UBP'li eski bir bakan 'sanki de ölü toprağı serpildi' üzerimize diye başladı söze...
Sonra şöyle devam etti;
"İrsen Küçük döneminde bile bu kadar sessiz kalmamıştık"
İlginç olan bunu söyleyen İrsen Küçük'ün günahı kadar bile sevmediği bir UBP vekili...
Burada doğru tespitler var!
Bizce de UBP tarihinin en kötü günlerini yaşıyor, ya da yaşatılıyor...
Yerel iki aydan daha az bire süre kalmasına rağmen UBP eğer hazırlıklarını tamamlayamayıp, adaylarını tanıtamamışsa bu bile parti içi dağınıklığın en bariz göstergesidir...
...
Genel seçimlerden kalan büyük borç bile daha ödenmemişken hem muhalefette olan hem de beş parasız seçimlere girecek olan UBP de ilk sorumlu elbette genel başkandır.
Birincisi, yolsuzluk iddialarının üstü örtülmeye çalışılmış parti içindeki seçim fareleri derin bir nefes almıştır.
İkincisi, yerel seçimler için hiç bir kaynak arayışı yoktur, adaylar kendi hallerine terk edilmiş, sponsör arayışı içerisindedirler...
Üçüncüsü de Genel Başkan'ın koltuğu dolduramaması, yerel seçimden öte bir sonra ki kurultayda kendisine karşı aday olabilecekleri pasifize etme çalışmaları UBP'nin zaafiyetlerini oluşturmaktadır...
...
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle, "Cumhurbaşkanı adayının arkasında güçlü bir parti olmalıdır" açıklamasında bulunmuştur.
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla misali!
Eroğlu başkanlığında en güçlü günlerini yaşayan ve hükümet olma rekorunu halen bulunduran UBP'nin şimdi Mağusa gibi önemli bir merkezde bile aday sorunu yaşaması kim bilir belki de UBP'nin artık misyonunun sonuna gelindiğinin de ilk mesajlarını taşımaktadır.
Yerel seçimlerde alınacak olası bir mağlubiyet ise çöküş sürecinin hızlanmasına neden olacaktır.
...
Tabi ki kötü gidişattan sadece genel başkanı sorumlu tutmak da insafsızlık olur.
DP'nin ulusal güçler kanadını oluşturan Ahmet Kaşif, Hasan Taçoy, Ergun Serdaroğlu ve Türkay Tokel gibi çok güçlü isimlerin yokluğu da UBP'nin kolunu kanadını kıran nedenler arasındadır.
DP ile ittifak arayışları bitmiş, hükümet ortağı olasılığı kalmamış muhalefette kalan bir sağ parti dolayısıyla hızlı bir şekilde kan kaybı yaşar...
Ve kan kaybının önüne geçilmezse de sonuç kaçınılmaz olur...



LTB nasıl olur da özür diler?

LTB bir basın açıklaması yayınlayarak yağışlardan dolayı halk mağdur olunca özür diledi...
İlk bakışta doğru bir davranış...
Ama ikinci bakışta değil, niye mi?
LTB Başkanı Kadri Fellahoğlu yerel seçimlerin yaklaşması nedeniyle gözle görülür bir atak başlattı, her resim karesinde de kendisi var!
Bu da doğal ama, iş özür dilemeye gelince basın bildirisinin altında imzasının olmaması çok da doğal değil...
LTB'nin patronu biraz daha cesur olup vatandaştan kendisi bizzat özür dilemeliydi...


Kaşif de kabul etti!

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Ahmet Kaşif ADSL sisteminin çökmesinden sonra çok doğru bir laf etti;
"İletişimin çökmesi, devletin, ülkenin çökmesi demektir"
Bu ne demektir?
ADSL çöktü, demek iki devlet ed çöktü!
En azından birileri artık kabul etmeye başladı ya, bu bile bir büyük gelişmedir.




MESAJ KUTUSU


Sayın Teberrüken ULUÇAY, Şehir Planlama Dairesi’nden çalışanlar aradı, çatının asbest ile kaplı olmasından büyük rahatsızlık duyduklarını söylediler. Artık orayı da daha çağdaş bir binaya taşımanın zamanı geldi.

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, ‘ek mesai verilmiyorsa çalışmayın’ diyen birisini disipline vermek biraz ağır kaçmadı mı? Unutmamak gerek ki işçinin ve emekçinin partisi her zaman ‘emek en yüce değerdir’ diyerek şimdi iktidara gelmiştir. Bu kararı bir daha düşünün deriz.

Sayın Olgun AMCAOĞLU, Ahmet Benli’nin annesinin vefatı için cep telefonlarına gönderdiğiniz başsağlığı mesajı çok hoş kaçmadı. Bu tür hassas konuları seçim malzemesi yapmaktan kaçınmakta yarar görüyoruz.

Sayın Mete TÜMERKAN, birkaç gündür sabah programları yapıp gazeteleri okuyan genç arkadaşımıza sürmanşet haberin ne olduğunu anlatmak sanırız size düşecek. Devletin televizyonunda bu tür hatalar fena halde göze batıyor.

Sayın Ersan SANER, ADSL’de yaşanan kesinti biraz daha sizin üzerinize yıkılacağa benziyor. Çok geç olmadan bir açıklama yapsanız diyoruz.

Sayın Necdet NUMAN, Çatalköy’de Mehmet Hulusioğlu için büyük bir anti propaganda kampanyası başlattığınız söyleniyor. Vatandaş geçen seçimlerden bu yana ne değişti diye merak edip soruyor…

Sayın Ali ÇIRALI, ihracat en düşük dönemini yaşarken Sanayi Odası olarak biraz sessiz kalmadınız mı? Bazı üretici firmalar biraz yüksek sesle bu konuya eğilmenizi isteyen mesajlar göndermeye başladı.

Sayın Ali ÖNCÜ, be sefer işiniz epey zor görülüyor. Zira diğer iki bağımsız adayın son dakika bir seçim ittifakı yapacağı konuşulmaya başlandı. Bu nedenle sağlam basmakta yara var gibi görüyoruz.

Sayın Sami DAYIOĞLU, muhterem validenizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin…

Sayın Orsel NEŞE, siyaseti bırakıp kendinizi spora yönlendirmeniz bölge insanını da epey memnun etti. Binatlı Spor Kulübü başkanlığınız şimdiden hayırlı ve uğurlu olsun. Bunun için pamuk ellerin cebe atılması gerektiğini de buluyorsunuz değil mi?

Sayın Buran ATAKAN, bazı KTHY eski çalışanları ile biraz dertleştik Hava-Sen’in artık eski etkisinin kalmadığından şikayetçi oldular. Bunu bir kenara yazın ileriki günlerde sizin de kulağınıza mutlaka çalınacaktır…

Sayın Salih ÇALIKUŞU, seçilirseniz maaş konusundaki açıklamalarınız aksine ters tepki yaptı gibi görülüyor. Bilirsiniz bir başkan daha vardı geçmişte maaşını bağışladı sonra da belediye tepetaklak oldu.

Sayın İbrahim ÖZEJDER, Yeni Düzen okur temsilciliğiniz hayırlı ve uğurlu olsun. Gazete yönetimi bizce en doğru seçimi yaptı. Tarafsız eleştirilerinizi dört gözle bekliyoruz.

Sayın Mehmet ZAFER, Hüseyin Öztoprak’ın adaylığının açıklanmasından sonra yapılan ilk ankette yine birinci sırada çıktınız ama fark kapanmayacak kadar büyük değil. İki eski kurdun seçim mücadelesini herkes merakla bekliyor.

Sayın Engin ARI, şu Adana’dan gelen misafirler yüzünden buradaki diğer dostlarınızı fazlaca ihmal ettiğinizin farkında mısınız? Yakında birleşip sizi Adana’ya paketlerlerse sakın şaşırmayın olur mu?

Günün Fıkrası

Yanlış kullanım


Kadın kocasını zorla ikna edip doktora götürmüş.
-Doktor bey kocam çok isteksiz, ayda bir kere ya yapıyor, ya yapamıyor.
Doktor adamı muayene ettikten sonra:
-Tamam ben size özel bir ilaç yazacağım yarın bana bir ara uğrayıp ilacı aldırın, demiş. Ertesi gün adam işte olduğundan kadın evin küçük oğlunu doktora göndermiş ilacı alması için. Doktor ilacı çocuğa verirken iyice tembihlemiş.
-Bak oğlum baban bu ilaçtan 3 günde 1 tane içecek. Sakın unutma, demiş. Çocuk eve dönerke unutmamak için sürekli olarak tekrarlıyormuş. O sırada karşıdan öğretmeninin geldiğini görüp heyecanlanmış ve ilacın dozunu 1 günde 3 tane olarak babasına iletmiş. Aradan 3 ay geçmiş. Doktor birgün küçük çocuğu sokakta oynarken görmüş ve babasının durumunu sormuş. Çocuk doktora okkalı bir küfür salladıktan sonra anlatmaya başlamış:
-Annem 2 ay önce öldü, ablam 3 aylık hamile ben de kıçımın acısından oturamıyorum.
Doktor:
-Peki baban şimdi nerede?
Çocuk:
-Çatıda kedileri kovalıyor...