Salı günü kaleme alarak yazdığım ‘’Ana kaçakçılık noktası…Luricina’’ başlıklı yazının ana konusunda yetkili mercilerin görevini yapmadığını vurgulamıştım. Öncelikle ülkemizdeki sınır kapılarındaki geçişlerdeki güvenlik tamamen hükümetin görevidir. Askerin bu konuda yetkisi olmadığı gibi sınırlandığı herkes tarafından bilinmektedir. Yazıma başlamadan bu yanlış düşüncenin aklanması adına ‘’askeri tenzih ederek’’ başlamak isterim. Askerin görev ve yetkileri çerçevesinde üzerine düşen görevi fazlası ile yapmakta hatta sağladıkları güven konusunda en ufak bir şüphemiz de yoktur. Yine yinelemek isterim ülkemizde gerek Maraş, gerek Akıncılar, gerek Beyarmudu, gerek Bostancı, gerekse Aplıç gibi kara sınır kapılarından yasal olmayan yoldan geçirilen kayıtsız mal var. Bu kapılardaki güvenlik devlet tarafından sağlanmadığı sürece ülkemizde daha birçok alanda sorun yaşanacaktır. Üreticilerin ürettiklerini satamadığı ve buna isyan ederek aldıkları tutum ortadadır.

Bizim görevimiz gazetecilik. Yani olayları doğru ve yalansız araştırıp, yazmak. Ki bende görevimi en iyi şekilde yapmak adına çalışanlardanım. Unutulan bir şey var ki telefonla birilerinin araması ve tehdit yapması yazdıklarımın yalan değil doğru olduğunun da kanıtı olmuş olur. Yanlış hedef aslında. Bu işi yapan ve mağdur olan onlarca insan var ki. Bu insanlar seslerini duyurmak adına bizlere güveniyor. Birileri hak yerken diğeri nasıl sessiz kalabilir ki?

Öncelikle sistemin yarattığı boşluklardan kaynaklı bu sıkıntıların gün yüzüne çıkması ne ilktir ne sondur. İnsan emeğinin değersiz olduğu bugün para kazanmak çok zor olduğu kadar sürdürülebilir de değildir. İşte sistemin mağduru olan birçok iş insanı, üretici ve emekçi bu sıkıntıların kurbanıdır.

Öncelikle sınır kapılarındaki güvenlik zaruri olduğu kadar, kendi ülke menfaatlerimiz için önemlidir. ürettiklerimizi kendi sınırlarımız içinde tüketirsek, her alanda kazanırız. Birçok mal bugün izin alınmadan ülkemize girmekte ve piyasada kullanılmaktadır. Toz süt dahi bugün Güneyden getirilerek yoğurdun ham maddesi olarak kullanılarak, tüketilmektedir. Yani ciddi boyutta farklı alanlarda da bir takım mallar ülkemiz piyasasında bir şekilde tüketilmektedir. Ne üzücüdür ki birileri bundan rahatsız değildir. Devlet rahatsız olmadığı bu konun önlemini almayı başarsaydı eğer, bugün birçok sorunun yaşanmayacağı bir düzen olurdu. Ama maalesef ki yetkili olanlar sorunlara el atmadıkça bu ve buna benzer daha birçok konu gündemimizi meşgul etmeye devam edecektir.