Turizm örgütlerinin başkanları ile toplantıdayız, bize verdikleri basın açıklamasında şu görüşler dikkat çekici;
“Turizm Bakanlığı müsteşarının kim olduğu konusunda belirsizlikler vardır…
Turizm tanıtma ve Pazarlama Dairesine aylardır halen bir müdür atanmamıştır…
Turizm Planlama Dairesi’nde de müdür boşluğu olduğu bilinmektedir…”
Konu turizm olunca da elbette Serdar Denktaş’ın kulaklarını iyice bir çınlattık…
Ha keşke dünkü toplantıya Serdar bey de davetli olsaydı da turizm örgütlerinin sorularını dinleyip hepsine cevap verseydi…
Belki bir dahaya!
Serdar bey hiç alınmasın;
Şu anda bakanlığında ciddi bir müsteşar krizi yaşanmaktadır!
Lütfen yanıtlasın;
Turizm Bakanlığı müsteşarı kimdir?
Bizim bildiğimiz ve de resmi olarak Şahap Aşıkoğlu’dur…
Ama kadim dostu Hüda Hüdaoğlu da hemen her yerde kendini bakanlık müsteşarı olarak tanıtmakta hatta makamla basına açıklama bile yapmaktadır…
Kendisi elbette çok değerli bir kardeşimizdir ama ataması henüz yapılmadığından müsteşar değildir, bu isimle de açıklama hakkı yoktur..
Resmi olarak atandıktan sonra da kimsenin bir şikayeti olamaz!
Aslında turizmci arkadaşlar sektörde gelinen noktayı çok iyi özetlediler, şöyle ki;
“Politikacıların değişmeyen bakış açıları…”
Bunu Serdar beye indirgersek;
Şahap Aşıkoğlu müsteşardır ama partisel çıkarlar ön panda tutulduğu için tüm yetki, aslında hiçbir yetkisi olmayan Hüdaoğlu’ndadır…
Aşıkoğlu müsteşar ise ve hiçbir yetkisi yoksa, turizm konusundaki ciddi kararlar yetkili olmayan Hüdaoğlu’dan çıkıyorsa bu işte bir sakatlık var demektir…
Serdar beyin kafasında Turizm Örgütü kurup başına Şahap Aşıkoğlu’nu, müsteşarlığa da Hüdaoğlu’nu getirmek olduğunu biliyoruz da bunu niçin uygulamıyor işte onu anlamak olası değil!
Turizmcilerin asıl sorunlarına ileriki günlerde değineceğiz ama bakanlıkta bir müsteşar krizi yaşanıyorsa, hükümet kurulalı bir yılı geride kalırken bakanlığın iki önemli dairesinin başı hala belirlenmemişse turizm sorunlarını dile getirsek ne olacak getirmesek ne olacak?
Yok, Serdar bey ben kimseyi atamam ve her yere ben yetişirim derse de tabi ki anlarız ve o zaman bir takım soruları da kendisine yöneltiriz…
Ama şu herkesi, hatta Şahapoğlu’nu da rahatsız eden müstearlık konusuna önce çözüm getirmeli!
Bu şekilde askıda kalan bir müsteşarın verimli olamayacağını hiç mi aklına getiremiyor?
Uzun bir süre iktidar dönemindeyken hemen hepsinde turizmden de sorumlu bakan görevini yapmış deneyimli bir siyasetçi daha müsteşar krizini bile çözemezse kamuoyunun bakış açısı da he olumsuz olacaktır…
 
 
 
Turizm Fonu nerelere kullanılıyor?
 
Tam 20 yıl önce Turizm Fonu diye bir havuz kuruldu…
Maksat bu fonda toplana parayla ülke turizmi tanıtılıp dünyaya duyurulacaktı!
Dünkü sohbette fon meselesi çok konuşuldu…
Bu fonda şu anda ne kadar para var, kimse bilmiyor…
Fondaki para nerelere ne maksatla harcanıyor, onu da bilen yok!
Serdar bey lütfen bir ilki gerçekleştirip bu paranın nerelere kullanıldığını açıklasın.
Zaten açıklamak zorunda da…
 
 
Turizm yazarı niçin yok!
 
KKTC bir turizm adası mı?
Bundan kimsenin şüphesi yok…
Turizmde basının önemi de ortada…
Bizde yok ama bizden başka her yerde var!
Hatta bir çoğunda Turizm Yazarları ya da muhabirleri derneği bile var!
Gelmiş geçmiş tüm turizm örgüt başkan ve yöneticilerine öneride bulundum, alın genç arkadaşları turizm gazeteciliği yönünde yetiştirin diye..
Dün bu konuyu bir kez daha gündeme getirdim.
Umarım bu kez dikkate alınır!
 
 
Bakanlar bir yıl ömürlü!
 
Turizm örgütlerinin hemen hepsi Turizm Bakanlarının en fazla bir yıl görev yaptığından şikayetçi oluyorlar…
Haksız da değiller!
İsimler çok erken değiştiği için de alınan kararların devamlılığı olmuyor…
Her gelen bakanın yoğurt yiyişi ayrı olduğu için birinin aldığı kararı yeni gelen bozuyor ve kendi sistemini oturtmaya çalışıyor, sonra da o da gidiyor!
Turizmciler diyor ki, bakanlık özerk bir yapıya sahip olmalı…
Yerden göğe kadar haklılar da partizanlığın ve popülizmin egemen olduğu, turizmin ise bir türlü devlet politikası olamadığı bir ülkede nasıl özerk olacak, işte bütün mesele burada!
 
 GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Önder SENNAROĞLU, KIB-TEK konusunda atık detaylı bir açıklama yapmanın zamanı gelmedi mi? Küsüp, saklanmak yerine bildiklerinizi açıklayın ki kamuoyunun da bilgisi olsun. Yoksa CTP içindeki şirket iddiaları doğru mu?
Sayın Serdar DENKTAŞ, bakanlıktaki müsteşar krizi başta olmak üzere dairelere yapılacak atamaları bir zahmet bitirin artık! Turizmciler 2015 yılı sezonuna hazırlanırken kafaları hiç de rahat değil. Kendilerine yeteri kadar sahip çıkılmadığını düşünüyorlar…
Sayın Halil İbrahim AKÇA, TC Yardım Heyeti’nin Alaköy gençliği için yaptırdığı spor salonu belediye başkanının seçim intikamına kurban edildiği için kapılarına kilit vuruldu. Bölge gençleri olaya el atmanızı bekliyorlar…
Sayın Sibel SİBER, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partinizin adayı üç aşağı beş yukarı belli oldu gibi. Şimdi bütün gözler sizin üzerinize çevrildi. Her şeye rağmen bağımsız aday çıkacak mısınız? DP kurmayları ağzınızdan çıkacak kelimelere bakıyorlar…
Sayın Prof. Abdullah ÖZTOPRAK, DAÜ rektörlüğüne atanmanız hangi nedenden yapılmıyor? Hangi siyasetçi istediği öğretim görevlisini istihdam etmediniz diye size kancayı taktı?
Sayın Ahmet GÜLLE, Vadili’den bu kez güzel haberler geldi. Sağlık ocağına hemşire gönderdiğiniz ve arkadan da doktor göndereceğinizi öğrenince bölge halkı teşekkür mesajları göndermeye başladı. Hadi hayırlısı…
Sayın Mehmet HARMANCI, Başbakanlık kavşağına yakın bir restoranın yaya kaldırımına masa koyarak halkın geçişini engellemesi bölge halkının tepkilerine neden oluyor. Arkadaşları bir uyarsanız diyoruz…
Sayın Mehmet ÇAĞLAR, ilk düğmenin yanlış olduğu yönündeki yazınız epey ses getirdi. DP’den epey şikayetçi olduğunuz gözleniyor ama mutfaktaki malzeme de bu kadar. Madem ki parti liderleri hallerinden memnun size de destek olmak düşer değil mi?
Sayın Ahmet Cenk MUSAOĞLULARI, Yenierenköy’deki kaçak yapıların elektriğini Başbakanın açtırmadığı ortala çıktı. Şimdi sizin bölgenin bir anlamda valisi olarak bu olayın peyine düşmeniz ve yasa tanımazları deşifre etmeniz gerekiyor.
Sayın Serdar EMEKLİ, turizm konulu mesajınızı aldım ancak Serdar beyi siz ikna edemediyseniz ben hiç edemem. Zira onunla aramız bu sıralar biraz limoni. En doğrusu KKTC’ye gelip onun kapısını çalmak…
Sayın Metin ŞADİ, gazeteleri kapı kapı gezip ihale konusunda çeşitli yayınlar yaptırdığınız iddia ediliyor. Siz hiç merak etmeyin bu kez ihale iptal edilmeyecek ve siz de işinize gücünüze devam edeceksiniz.   
Sayın Bengü ŞONYA, çok ciddi bir ameliyat geçirdiğinizi üzülerek öğrendik. Acil şifalar dileriz. Kim bilir kimlerin gözü tuttu da ansızın kendinizi ameliyathanede buldunuz. Allaha havale edin gitsin!
Sayın Süleyman İRVAN, vatandaş bu sıcaklarda biraz da serinlemek için buzlu su kovasını kafasına boşaltırken sizin Gazze için başınızdan ayağı toprak dökmeniz epey rağbet gördü. Bakalım sizden sonra kaç kişi bu yöntemi uygulayacak?
Sayın Mete TÜMERKAN, son elektrik kesintisi ile BRT çalışanlarının artık tamamen kaderine terk edildiği de ortaya çıktı. Dükkanı kapatıp anahtarları da hükümete teslim etmenin tam da zamanıdır. Allah sabırlar versin…
Sayın Ertan BİRİNCİ, Beylerbeyi’nde oğlunuza krallara layık bir villa alarak hediye ettiğinizi öğrendik. Allah güle güle oturtmak nasip etsin. Şimdi de sıra artık torunlara geliyor değil mi? Hazırlayın bakalım desteleri…
Sayın Ali GÜLER, yani Alayköy belediye başkan adayı oldunuz başınıza gelmedik hiçbir şey kalmadı. Hulusi beyin bu kadar kinci ve intikamcı olduğunu bilmiyorduk. Biraz daha sizi köyden kovarsa sakın şaşırmayın!  
 
 
Günün Fıkrası
 
Yumurtalar

Bir adam kadınla evlenirken bir şart koşar:
Komodinin üst çekmecesini göstererek:
-Benim şu çekmecemi asla açmayacaksın der ve kadın da kabul eder.
Aradan 20 yıl geçer, kadın dayanamaz, gider çekmeceyi açar.
İçinde 3 yumurta ve 700 $ vardır. Çok şaşırır, hiçbir şey anlamaz. Meraktan ölmemek için yaptığını itiraf eder ve bulduklarının anlamını sorar. Adam da şöyle der:
- O yumurtaların anlamı şu; ben seni aldattıkça çekmeceye bir yumurta koydum...
Kadın içinden :
- 3 yumurta, demek beni 3 kere aldatmış ama bunu affedebilirim diye düşünür. Merakla: 
- peki o 700 $ ne, diye sorar.
Adam :
- Ha o mu? Çekmece doldukça yumurtaları satıp parasını koydum?