Değerli okurlarım...

Bildiğiniz gibi HRİSTİYAN'lık dini yüce Tanrı tarafından İSA peygambere , ARAMİCE , İBRANİCE ve YUNAN'CA dillerinde indirildiği bir çok tarihçi tarafından hala tartışma konusu olsa da , gelin görün ki dünyadaki Hristiyanlar dinlerini kendi ülke dilleri ile ibadet eder durumda değilmidir.

Türkçe Ezan tartışmalarını Cumhuriyet ve onun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e saldırı aracı görenlere şunu hatırlatmak isterim.

Anadolu coğrafyasında ilk Türkçe ezanın ve Hutbelerin Türkçe okunması ,Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1911 yılında haziran ayı içerisinde Cuma hutbesi Türkçe olarak okunmuştur.

Bunu 1916 yılında Balıkesir ilinde İBRAHİM BEY CAMİİNDE okutulan, Türkçe hutbe takip etmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu dönem içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığının 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelgesi ile tüm yurtta uygulamaya girmiş bir konudur. Bunu takip eden yıllardan sonra 1941 yılında da ARAPÇA EZAN yasaklanmıştır.

Kıymetli okurlarım,

Türkçe ezan okunması konusu Meşrutiyet dönemindeki bazı aydınlar tarafından da dile getirilmişti. Bunu ZİYA GÖKALP şöyle şiirleştirmiştir:

"Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın."

Peki yine Türk Siyasi Tarihine damga vurmuş olan rahmetli insan,

MHP'nin kurucusu Alparslan Türkeş, konuyla ilgili ne düşünüyordu?

Türkeş, 17 Temmuz 1960’da Başbakanlık Müşaviriyken, Cumhuriyet gazetesinden Cevat Fehmi Başkut'a şöyle bir röportaj vermiş.

“EVVELA EZANI ARAPÇA OKUTMAKLA BUNA İHANETE BAŞLADILAR”

Rahmetlik Türkeş, Başkut'un "İnkilaplar mevzuunda yalnız din, kıyafet ve zihniyette mi geriledik" sorusuna şu yanıtı vermiş:

"Hayır Türkçecilikte de... Türkçecilik bu millete Atatürk'ün en büyük en faydalı hediyelerinden biri idi. Evvela ezanı Arapça okutmakla buna ihanete başladılar."

“TÜRK CAMİİNDE TÜRKÇE KUR'A OKUNUR. ARAPÇA DEĞİL”

Alparslan Türkeş, "Ya Kur'an'ın Türkçeleştirilmesi teşebbüsleri? Sabıkların baltaladıkları bu teşebbüslere taraftar mısınız?" sorusunu ise şöyle yanıtlamış:

"Mutlaka... Türk camiinde Türkçe Kur'a okunur. Arapça değil."

Bizler kendi dinimiz olan İSLAM dinini en hoşgörülü ve en hümanist din olarak görüp ancak uygulamalarımızda bir çok çelişkiye düştüğümüzü artık görmemiz gerekir kanaatindeyim.

Ben Türk insanının yıllardır tabu denilen konuda tartışma , konuşma , karşılıklı anlama, anlatma yönteminden edilgenliğini , ürkekliğini atmasının ibadet biçimimiz için daha sağlıklı bir durum olacağı inancındayım.

Hazreti İSA bile düşüncesini İNCİL'de yüzyıllar önce bakın nasıl ortaya koyabilmiştir.

Ağza giren her şeyin mideye indiğini, oradan da ayak yoluna atıldığını anlamıyor musunuz?

Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur. Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, ahlaksızlık, hırsızlık, yalan tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır. İşte bunlar kirletir insanı. Yıkanmamış ellerle yemek yemek ise insanı kirletmez.

Değerli okurlarım,

Dinimizin tüm insanlarımız tarafından dosdoğru bilinebilmesi ve öyle ibadet edilmesi için hepimizin bu önemli husus hakkında düşünmesi ve ona göre davranışlarımızı düzenlememiz gerektiğini düşünmekteyim.

Çünkü yıllardır cesaretsiz, kifayetsiz, yeteneksiz ve beceriksiz kişilikler Türkiye ve KKTC , siyasetinde KONU MANKENİ olma rolünden başka,

Ülke, Millet, Devlet ,Halk kavram ve değerlerinin önceliklerini savunmayı akıllarının bir ucundan bile geçirememiş kişiler olarak tarih sahnesinde yer almış ve almaya devam ediyorlardır.

Yukarıda sıraladığım açmazların ülkemiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne sirayet etmeyeceğini ve gericiliğin burada da mesafe alamayacağını kim garanti edebilir ki ?

SÖZÜN ÖZÜ :

Türkiye Cumhuriyeti siyasetinde rol almış bir çok politikacının ( bizdeki siyasetçilerin de bir kısmı anlaşılan buna yeltenmiş) yıllardır ,Dini istismar edenlere taviz vermelerinin bu MİLLET'e çok büyük zararlar verdiğini ,ödediğimiz ve çocuklara miras olarak ödemeleri için bıraktığımız bu yanlışı HEPİMİZ ,daha ne kadar görmezden geleceğiz.

Ancak hepimizin sessiz kalması ve onay vermesi nedeniyle .

Yıllardır Cesaretsiz, Kifayetsiz, Yeteneksiz ve Beceriksiz kişilikler Türkiye siyasetinde ve Kıbrıs siyasetinde Kendi siyasi emellerini gerçekleştirme rolünden başka ,

Ülke, Millet, Devlet ,Halk kavram ve değerlerinin önceliklerini savunmayı akıllarının bir ucundan bile geçirememiş kişiler olarak tarih sahnesinde yer almış ve almaya devam ediyorlardır.

LÜTFEN BUNLARA HEP BİRLİKTE ARTIK BİR DUR DİYELİM...