1974 harbinden sonra, Kıbrıslı Türkler kuzeye geçer geçmez boş evler, bahçeler ve tarlalar kısmen dağıtılmıştı. Kuzeye geçen insanlarımıza bir ev ile 15 dönüm bahçe ve tarla verilmişti o zamanlar. Daha sonraları dağıtımlardaki adaletsizlikler yüzünden puan sistemi getirilmiş olsa dahi, adalet yerini bulamamıştır. Kuzeydeki süregelen yaşam, içerisinde ganimet kültürünü barındırmış ve böylece tutanın elinde kalan bir dağıtım sistemi oluşmuştur. Bu ganimet kültürünü pekiştirmek için de parti ve parti yandaşları da yüzlerce dönüm arazi almışlardır. Bunu yaparken, öyle abartılar olmuştur ki, seçim dönemlerinde on kişiye birden bahçe ve arsalar verilmiştir. Umutları kırılan birçok insan devletine küserek, buradaki sisteme kahrederek yurt dışına göçmek zorunda kalmıştır.

Gerçekten güneyde yüzlerce dönüm arsası olan Kıbrıslı Türk, kuzeye geçtiğinde malına karşılık almış olduğu arsa, bıraktıklarının yanında komik kaldığı için kanser olup öleni biliyorum. İşte bu yağma ve talan düzeni bizim sistemimiz haline gelmiştir. Şimdi düşünün ki, kuzeyde binlerce dönüm arazi tutan ve güneyde de hiçbir şeyi olmayan bir vatandaş sizce bir anlaşma olmasını ister mi? Elbette ki istemez, zira haksızca elde ettiği malları elinden gidecektir.

Yeni öğrendiğim bir başka “toprak ağalığı” sistemi de devlet malzeme ofisinden kiralanan tarım amaçlı kullanılan binlerce dönüm toprak parçası, kendi köylerindeki hayvancılıkla uğraşan kişilere kiralanmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse, Alaniçi Köyü’nde hayvancılıkla uğraşan bir vatandaşımız 300 dönüm arazi kiralaması gerekirken, 8000 dönüm arazi kiralamıştır. Gençlerimiz işsiz ve uğraşsızken, 8 bin dönüm arazisi olan Servet bey, bu arazileri nasıl kiraladı acaba? 2000 hayvanı olsa bile, bu kadar çok araziyi elinde tutmaması lazımdır. Gelin görün ki, gençler hayvancılıkla uğraşmıyor ve yurtdışına göç ediyor. Servet Bey bu sistemden yararlanırken de servetine servet katıyor. Nasıl mı? Dönüm başına mazot desteği 40 TL olarak koyalım. 8 bin dönümü 40 TL ile çarpalım; ortaya çıkacak olan rakam gerçekten çok büyüktür ve böylelikle hiç çalışmadan devletten aldığı destek sayesinde zengin oluyor. Özellikle yıl kurak geçmeye görsün, o zaman katlanarak büyüyen bir servet elde edilir.

Bu vermiş olduğumuz örnek onlarcasından sadece bir tanesi, başka köylerden 10 bin dönüm arazi kiralayan bile var. Bu insanlar devlete ne kadar kira ödüyorlar ki, bu kadar arazi tutabiliyorlar? Adaletsizce dağıtım yapan bu kiralama sistemine bir sınır ve düzenleme getirilmelidir. Toprak reformu şarttır.