Yıllar önce Lefkoşa'da Çağlayan bölgesinde otururken o bölgeye su Rum tarafından geldiği için su sıkıntımız yoktu…
Yemeğe, çaya, çorbaya çeşme suyu koyar her şeyi tadında mideye indirirdik…
O zaman evlere damacana ile su da gelmezdi!
Sonra hem nüfus artışı hem doğanın dengelerinin değişmesi suyun kalitesini düşürdü…
Kimimiz Dikmen yolundaki askeri kışlanın çeşmelerinde kimimiz de YDÜ’nün bahçesindeki çeşmelere akın ettik…
Çünkü özellikle de Lefkoşa’nın suyu berbattı, kireçliydi, sabun bile köpürmezdi!
Kuyruklarda uzun bekleyişten sonra su şirketleri çıktı ortaya, yeni bir sektör doğuyordu…
Şu anda binlerce insanımız sırf bu sektörden ekmek yiyor…
Bunlar bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden…
Sonra Ankara hükümetleri bizim hükümetleri de kullanarak bizimle dalga geçmeye başladılar.
Hatta su konusunu seçim malzemesi bile yapmaya başladılar…
25 sene öncesinden bahsediyorum ve o günün gazete manşetleri hala gözümün önünde;
“Anavatan’dan Yavruvatan’a hayat suyu…”
Hükümetler değişti ama su gelmedi bir türlü!
Bir ara balonla su getirildi, hatta iyi hatırlarım dönemin Başbakanı Süleyman Demirel balonların geldiği yere helikopterle indi ve hem o hem bizim siyasiler bolca nutuk attılar…
Birkaç seferden sonra balonlar denizde patladı operasyon fiyasko ile sonuçlandı!
Sonra Tayyip Erdoğan geldi KKTC’ye…
Telem atma törenleri yapıldı ve Türkiye’den suyun geleceği tarih ve saat bile belirlendi…
Hatta Erdoğan, Derviş Eroğlu’nun geçen seneki doğum tarihinde suyun geleceği sözünü verdi, ama o tarihi çoktan geçirdik…
Belki teknik belki doğa koşulları gecikti ama çalışmalara bakınca artık mutlu sona doğra hızla yaklaştığımızı görüyoruz…
Yeni tarih 20 Temmuz 2015, saat 10.59…
Neyse ne işte!
Gelsin de aynı tarihte isterse gece yarısı gelsin!
Biz suyun geldikten sonra tüm Kıbrıs’ın kaderinin olumlu olarak değişeceğinden yana bir görüşe sahibiz…
Dikkat ederseniz suyun geleceği yaklaşırken yine ortada suyu istemeyenler topluluğu var!
Kimisi ekolojik dengeyi orta koyuyor kimisi suyun dağıtımının bizim yönetimimizde olmamasını eleştiriyor, belediyeler de kasalarına daha az para girecekleri endişesi taşıyor…
Herkesin suyun gelmemesi için bir nedeni var yani!
Ama suyun gelmesiyle ekonominin olumlu olarak değişeceğini düşünen yok, kafa patlatan yok, proje üreten yok!
Kaç tane bakan değişti ama birisi ortaya çıkıp da su geldikten sonra şunları yapacağız demedi!
Çünkü proje özürlüyüz biz!
Hep birileri hazır edecek, lokmayı boğazımızdan koyacak ve biz de mideye indireceğiz…
Hiçbir devlet biriminin elle tutulur bir planı yok ortada, olsa zaten açıklarlardı…
İki gün önce suyun ülke çapında dağıtılacağı alt yapı çalışmalarını yapan Türkiyeli şirket Gönyeli’de dere yatağına inşaat yapınca Ahmet Benli çok da haklı olarak inşaata mührü vurdu…
Ama altını da çizdi ki Türkiye’den gelecek olan su hayatidir ve bizim buna ihtiyacımız vardır!
Ama bildik koro hemen orta çıktı…
Öyle açıklamalar yapıldı ki iş Türkiye düşmanlığına kadar ileri boyutlara taşındı…
Çünkü hala içimizde Türkiye burada ne yaparsa hazmedemeyenler, muhalifliği adet haline getirenler var…
Yeter ki bir neden bulup Türkiye’ye saldırsınlar!
Yok arkadaş!
Ben be benim gibi düşünen büyük bir çoğunluk bu suyu istiyoruz…
Kısmet kapımıza kadar geliyor, adam olalım proje üretip bu suyu biz yönetelim.
Yönetemezsek de yöneten biri çıkar ve evlerimizden şerbet gibi suyun akmasını sağlar!
Ama muhaliflerden çok isteyenler de olursa parmaklarını kaldırsınlar ve Türkiye’den su dahil hiçbir şey istemediklerini söyleyin bir adım öne çıksınlar…
 
Hep bana!
 
Gündemde hala hükümetin elektrikteki indirim komedisi konuşuluyor!
Hükümet ile Kıb-Tek önce kavga eder gibi yaptı, özellikle hükümet ‘daha fazla indirim yapmak istiyoruz’ dedi dağ fare doğurdu!
Orta halli aileler kilowat başına 1 kuruşluk indirime reva görüldü!
İndirim de Şubat ayından sonra geçerli olacakmış…
Yani bahar kapıya dayanınca!
Dünya petrol fiyatlarının düşüşü nedeniyle devletimiz uyanıklık yapmış ve 53 milyon TL’yi cebine indirmiş, vatandaşın ensesinden!
Tamam devletimiz de kazansın ama ‘hep bana’ derse olmaz!
Devlet önce halk için vardır ve bizde bunun tam tersi uygulanmaktadır…
Ne büyük çelişki değil mi?
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Zeren MUNGAN, yıllardır yurt dışında müzik yapan ama KKTC devletinden öğretmen maaşı çeken talihli vatandaş konusunda iddialar artık ayyuka çıktı. En doğru tespiti araştırdıktan sonra siz yapacaksınız. Umarız da doğru değildir zira bunun nesabını kimse veremez!
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, Karpaz’daki eşek krizi nihayet çözüme kavuşmak üzereymiş. Benim de merak ettiğim eşekleri kim taşıyacak bunun bedeli ne olacak? Bir ara hatırlarsınız ilginç teklifler yapılmıştı…
Sayın Aykut ÜRETİCİ, Mağusa Devlet Hastanesi’nde artık güvenlik önlemlerini daha fazla arttırmanın zamanı geldi değil mi? Bu arada bazı çalışanların mesai saati içinde çiğ köfte yoğurdu yönünde şikayet aldık. Ya subhanallah!
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, en beceriksiz hükümet konusunda yerden göğe kadar haklısınız da en bir de buna en beceriksiz ana muhalefeti eklemek gerekir değil mi? Özellikle elektrik indirimi konusunda fazla sessiz kalmadınız mı?
Sayın Şener ELCİL, don eyleminden sonra lokum eylemi daha makbul oldu. Hoş tatlı yiyip tatlı konuşamadınız ama en azından daha seviyeli bir eylem oldu. Özellikle de öğretmen sendikaları bu konuda öncü olmalı diye düşünüyoruz…
Sayın Dursun OĞUZ, Meclis’teki katiplik sorununda çanak sizin başınızda kırılacak gibi görülüyor. En iyisi detaylı bir açıklama yapıp yanlış anlaşılmalarının önüne geçmek olacaktır değil mi?
Sayın Ali ÖZOK, Büyükkonuk’taki tesisleriniz sanki de elden gidecek gibi görülüyor. Belediye burasını profesyonel olarak yönetebilir mi bilinmez ama vatandaş kazanacaksa artık adaletin kestiği parmak acımamalı…
Sayın Sibel SİBER, ha keşke tavla muhabbetine hiç girmeseydiniz. Derviş bey yıllarca vatandaşla tavla oynayarak hükümette kaldı ve bu konuda nabza göre şerbet vermesini iyi biliyor. Şimdi tavla severlerin büyük tepkisini alacaksınız gibi görülüyor…
Sayın Halil İbrahim AKÇA, veda ziyaretleri artık başladı ve üzülürüm de bu halk sizi anlayamadı ya ona üzülürüm. Oysa projeleriniz yeni meyvelerini vermeye başlamıştı değil mi? Bu arada yeni elçimizin ismi de belirlenmiş diyorlar, hadi hayırlısı bakalım.
Sayın Kemal DÜRÜST, derviş beyin seçim ziyaretlerini UBP binalarında yapmak istemeniz DP’lilerin tepki koymasına neden oluyor. Bu konuda fazla ısrarcı olmamakta fayda var, biraz daha hassas olmanız isteniyor.
Sayın Biray HAMZAOĞULLARI, yani insani ihtiyaçlar konusunda kimsenin size bir şey söylemeye hakkı yok. Bu arada daha seçildiğiniz ilk günlerde bile Meclis’te değişik bir renk olacağınız söylenirdi, doğru söylemişler değil mi?
Sayın Alpay AVŞAROĞLU, ameliyattan sonra hızla iyileşme dönemine girdiğinizi memnuniyetle öğrendik. Dostlarınız göreve döneceğiniz günü iple çekiyor. Yeniden büyük geçmiş olsun diyoruz. Bundan böyle stres hiç yok bilesiniz…
Sayın Tözün TUNALI, SDP olarak ülkede eleştirmediğiniz parti kalmadı ama bir türlü çözümün anahtarını açıklamıyorsunuz. İktidara gelince açıklayacaksanız o gün çok geç olabilir değil mi?
Sayın Ecevit AKTAŞ, İçişleri Bakanlığı’nın görevden alma açıklaması sizi tatmin etti mi? Bu arada perde gerisinde olayın vahametinin çok daha fazla olduğu iddia ediliyor. Ha keşke bir konuşsanız da yer yerinden oynasa…
Sayın Sedat KILIÇ, maşallah ahtapot gibi bir orada bir burada birkaç kişinin yapacağı işi tek başınıza yapıyorsunuz. Allah nazarlardan saklasın, yanınızda nazar boncuğu bulundurmayı sakın ihmal etmeyin.
 
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI: 



--------------------------------------

Günün Fıkrası
 
Hediye

Bir kadının bir süreliğine iş seyahati için İngiltere’ye gitmesi gerekmektedir. 
Kadının kocası eşini havaalanına kadar götürür. Karısı:
- "Teşekkür ederim kocacığım, senin için İngiltere’den ne getirmemi istersin?" diye sorar. Adam güler ve yanıtlar: 
- "Bir İngiliz kızı istiyorum hayatım..." 
Kadın sessiz bir şekilde kocasından ayrılır ve yola çıkar.
2 hafta sonra adam karısını tekrar hava alanından almaya gider ve sorar: 
- "Hayatım gezin nasıldı?"
Karısı:
- "Teşekkür ederim hayatım çok güzeldi." Adam: 
- "Peki hediyem nerde?" Kadın:
- "Ne hediyesi?" Adam: - 
"Hani bir İngiliz kız istemiştim ya..." Kadın: - 
"Haa hatırladım, evet elimden geleni yaptım, simdi biraz beklememiz lazım kız olup olmayacağını görmek için...