Güle güle 2020…

Bize hastalığı, eğitimsizliği, asosyalliği, ekonomik buhranı, kendimize yetememenin asıl ne demek olduğunu, çaresizliği ve daha neleri neleri anlatan, getiren ve götürmekte olan 2020…

Güle güle…

***

Sınav gibi bir yılın ardından işte sınavın ikinci aşamasına geçiyoruz.

Bir çoğumuzun öznel yaşamlarımızın da sınav nitelikli olduğu 2020 besbelli hayatta kalabilmenin ve bundan sonra daha da çetinleşecek olan yaşamın ön habercisi ve alıştırmaları ile geldi.

Çevremdeki birçok insanın da benim de farklı ilişki ve iletişimlerle sınandığı, iş değişiklikleri ile test edildiği, hastalık veya sağlıkla araştırıldığı, ev değişiklikleri, parasızlıklarla baş etmek durumunda kaldığı, hatta karantinalı günlerde yalnızlık ile tanıştırıldığı bir yıl oldu.

“Dünyada hayatta kalma becerileri” dersi gibiydi 2020…

Şimdilik 2021’in de bizler için daha farklı olacağını söylemek mümkün görünmüyor. Çünkü her ne kadar KKTC olarak hayatta gibi görünüyorsak da daha muhtaç, daha çaresiz, daha sağlıksız, daha eğitimsiz, daha sistemsiz, daha ve daha yetersiz, yeteneksiz pek çok özellikle giriyoruz bu 2021 senesine.

Örneğin tüm Avrupa, hatta Türkiye ve yanıbaşımızdaki Kıbrıs Cumhuriyeti, korona sebebiyle daha az korku yaşamamızı sağlayacağı iddia edilen aşılara kavuştu.

Bizlerin durumu belirsiz.

İlaçla buluşmak için muhtaç isek, yarın hayatta kalmak için de muhtaç olacağımızı unutmamalıyız.

Hastalık ile ilgili yerel bulaşın başladığı açıkça ifade edilinceye kadar 40 dereden su getirdiler.

Aynı günde 30 yerel ve 20 de temaslıdan pozitifleşen vaka varsa bunların 50 yerel anlamına geldiğini söyleyemiyorlar.

Güya panikletmek istemiyorlarmış…

Hatalı, eksik, yanlış ve bazen de yalan haberlerle, açıklamalarla halkı uyutamayacaklarını, belki covid nedeniyle iyi planlanmayan eğitim yaşantımız yüzünden cahil ve analitik düşünce kapasitesi eğitilemediğinden geliştirilememiş çocuklarımızın kanacağı dönemler gelecek 10-15 yıl sonra.

Ya da belki de gerek kalmayacak ve hastalık hepimizi kırıp geçirecek…

Ama olsun 2020 geçiyor işte.,

2021’i karşılayacağız.

Oteldi, restorandı, kafeydi, eldivendi, maskeydi derken 2020 geçti. 2021 yazına kadar ufukta herhangi bir rahatlama görebildiğimizi söylersek çok doğru bir dilek veya bilgi paylaşmış olmayız sizlerle.

Kıbrıs’ın kuzeyi, yolgeçen hanı gibi görüldüğü, ipini koparanın istediği gibi girip çıkacağını düşündüğü, tüm kirli işlerini, kara paralarını burada temizleyerek üstüne üstlük bir de asiller sülalesi gibi ağırlandıkları, bizi yönetsinler diye seçtiklerimiz de bizlerden çok onların ağızlarına bakarak onlarınidarelerine girmişse bizi daha kötü kötü bekleyen çok gün var ey dostlar.

Kumarhanecilik Başbakanlıktan daha söz dinleten bir görev gibi duruyor memlekette.

Hele kumarhaneli bir otelin sahibi iseniz o bölgenin derebeyisinizdir. Ne çok toprak, para, kumarhane katmışsanız derebeyliğinize, krala o kadar yakın, kralın hükümarlığında o kadar söz sahibisinizdir.

Düzeni buna çevirdiler.

Memlekete yasal yollarla girmeyen mal, para, madde… aklınıza ne gelirse bize kabul ettiriliyor.

Ve işte buyurun.

2021 bunca kötü kokunun üstüne bir de ölümü getirebilecek bir hastalık silahı ile karşılanıyor.

Bu ölüm makinesi hastalıkla fiziksel müdahale yeteneğimizin olmadığı açık ve net…

Durumla psikolojik olarak mücadele edelim bari diyoruz. O da yok…

O zaman kırın belinizi. Oturun. Susun ve kapanın.

Dr. Çiğdem DÜRÜST