Kıbrıs Türk basını üç tane daha yeni gazete ile tanışmaya hazırlanıyor.
Bunlardan ilki Kıbrıs Postası Gazetesi 15 Kasım’da yayın hayatına başlıyor. Polat Alper direktörlüğündeki gazetenin yayın yönetmeni Rasıh Reşat olacak.
Net Holding destekli Reşat Akar yönetimindeki Diyalog gazetesi ise 1 Aralık 2013 tarihinde okurlarıyla buluşacak.
Harun Denizkan direktörlüğündeki Realist ve Kulis Gazeteleri’nin ise 1 Ocak 2014 tarihinde yayın hayatına gireceği öğrenildi.
Realist Gazetesi’nin yayın yönetmenliğini ise Oya Gürel yapacak.

Bu tür haberler bizi ancak sevindirir…
Mutlu ve mesut eder.
Bizim anlayışımıza göre öncelikle gazete demokrasi demek, özgürlük demek.
Çok sayıda meslektaşımıza iş ve aş demek…
Her ne kadar bu üç gazete ile günlük gazete sayımız 15’e yükselip, ülke nüfusuna baktığımızda hayli büyük bir rakam olsa da bardağa dolu tarafından baktığınızda hep olumlu şeyleri görüyoruz ve devamında da görmek istiyoruz.

Eğer gazeteler, sadece gazetecilik yapacaksa hepsini bağrımıza basarız.
Manşetler, birileri tarafından belirlenmeyip de ülkenin yararına ve demokrasiye katkı amacıyla atılırsa sevincimiz bir o kadar daha artar…
Köşe yazarları, birilerinin borazanlığını yapmayıp, kendi hür ve özgür iradeleriyle kalem oynatacaklarsa buna kimin bir itirazı olabilir ki?
Hele de sadece yeni gazeteler değil tüm gazeteler birbiriyle kapışma yerine Kıbrıs Türkü’nün çıkarlarına yönelik yayın politikası güderlerse öper de başımıza bile koyarız…
Umarız da öyle olur…

Ama içimizde bir sıkıntı var işte…
Hele de İrem Barutçu’nun yazdığı Simavi Ailesi adlı kitabı yeni bitirmişken, bu konuda duygularımız epey karışık…
Bakın kitabın bir yerinde Hürriyet Gazetesi’nin kurucusu Sedat Simavi’nin ölümünden sonra nasıl bir yorum yapılmış;
“Şerefli bir isim bırakmıştı arkasında. Genç gazetecilere ‘ bu meslek yorucu bir meslektir, ama insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır…Sakın satma’ öğüdünü veren gazeteci ‘ben o verimsiz tarlada namuslu gazetecilik yapacağım´dediği günden beri kalemine efendi kalmış, uşak olmamış, zöçünden dönmemişti…”

Hürriyet’in bundan sonra başına gelenleri bilmeyen yok…
Hele de iş dünyasının eline geçtikten sonra.
İşte bizim de bütün korkumuz bundandır!
Ve hep şu soruyu sorarız kendi kendimize;
Kelli felli iş adamları KKTC’de niçin basın işine girsin ki?
Yakın geçmişte bunu hep birlikte yaşadık!
Kimse kimsenin hayrı için basın dünyasına milyarlarını akıtmaz…
Vardır elbet bir beklentileri…

Biz yine de karamsar olmak istemiyoruz;
Ama şunu bir kez daha özellikle de genç nesil meslektaşlara hatırlatmak isteriz;
“Eğer gazeteciysen boynunu bükmeyeceksin, yok eğer bükeceksen de gazeteciyim demeyeceksin…”
Yeni basın organları hepimize hayırlı olsun…



“Bir tek tilki avı eksikti...”

“Güney Kıbrıs'taki avcılar tilki avının açılması için meclise öneri sunuyorlar. Nedeni ise tilkilerin ''av hayvanlarını yemeleri" gösteriliyor. Ama bilmiyorlar ki, tilkiler avcıların avladığı kekliklik ve tavşan gibi av hayvanlarından çok diyetlerinde fareleri tercih ederek fare popülasyonunu da dengede tutarlar.
İşte doğal denge böyle böyle bozuluyor. Sonra da bu farelerle nasıl mücadele edilecek diye düşünüyor, dağı taşı zehirliyoruz. Oysa, sürdürülebilir avcılık bu demek değil ki, avı korumak sadece av hayvanı üretmekle olmaz, doğayı bir bütün olarak korumak gerekir. Ve, hazır olun eğer tilki avı güneyde hayata geçerse bizin avcılarımız da geri durmayacaklar.
Yaban hayatı üzerine tek söz sahibi avcılar ya, güneyde var bizde de olsun deyip, TİLKİ AVINI İSTEYCEKLER. Baksanıza, eski bir avcılık federasyonu başkanı şimdiden bu konuda yorumlar yapıp "bizde de tilkiler çoğaldı" demeye başladılar. Ama bu kadarına da izin vermeyeceğiz.
Lütfen, tilkilerin av hayvanı olmasını engellemek için imza kampanyasına destek verin…”

(Hasan SARPTEN)



“Ağzına sağlık Angolemli”


“Sayın Başbakan, profesyonel askerliğe geçiş dersiniz ve bedelli tarzında askerlik yapmak istemeyenler ödeyip yapmasın. E bu zenginlere yarayacak bir çözümdür, fakirleri mi ezelim.
Cevap Sayın Angolemli’den geldi;
Zaten hala hazırda fakirler ve dar gelirliler değil mi askerlik yapan?
Savaşta bile fakir fukara savaştı. Zengin yollar evladını yurtdışına okusun sonra öder parasını yaptırtmaz.
Ağzına sağlık Sayın Angolemli..”

(Zeki ÇELER)


GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU


Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, bugün öğlen saatlerinde İkinci Cumhurbaşkanı Sayın Talat’ın ofisine gidip çok özel bir görüşme yaptınız. Konunun kurultay olduğunu biliyoruz ama daha fazla detaya ulaşamadık. Bunu da siz açıklarsanız memnun oluruz.

Sayın Hasan SERTOĞLU, futbolun Zürih’e kadar taşınması bile Kıbrıs Türkü için büyük bir başarıdır. Bu arada metin konusundaki anında itirazlarınız da göz doldurdu. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz…

Sayın Teberrüken ULUÇAY
, devletten emekli olduktan sonra kendisine şoför okulu izni verilen vatandaşa esnaftan büyük tepki var. Bu konuda eğer geri adım atılmazsa büyük eylemlerin kapıda olduğu söyleniyor bilginize…

Sayın Doğuş DERYA, bari siz olsun daha şimdiden enkaz edebiyatına başlamayın …Biz sizi eski değil yeni siyasetçi olarak tanıdık, böyle olmaya devam edin…

Sayın Süleyman İRVAN
, TAK’ın haberlerinde GKRY için niçin Kıbrıs Cumhuriyeti ibaresinin kullanılmadığını eleştirmişsiniz. Siz sanırız TAK’ın KKTC devletinin bir kurumu olduğunu göz ardı ediyorsunuz. Daha durun hele bakalım ortada ne anlaşma var ne uzlaşma!

Sayın Özdil NAMİ, Marmaray gibi dev bir proje ile biz de sizin gibi gurur duyuyoruz ama ha keşke bu ülkenin Dışişleri Bakanı da açılışta olsaydı. O zaman sevincimiz iki kat artacaktı değil mi?

Sayın Polat ALPER, Kıbrıs Postası Gazetesi’nin 15 Kasım’da yayın hayatına başlayacağını memnuniyetle öğrendik. Başarılı ve upuzun bir yayın hayatı temenni ederiz…Minik Kaan artık medya patronu oğlu olacak desenize…

Sayın Kadri FELLAHOĞLU
, ardı ardına dört yeni ihaleye imza atınca keyfinizin yerine geldiği gözlemlenmiş. Bir de çalışanların yılan hikayesine dönen iki aylık maaşını öderseniz sizden daha mutlusu olmayacak değil mi?

Sayın Hüseyin GÜVEN, ülkeye artık bir basın müzesi şart hale geldi. Bu konuda girişimlerde bulunursanız ülke basınına çok büyük bir hizmet vermiş olacaksınız…

Sayın Erol UÇANER, Ortaköy’de İrsen beye ait olan binayı yurt binasına çevirmek için kolları sıvamışsınız. Hayırlı işler bol kazançlar dileriz…

Sayın Harun DENİZKAN,
merakla beklenen oğlunuz Deniz’in dünyaya geldiğini memnuniyetle öğrendik. Minik yavruya sağlıklı ve mutlu bir hayat geçirmesini dileriz.

Sayın Esra BAŞAY, Eczacılar Birliği başkanlığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Tebrik eder, Fatma hanımın derin tecrübelerinden mutlaka yararlanmanızı temenni ederiz…

Sayın Tufan ERHÜRMAN, sırayla vatandaşlık verilmesi konusundaki görüşlerinize toplumun bir çok kesiminden destek mesajları geliyor. Demek ki doğru yoldasınız, umarız sizi bu yoldan kimse çıkarmaz…

Sayın Kazım TÜRKKAN,
DP-UG’nin Maığusa’daki yeniden yapılanması çalışmalarında ki katkılarınız gözlerden kaçmıyor. Partilileriniz bu konuda bir hayli memnun görülüyor.

Sayın Göktürk ÖTÜKEN, çok yakında yayın hayatına başlayacak olan bir gazetede köşe yazarlığı yapacağınızı öğrendik. Suya sabuna fazlasıyla dokunacak yazılarınızı şimdiden merak etmeye başladık. Hayırlı olsun…




Günün Fıkrası

Özür dilerim


Bir üniversitenin kütüphanesinde oğlan kızın masasına yaklaşarak yavaşça sorar:
"Yanınıza oturabilir miyim?"
Kız, yüksek sesle yanıt verir:
"Gecemi sizinle berbat etmek istemem !"
Kızın sözlerini herkes duymuş, başlarını kaldırmış, dik dik ayaktaki oğlana bakmaktadırlar...
Oğlan çok utanır ve hiçbir şey diyemeden, şaşkın şaşkın kendi masasına geri döner...
Birkaç dakika sonra kız yerinden sessizce kalkar, oğlanın masasına yaklaşır ve ona yavaşça şöyle der:
"Ben psikoloji öğrencisiyim; demin, şaşıran bir erkeğin nasıl tepki vereceğini öğrenmek istemiştim;
Bu arada sizi de herkesin önünde biraz utandırdım sanırım, özür dilerim !"
Bu kez oğlan onu yüksek sesle yanıtlar:
"Bir geceliğine 200 Dolar mı ? Çok para !"
Oğlanın dediklerini de yine herkes duymuştur ve bu kez ayaktaki kıza dik dik bakmaktadırlar ki, oğlan şoka girmek üzere olan kızın kulağına yaklaşıp şöyle fısıldar:
"Ben de hukuk öğrencisiyim. Çevreye birini suçluymuş gibi nasıl gösterebilirim öğrenmek istemiştim, özür dilerim