Bir iş yerini, bir gurubu, bir kurumu, daireyi, insanları yönetene yönetici denir. Yapılan işe de yöneticilik denir. Ancak yönetmek herkesin harcı değil. Yaşantımız bunun örnekleri ile doludur.
Yönetici, yapılmasını istediği görevi açık ve net bir şekilde personeline söylemek zorundadır. Net belirtilmeyen bir talimat sonucu yanlış yere gidilebilir ve de yanlış bir uygulama yapılabilir.
Atamalarda yapılan bir yanlış da, mesleğini iyi icra edenin iyi bir de yönetici olacağıdır. Mesleğini iyi icra edenin iyi bir yönetici olacağı inancı ile o kişi yönetici olarak atanır. Kendi mesleğini iyi icra eden, kişileri yönlendirmede çoğu zaman başarılı olamamaktadır. Yönetmek ayrı bir beceri gerektirir.
Mesleğinin basamaklarını hakkı ile tırmanan kişi, neyin nasıl ve ne kadar sürede yapılacağına vakıf olduğundan onun başarısı daha fazladır. Yani tecrübe sahibi olmak önemlidir. Yöneticilik konusunda eğitim görmek de fayda sağlamaktadır. Ülkemizde bunlara dikkat edilir mi? Hayır. Bazı kişiler hak ettiği halde yönetici yapılmazken, hak etmediği halde siyasi iradenin tercihi ile yönetici yapılanlar da istenen başarıyı gösteremiyor. Böyle durumlarda, ilgili yerde yönetim yetersizliği söz konusu olmaktadır. Bunun sonucunda hem iş yerinde huzursuz bir ortam olmakta hem de vatandaşların sorunları çözümsüz kalmaktadır. Bu da doğal olarak sıkıntıların oluşmasına neden olmaktadır.
Ülkemizde çoğu zaman yapılan bir yanlış da şudur. Yönetici olan kişi her şeyi kendi bilir havası ile hareket etmektedir. Yanındaki yardımcıları ile personelinin düşüncelerini dikkate almadan hareket ederler. Neticede daha çok hata yapmaktadırlar.
Aktif görevde iken katıldığım bir eğitim programında, yöneticinin talimatının açık ve net olmasının gereği üzerinde durulmuştu. Bunun teyidi için uygulamalar da yapılmıştı.
Üçer kişilik ekipler oluşturuldu. Birinin gözü bağlandı. Diğeri ona direktifler vererek belirli yerden belirli bir yere gitmesini sağlayacaktı. Üçüncü kişi ise uygulamayı gözleyecek ve hataları not edecekti.
Olayı ciddiye alanlar, gözü kapalı arkadaşlarına net talimatlar vererek ilerlemelerini, dönmeleri gereken yerlerde dönmelerini sağlayarak gitmeleri gereken yere kazasız ve hatasız ulaşmalarını sağlamışlardı.
Ancak olayı ciddiye almayan ve basit bir oyun gibi görenler ise gözü kapalı arkadaşlarını yönlendirirken, ne kadar ileri gidileceğini ve ne zaman döneceğini söylemedikleri için gözü kapalı kişi ya önündeki direğe veya duvara toslamıştı.
Bu da bize bir yöneticinin ne yapılmasını istediğini açık ve seçik şekilde söylememesinin sorunlar yaratacağını uygulamalı olarak göstermiştir.
Çeşitli birimleri yönetenlerin ne kadar başarılı olduklarını değerlendiren bir yapı yok. Bunun yanında yöneticiliğe getirilenlere bu alandaki bilgi ve tecrübelerini artıracak bir eğitim süreci de söz konusu değildir. Öyle olunca da sadece kabiliyeti olan ve bu görevi nasıl yapacağını öğrenenler başarılı olmaktadırlar. Bunun dışındakiler ise başarısız olmakta ve hem kendileri hem de muhatapları sıkıntı yaşamaktadırlar.
İşin temelinde öğrenmeye ve farklı düşüncelere açık olmak yatmaktadır. Ben her şeyi bilirim yaklaşımı kişinin başarı şansını azaltmaktadır.
Bir dostum, bir zamanlar eşimden acı bademlerinden badem macunu yapılmasını istedi. ‘Tamam’ dedik. Bademler toplandı kırıldı ve içleri çıkarıldı. Ondan sonra kolaylık olsun diye bize sormadan bunlar öğütüldü. Burada hata oluştu. Neden? Çünkü, önce bademlerin dışındaki kahverengi olan kabukları çıkarılmalı ve sonra da tatlandırılmaları gerekirdi. Öğütülmeleri ise tatlandırmadan sonra olmalıydı.Tatlandırılmadan öğütüldükleri için de badem macunu yapılamadı ve emekler boşa gitmiş oldu.