Cemal Özyiğit yaptığı yazılı açıklamada, hafta içi olması durumunda bu ürünlerin bekletildiğini, ancak hafta sonu olması nedeniyle analiz yapılmadan piyasaya sürüldüğünü, dahası bu durumun ilk kez yaşanmadığının da yine bizzat Tarım Dairesi Müdürü tarafından dile getirildiğini ifade etti. Özyiğit, "Analizleri yapılmayan ürünler, riskli görülerek hafta içi bekletilirken, hafta sonu niye piyasaya sürülmektedir. Aynı risk hafta sonu yok mudur?" diye sordu. Analizi yapılmayan ithal meyve ve sebzelerin "herhalde temizdir" denilerek piyasaya sürülmemesi, tam tersine ihtiyatlı davranılması gerektiğini belirten Özyiğit, bu tür uygulamaların yaşanan yangından sonra güven erozyonuna uğrayan devlet laboratuarına da olumsuz olarak yansıdığını, olanaklar çerçevesinde işini iyi yapmaya çalışanların emeklerinin de oluşan endişe karşısında olumsuz etkilendiğini kaydetti. Tarım Dairesi'nin Ocak ayında aldığı kararla birlikte, devlet laboratuarı tarafından bulunan ölçüm değerlerinin %50 (yarı yarıya) düşük gösterilerek, "zehirli" ürünlerin "temiz" diye piyasaya sürülmesinin şokunu atlatmadan, bu olayın gündeme gelmesinin var olan endişeleri doğal olarak artırdığını belirten Özyiğit, "Nasıl ki %50 ölçüm belirsizliği uygulamasının yanlışlığı görülerek hemen geri alındı, analizi yapılmayan ürünlerin piyasaya sürülmesi uygulamasından da hemen vazgeçilmelidir" dedi. Özyiğit, vatandaşların alışveriş için Güney Kıbrıs’a yöneldiğini, gıda ürünlerinin yanısıra diğer ürünlerin de Güney'den alınmasına olanak sağlandığını, bunun da yalnızca sağlığa değil, aynı zamanda ekonomiye de ciddi şekilde zarar verdiğini kaydetti. Kuzey Kıbrıs’ta özellikle kanser, kalp, şeker, tiroit ve hormon gibi birçok hastalığın nedenlerinin başında gıdalarda kullanılan zehirlerin geldiğini ifade eden Özyiğit, güvenli gıda için etiketlendirme sistemi ile organik tarıma geçilmesinin şart olduğunu, organik tarıma geçene kadar ise, tarladan sofraya her basamağın kontrol edilmesi gerektiğini ifade etti.