insanlarının ve siyasilerin kıskacından kurtarılmadıkça da bu böyle sürer gider!

Biz de kendimizi kandırmaya devam ederiz!

Basın bu ortamda nasıl özgür olsun güzel kardeşim?..”

Yukarıdaki yazıyı bundan tam üç yıl önce kaleme almışız…

Şunu anlıyoruz ki durum şimdi daha da vahim bir hale gelmiştir!

Son yıllarda internet gazeteciliği adı altında resmen tetikçi bir medya gurubu oluşturulmuş, ne yazık ki buralarda biraz da maddi olanaksızlıklardan dolayı bazı meslektaşlar görev yapmaya başlamış ve kendilerine borazan olma görevi verilmiştir…

Anlayacağınız medyanın çok büyük bir kesiminin görevi şu sıralar kamuoyunu bilgilendirme filan değil patronlarının borazanlığını yapma görevidir!

Onun içindir özellikle meslektaşlarımız basın özgürlüğünden ya da onurundan filan bahsetmesinler…

Özgürlüğü zaten çoktan beridir kendi elleriyle teslim etmişler ve bunun karşılığında maddi kazançları tercih etmişlerdir!

Kızıyoruz ama kesinlikle kınamıyoruz…

Sonuçta tüm meslektaşlar bir şekilde evine ekmek götürmek mecburiyetindedirler!

Özgürlükten ödün vermek de artık bizim mesleğin bir kaderi haline gelmiştir…

MESAJ KUTUSU

Sayın Suat YELDENER, sizin müsteşarlık koltuğu şu sıralar fazlasıyla sallanmaya başladı. Bu makam için pilot bir arkadaşın ismi anılıyor, bayram sonrası bu konuda bir gelişme yaşanabileceği konuşuluyor, hakkınızda hayırlısı artık…

Sayın Mustafa KALFAOĞLU, Başhekimi olduğunuz G.Mağusa Devlet Hastanesi’nde bazı hekimler görevden alınmanız nedeniyle bakanlığa şikayet dilekçesi vermişler. Aksi halde kendilerinin istifa edeceklerini de eklemişler. Bakalım sözlerinde durabilecekler mi? Doğru yoldasınız, disipline uymayan mahalleye gidebilir…

Sayın Yüksel ÇELEBİ, ülke genelinde su sayaçları konusunda en pahalı belediye olunca haliyle bölgeden yoğun şikayetler de yoğun oluyor. Bu konuda biraz indirime gitmeniz konusunda mesajlarınız geliyor, patron sizsiniz bu konuda karar da sizin olacak…

Sayın Okan DONANGİL, gittiğiniz her yerde vatandaş size şu meşhur haritayı soruyormuş. En iyisi resmi bir açıklama yapıp bu işi sonlandırmak olacaktır. Haritayı da çok büyük ihtimalle Saray’daki fareler kemirmiş olacaklar ki kimse onları bulamıyor…

Sayın Bertan ZAROĞLU, bir başka partiye destek vermek yerine yeni bir parti kurmak için kolları sıvadığınız konuşuluyor. Umarız acil bir karar vermezsiniz zira bazı önemli kararları zamana bırakmak daha hayırlı olacaktır…

Sayın Mustafa AKTUĞ, Lapta sahilindeki köprüyü artık boyama zamanı gelmedi mi? Bir çok yeri paslı olduğu için görüntü kirliliği yarattığı yönünde şikayetler son günlerde yoğunlaşmaya başladı.

Sayın Kazım AND, mazbata ve faiz mağdurları için devlet erkanına yaptığınız çağrı binlerce kişinin umudu haline geldi. Umarız ülke şartları da göz önünde bulundurularak hükümet edenler artık faizler altında ezilen kesimi de bu ülkenin vatandaşı sınıfına koyarlar…

Sayın Başak TEKEREK, yeni bir parti kurma konusunda yapılan söylentiler gerçek mi yoksa sadece yakın dostlarınız şaka mı yapıyorlar? Konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmak şart oldu artık değil mi?

Sayın Reşat AKAR, muhtar camiası artık aktif siyaset için ilk adımı atmanız için verdikleri desteği artırmaya başladılar. Bu konuda fazla naza gerek yok bu kadar desteği değerlendirmek gerek, sizin mevcut siyasetçilerden neyiniz eksik ki!

Sayın Salih KAYIM, artık bazı siyasiler de restoranların akşamları daha uzun süreli açık kalmasını desteklediklerine göre bu konuda hükümet nezdinde ciddi girişim ve baskılar yapmaya başlayabilirsiniz. Zira şimdiki sistem hiç birini kurtarmıyor…