KARPAZ’IN BAKİR KALMIŞLIĞININ ARDINDA KALANLAR

Geçtiğimiz gün Ediz Tuncel arkadaşımızın programında konuktuk. Tam da o gün basına düşen 14 bin Ardıç ağacının söküldüğü ve bu katliamın özel koruma alanında gerçekleştiği duyuruldu. Aslında bu konuda hem Karpaz Belediye başkanı Suphi Coşkun’un hem de Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hakan Dinçyürek’in yazılı açıklama yapmasını beklerdim. Tabi sağ olsunlar canlı yayınla katılarak, birer açıklama yaptılar.

Bu alanın Vakıflar Dairesi’ne ait olduğunu ve şahsa kiralandığını öğrendik. Bakan ise açıklamasına özel koruma alanı olarak adlandırıldığı bu bölgede çivi dahi çakılamayacağının beyanatını canlı yayına bağlanarak verdi. Diğer taraftan belediye başkanı Suphi Coşkun bağladığı canlı yayında bu alanın şahsın kirasında olduğunu ve yaklaşık 3 ay önce alanın dozerle temizlendiğini söyledi.

Aslına iki tezat açıklama yapıldı. Dört gün öncesinden bugüne net bir açıklama henüz yapılmadı. Yani bu alanın neden şahsın kirasında olduğunu ve bu kişinin ağaç sökmek gibi hakkı olup olmadığı konusunda bilgi verilmedi.

Yani 14 bin ağacın varlığının kesin olduğu bu alan neden kiralanmıştır? Amaç nedir? Vakıflar Dairesi’ne ait belgeler varken bu alanda bu adama sen bir şey yapamazsın dendi mi yoksa burası senin kiranda istediğini yapabilirsin mi dendi? Öncelikle bu konuda Vakıflar Diaresi’nin ne amaçlı ya da özel koruma bölgesi ilan edilen bölgeyi neden şahsa kiraladığını açıklamalıdır.

Karpaz’ın özel olarak korunması taraftarıyım. Kim ne isterse desin. Burası cennetin bir diğer adıdır. Gerek denizi gerekse yeşil alanın yarattığı doğal mucize ile Kapraz en kıymetli bölgelerimizden biridir. Geçmiş yıllarda her ne kadar bu bölgede bir takım çalışmalar yapılarak bölgenin cazibe merkezi haline getirilmesi amaçlansa da doğal yapının bozulmadan bu bölgenin korunması taraftarıyım.

Karpaz’ın gelişen Kıbrıs’ın aynası olması gerekir. Gelişirken doğasını bozmadan ve yıpratmadan gelişmelidir. Kiraya verilen alanların da en ince detayına kiracının kiraladığı alanın sınırları içerisinde ne yapıp yapamayacağı konusunda sözleşme yapılıp bu konuda bilgilendirilmesi esas olmalıdır. Yani iş işten geçmeden ve olay polise lanse edilmeden.

Bugün 14 bin Ardıç ağacının ne demek olduğunu sanırım herkes anlamıştır. Doğa katliamına dur demeyenler yarın doğanın cezasını çekmeye mahkumdur. Özellikle bir milyon ağaç sloganı ile kendilerine hedef koyan Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın yaptığı çalışmaları yakından gözlemleyen biri olarak şunu söylemek isterim. Herkes görevini yaparsa sorun yaşanmaz. Yani Orman Dairesi yapacağı aktif çalışmalar ile birçok alanın kontrolünü yapabilir, yasal olmayan alanların kimin kullanımında olup olmadığının tespitini yaparak gerekli önlemleri almalıdır.
Bu yüzden belediyelerle işbirliği şarttır. Vakıflar Dairesi’nin de ortak olacağı bir çalışma bence kaybettirmez birçok yanlışı önlemek adına kazandıracaktır. Yani üçlü bir işbirliği kaçınılmazdır.

VAKIFLAR DAİRESİ TARAFINDAN KİRAYA VERİLEN ALANIN SÖZLEŞMESİ