Bu yazı aslında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Aziz Gürpınar’a açık bir mektup teşkil etmektedir.
Kaale alır ya da almaz kendi bileceği iştir ama bazı konularda devletin hantal yapısına bir de adam kayırma ve kollama da eklenince böyle açık mektuplar yazmak bazen kaçınılmaz olmaktadır.
Aziz bey, geçtiğimiz hafta yazdığımız İskele Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürlüğü’nde ‘darp’ olayını ne kadar dikkate aldı o da bilinmez ya, en azından bu konuda kamuoyuna bir açıklama yapmadığı için bizce hatalıdır!
Bir müdür bir çalışanı darp ediyorsa, bu konuda sağlık raporu varsa ve olay polise intikal etmişse, ilgili bakanın hala suskunluğunu koruması normal değildir.
Bakan bey anlaşılan o ki bu işi daire içinde çözmeye çalışmakta ya da açıkça koruması altına almak istemektedir…
Onun için bu yazı kendisine ithaf edilmiştir…

Şikayet bu kez İskele Sosyal Hizmetler Dairesi çalışanlarından değil, bölgenin tek koruyucu ailesinden gelmiştir.
Ailenin isteği üzerine isimlerini burada açık olarak yazmayacağız ama zaten isimleri bölgede bilmeyen yoktur.
Daha da ötesi Aziz Gürpınar da bu aileyi resmen tanımaktadır.
Hatta elinde ailenin şikayet mektubu vardır.
Koruyucu aile bundan tam 5 yıl önce kötü şartlar içinde yaşayan kardeş üç çocuğun bakımını üstlenmiştir.
Bu üç kardeşe kendi çocuklarından farksız olarak tam beş yıldır itina ile bakmaktadır.
Ama gelin görün ki yaşananlar artık sabırları taşırmış, patlama noktasına gelmiştir.

Her şeyden önce bu aile, hiçbir ailenin cesaret bile edemediği üç çocuğun tüm bakımlarını üstlendiği için örnek bir ailedir, bu bakanlık kayıtlarında da böyledir.
Ailenin özverili ve başarılı koruyucu aile olması Azerbaycan’dan yetkililerin de bile dikkatini çekmiş, bu konuda aile evinde ziyaret edilmiştir.
Dairenin bölge müdürü dışında bu aileden herkes memnundur.
Daire Müdürü Billur Özsoylu, her nedendir bilinmez bu aileye garip davranışlarda bulunmakta ve anladığımız kadarıyla bezdirme politikası uygulamaktadır.
Bunu neden, niçin, hangi akla hizmet için yaptığını ise bilmiyoruz.

Bölgenin sorumlusu olan Billur hanım, görev ve yetkilerinin hassasiyetini unutup koruyucu ailenin hanımını sürekli kötülemekte, hatta daha da ileri giderek ‘bu çocukları sen mi doğurdun’ diye zırvalayıp her defasında aileyi rencide etmekte, dolayısıyla kendi görevini kötüye kullanmaktadır.
Billur hanımın bu davranışları anlaşılır gibi değildir, ama Bakan Gürpınar’ın da her şey bilgisinde olduğu için duyarsız davranışları kabil edilebilir nitelikte değildir.
Hadi darp olayı ört bas edilmek istenmektedir!
Peki ya konu üç tane minik çocuk olunca, sayın bakan nasıl bu kadar vurdumduymaz olabilir, işte bunu anlamamız mümkün değildir.

Sayın Gürpınar;
Billur Özsoylu hakkında açılan ‘darp’ soruşturması hangi aşamadadır?
Çalışan bir kadını darp eden bir dair müdürünün olduğu mekanda çalışanların huzurlu bir şekilde görev ifa etmeleri mümkün müdür?
Peki ya bölgenin tek koruyucu ailesine yapılanlarda mı sizi ilgilendirmemektedir?
Yapılan ve sizin de bilginizde olan şikayetler niçin değerlendirilmemektedir?
Size buradan açık ve net bir şekilde ihbarda bulunuyorum;
Koruyu aile artık bölge müdürünüzden illallah ekmiş ve sinirleri bozulmuş bir ruh haliyle bölge müdürünüz için ‘döveceğiz o kadını’ diye feryat etmektedir.
Artık bundan sonrası da size kalmıştır…
Pek değerli zamanınızdan bir bölümünü bu olaya ayırırsanız, hatta bölgeye kadar gidip koruyucu aileyi ziyaret edip bire bir görüşüp sonra en doğru kararı vereceğinizden kuşkumuz yoktur.
Eğer bunu siz yapmazsanız bu görevi biz üstleneceğiz ve koruma altında olan üç çocuğumuzun sıcak yuvalarında ki memnuniyeti sayfamıza yansıtacağız.
Aleme ibret olsun diye…




MESAJ KUTUSU

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, CTP MYK’sı Vakıflar Bankası’nda çalışan 23 kişi için işten durdurma kararı almış. Kurultay istihdamı olmayan çalışanlar da artık topun ucuna geldiyse başınız çok ağrıyacak demektir.

Sayın Aziz GÜRPINAR, sizden tek bir ricamız var o da birkaç saat ayırıp Ötüken’e gitmeniz ve koruyucu aile ile çocukların mutluluğunu kendi gözlerinizle görmeniz. Bu mutluluk acaba birileri tarafından bozulmaya mı çalışılıyor?

Sayın Önder SENNAROĞLU, Karpaz’da soğuk zincir dışındaki süt üreticileri isyan noktasına geldi. Bu arada harnup ağaçlarının büyük bir kısmı farelerin istilasına uğradı ve kurumak üzere. Bu kadar sorunun içinden nasıl çıkacaksınız bakalım?

Sayın İrsen KÜÇÜK, Cumartesi günü Mağusa’da Galliga’nın yerinde çok özel ve çok gizli bir toplantı gerçekleştirdiniz. Derviş beyin kalesinde çok cesaretli bir atılımdı bu. Ama gizlilik konusunda başarılı olamadınız…

Sayın Resmiye CANALTAY, ilçedeki iki sekreteri öyle bir bezdirmişsiniz ki ikisi de istifa edip görevlerinden ayrılmışlar. İstihbarat konusunda sanırız biraz sıkıntı yaşıyordunuz, böylelikle halledildi mi?

Sayın Serdar DENKTAŞ, otel işletmeleri ellerine sizin imzanızla giden yazıdan çok rahatsız oldular. Turizmden de sorumlu bir bakanın taksicilerin yanında olup otellerin dertlerini kaale almaması gariplerine gitmiş…

Sayın Suat GÜNSEL, bankanızın bir parti başkanını çek yasağına soktuğu ve bu konuda mahkemelik olduğunuzu öğrendik. Eğer bu konuda bir kasıt olduğu belirlenirse işin boyutu tahmin edeceğinizden daha çok büyüyecek bizden uyarması!

Sayın Ahmet GÜLLE, bazı eczanelerin vücut geliştirme ile ilgili ilaç ve iğneleri yeşil reçeteye bakmadan her isteyene hele de gençlere verdiğini biliyor muydunuz? Bu konuda size birkaç eczane ismi bile verebiliriz, eğer ilgilenirseniz…

Sayın Kemal ALTUNCUOĞLU, bir grup sivil toplum örgütüne önceki akşam Lefkoşa’da bir otelde yemek verdiğinizi öğrendik. Dertleşme sohbetlerinin bölge geneline yayılacağı söyleniyor. Vardır bunda da bir hikmet değil mi?

Sayın Ali Özmen SAFA, hafta sonu Safaköy’de kiracı olarak oturan vatandaşlardan mesaj geldi. Su parası ödedikleri halde kendilerine su verilmeyeceği söyleniyormuş. Soruna el atmanız isteniyor…

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, nereden bulursanız bulun ve Lefkoşa’nın göbeğinde sokak ortasındaki direkleri artık kaldırınız. Bin sterlin bir amiral gemisi için büyük bir rakam olmasa gerek değil mi?

Sayın Rıfat SİBER, emeklilik için artık gün saymaya başladınız ama sizin İzmir hayali biraz hayallerde kalacak gibi görülüyor. Zira Sibel hanım meclis başkanlığından sonra Cumhurbaşkanı olursa hiç şaşırmayın…

Sayın Mustafa ERSOY, temizlik, hijyen ve kalite konusunda ne kadar övünseniz azdır. Ama artık Metropol ismini diğer kentlerde de halkın hizmetine sunmanın zamanı geldi. Bu konuda talep olduğunu biliyoruz…

Sayın Özer KANLI, yaptığınız diyet her nedense ters etki yapıp sürekli kilo alıyormuşsunuz. Bu işte bir terslik var değil mi? Bir de evden Saray’a yürümeyi deneyin bakalım işe yarayacak mı?


GÜNÜN FOTOĞRAFI



Günün Fıkrası

Kongre


Feminist kongresinde Amerikalı kadın söz alır: "Ben çok iyi bir şirketin genel müdürüyüm, bir gün alışveriş yapmaktan bıktım ve kocama dedim ki; 'Bundan sonra alışverişi sen yapmalısın.' Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, üçüncü gün yaptı..."
İngiliz kadın kürsüye gelir: "Ben uluslararası bir şirkette üst düzey yöneticiyim. Bir gün kocama dedim ki; 'Bulaşık işlerine artık sen bakmalısın.' Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, üçüncü gün baktım yaptı..."
Fadime çıkar kürsüye: "Ben de bir gün kocama dedim ki, 'Ben bu çamaşır işinden bıktım. Bundan sonra çamaşırları sen yıka.' Birinci gün görmedim, ikinci gün görmedim, üçüncü gün şişlik inmeye, gözüm yavaş yavaş görmeye başladı."