UBP-CTP koalisyonuna doğru!
 
Ahmet Kaşif’e yakın muhalif bir vekil diyor ki;
“İrsen bey bizim ile kedi-fare oyunu gibi oynuyor…”
İlk bakışta doğru bir tespit!
Ama İrsen bey, kedi-fare gibi oynuyorsa, buna neden olan Ahmet Kaşif ve ekibinin şikayet etmeye hiç hakları yoktur…
Kaşif grubunun cesaretsizliği ve biraz da koltuk kaygısı, asıl yapılması gerekenleri yapmamalarına neden oluyorsa, doğal olarak İrsen bey de kendileriyle kedi-fare gibi oynayacak ve bu işi götürdüğü yere kadar da götürecektir.
Bunun son örneğini Pazartesi günü yaşadık!
İrsen beye 30 Nisan’a kadar süre veren parti içi muhalifler Pazartesi günkü meclis oturumuna önce katılmamışlar, sonra İrsen beyle yapılan görüşme ve verilen vaatler sonrasında nisabı sağlamışlar ama İrsen bey Bakanlarını topladıktan sonra, bakanlardan da gelen teklifler üzerine bir kez daha kedi-fare oyunu oynamayı tercih etmiş ve akşam saatlerinde yaptığı açıklama ile muhaliflere dişini göstererek, kendilerini her an disipline verecekleri mesajını iletmiştir.
Bu kararlığında duracak gibi görüldüğünden de eğer Kaşif grubu cesaret edebilirse, şapkalarını alıp giderler ve hep partinin hem de ülkenin önünü açmış olurlar.
Hatırlarsanız, Ahmet Kaşif birkaç gün önce basında çıkan haberlerden sonra bir açıklama yapıp ne kabine değişikliği istediklerini, ne de meclisi boykot edeceklerini söylemişti.
Sözünde durmadı ve Pazartesi günü meclisin nisap sorununu bir silah gibi kullandı ve arkadaşlarıyla birlikte meclise girmeyerek nisabı sağlamadılar.
Sonra İrsen beyin vaatlerine kanıp nisabı sağladılar ama akşam saatlerindeki açıklamadan sonra şok oldular.
Şimdi toplanacaklarmış da bir karar vereceklermiş!
Bir kere şunu herkesin bilmesinde yarar görüyoruz;
Ahmet Kaşif, kabine değişikliği istemiyoruz diyerek samimi davranmamaktadır.
Ahmet Kaşif ve ekibinden bazı vekiller bal gibi kabine değişikliği istemekte, en az üç bakanlığın kendilerine geçmesini talep etmekte ve bunda ısrarcı olmaktadırlar.
Bunlar İçişleri, Turizm ve Sağlık Bakanlıklarıdır…
Ahmet Kaşif Sağlık Bakanlığı’na, Kemal Dürüst Turizm Bakanlığı’na, İlkay Kamil de İçişleri Bakanlığına getirilmek istenmektedir.
Ayrıca, Ahmet Kaşif, İrsen beyle yaptığı görüşmelerde genel sekreterlik görevinin de kendine yakın olan isimlerden birine, yani Hasan Taçoy’a verilmesini istemekte, bunda da karalı görülmektedir.
Eğer genel sekreterlik makamı verilmezse, bunun karşılığında Milli Eğitim Bakanlığı istenecektir…
Onun için kimse kamuoyuna, kavgamız koltuk kavgasıdır diye kandırmasın…
Bu arada Hasan Bozer, Necdet Numan ve Ahmet Eti gibi isimler de, İrsen beyin yanında görülseler de her an cephe değiştirme eğilimindedirler.
Peki İrsen bey tüzükleri hatırlatıp, muhalif gurubu disipline sevk edebilir mi?
Kaşif, ekibi ile birlikte bir kez daha mecliste nisabı sağlamazsa bizce bunu yapacaktır.
Çünkü bu kendisi için de son şanstır ve bunu da yapmazsa parti içindeki otoritesi tamamen yok olacaktır.
İşte bundan sonra biz devreye Ankara hükümetinin gireceğini tahmin ediyoruz.
Geçmişte yapılan açıklamalara göre yine bize göre burada İrsen küçük başkanlığındaki UBP hükümetinin iktidarda kalıp kalmaması değil, iki ülke arasında imzalanan protokollerin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesidir.
Bu nedenle bize göre B planı devreyle girecek ve erken genel seçim olmadan, bir UBP-CTP koalisyon hükümeti kurulması zorlanacaktır.
Belki de ülkenin kurtuluşu, yıllardır zikredilen ama bir türlü gerçekleşmeyen sağın ve solun iki lideri olan bu iki partinin elindedir.


NOT: Üç yıldır kesintisiz olarak sabah programları yaptığımız AS TV, el değiştirdiğinden ve Türkiye’de bir gruba devredildiğinden bu sabah son programımızı gerçekleştirip, veda edeceğiz. Üç yıldır bize desteğini esirgemeyen tüm izleyicilerimize teşekkür ederiz.
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Ahmet KAŞİF, muhalif gruptan bazı vekillerinizin artık sabrı kalmadı. İrsen Küçük ile ne görüşmenizi istediler, siz neleri görüştünüz kamuoyuna açıklama yapmanızı bekliyorlar. İrsen bey sizinle siz de onlarla çok fazla kedi-fare oyunu oynamadınız mı?
Sayın Kadri FELLAHOĞLU, Lefkoşa’da Metropol ışıkları diye bilinen kavşakta ki trafik ikaz lambaları bir kez daha bozuldu ve bölgeden çok sayıda şikayet mesajı aldık. Allah korusun büyük bir kaza olmadan umarız en kası zamanda sorunun çözülmesini sağlarsınız.
Sayın Mehmet ÇAKICI, paralı iş adamı partiliniz olmadığı için bir çok bölgede ilçe binası kiralayamadığınızdan şikayet ediyormuşsunuz. Siz de çadır kurup maliyetleri değiştirmeyi düşünün o zaman…
Sayın Oğuz KÖSE, bölgede kurulan bir konsey önümüzdeki yerel seçimlerde sizi Büyükkonuk Belediye başkanlığına aday gösterme kararı almış. Hiç de fena değil yani, oradan da meclise daha kolay bir geçiş sağlarsınız. Aman Sezai bey duymasın…
Sayın Ata ATUN, YDÜ'nün Girne'de yeni açacağı üniversitenin rektörlük görevinin size verileceğini öğrendik. Hayırlı ve uğurlu olsun. Allah utandırmasın...
...
Sayın Hasan BOZER, muhalif grubun eylemlerini arttıracak olması en fazla sizi zora sokacak gibi görülüyor. Bu arada her iki tarafa da mavi boncuk vererek durumu idare etmeye çalışıyormuşsunuz. Allah sabır ve selamet versin…
Sayın Fuat NAMSOY, İrsen bey genel sekreterlikten istifanızı halen kabul etmediği için yasal olarak halen bu makamın sahibi olduğunuz için ara sıra partiye uğramakta yarar var. İmzalanması gereken evraklar boyu aşmış diyorlar…
Sayın Ünal ÜSTEL, denizlerimizin temiz olduğu açıklaması vatandaşı epey rahatlattı ama işin boyutu hiç de öyle görüldüğü gibi değil. Bir pilot aradı Türkiye açıklarında bazı tankerler atık maddeleri denize boşaltıyorlarmış, bir tekne turu yapmakta yarar var.
Sayın Zorlu TÖRE, dün Lefkoşa terminal bölgesinde halkın arasına karışıp sine-i millet mesajları vermeye başlamışsınız. Bu arada halkın büyük sevgi gösterileriyle karşılandığınız söyleniyor. Ne mutlu size…
Sayın Kazım ANT, mazbata yasası devletin bankalarında bile uygulanmazken biraz sessiz kalmadınız mı? Ara sıra sesinizi yükseltmekte yarar var değil mi?
Sayın Birikim ÖZGÜR, parti içinde Özkan beye tam destek veren gurubun liderliğini yaptığınız iddia ediliyor. Bakalım kurultay da sizin gibi gençler mi yoksa eski kurtlar mı ipi göğüsleyecek?
Sayın Sunat ATUN, Yeşilırmak bölgesi her sabah elektrik kesintilerinden illallah etmiş ve artık bakanlık önüne yürüme kararı almışlar. Bir araştırın bakalım bu kesintilerin sebebi neymiş?
Sayın Tekin SÖYLEMEZ, dün Kıbrıs Time yazarları konusunda bir unutkanlık neticesinde sizin adınızı es geçmişiz. Artık ihtiyarlığımıza vereceksiniz. Bu arada siyasi oluşum konusunda bir atak bekleniyormuş, hadi hayırlısı…
Sayın Özer KANLI, Derviş bey 15 kilo verdiğinize inanmamış ve gözü önünde sizi basküle çıkarmış. Diyet programını ağırlaştırmakta yarar var dediği iddia ediliyor. Hadi bakalım biraz daha sıkın dişinizi…
Sayın Turgay AVCI, UBP içinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle kafanız bir hayli karışmış diyorlar. Sizde de ne şans varmış böyle, tam da şova başlayacakken, ortalık toz duman oldu…
Sayın Kadir YEL, Halkın Adalet Konseyi başkanlığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Bakalım yeni dönemde siyasi oluşumu siz gerçekleştirebilecek misiniz? Zaman ve zemin buna uygun görülüyor…
Sayın Ömer TATLI, bölgede inisiyatifi ele geçirmek ve siyasette ki ipleri ele geçirmek için 10 kişilik ağır ağabeylerden oluşan bir konsey kurduğunuzu duyduk. Konsey üyeleri her akşam lahmacun yemekten bıkmış şikayetler gelmeye başladı haberiniz olsun…
Sayın Olgun ÜSTÜN, geçtiğimiz hafta CHP’li bir milletvekili ile papaz olduğunuz ve kendisinin daireye girmesini yasakladığınızı duyduk. Doğrusu biraz ayıp etmiş diyorlar. Çalışanlarınıza sahip çıktığınız için tebrik ederiz.
 
Günün Fotoğrafı


 
Günün Fıkrası
 
Bir şans daha
 
Sarah daha 17 yaşındaymış. Ama günlerdir gözleri yaşlı geziyormuş evde. Babası biraz sıkıştırınca korkunç gerçeği öğrenmiş. Sarah çocuk yaşta gebe kalmış. Kimden? Milyarder iş adamı Elie Epstein'dan. 
Baba, atladığı gibi Elie denilen adamın iş yerine gitmiş. Adını taşıyan gökdelenin 52. katındaki bürosuna dalmış. Epstein, kızın babasının geldiğini duyunca, Yönetim Kurulu toplantısını yarıda kesip yanına gelmiş.
- Dur, söyleme, niye geldiğini biliyorum, 
demiş. 
- Bir halt ettim, ama kendimi affettireceğim.
- Nasıl affettirebilirsin ki? 
demiş kederli baba. 
- Kızım bugün yarın ana olacak, daha 17 yaşında...
- Biliyorum, 
demiş Epstein. 
- Ama sana önerim şu: Kızına, doğum yaptığı gün, 10 milyon dolar vereceğim, ömür boyu rahat etsin diye. Sana ve eşine de, çektirdiğim acılar için, birer milyon dolar. Dur, bitmedi! Doğacak çocuğun bakımı, eğitimi için de size her ay yüz bin dolar vereceğim...
- Tamam, 
demiş kederli baba. 
- Ama ya düşük yaparsa? Bir şans daha verirsin değil mi kızıma?