“İzin ver kendine,

Kır zincirlerini…

Bırak dokunsun biri yüreğine,

Silsin geçmişin izini,

Yapabilirsin…”

Oyunun adı Yalnız değilsin…

Yazan ve Yöneten Cevahir Caşgir.

Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’nın 2016-2017 yılındaki üçüncü oyunu…

Tanıtım broşüründe Görsel Şube Amiri Ekman Zaifoğlu’nun tanıtım yazısı çok önemli ve anlamlı…

“Sevgili tiyatroseverler,

Vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz, Her şeye rağmen tiyatro…

Çok kısa bir süre sonra yeni bir oyunla yeniden karşınızdayız…

Bizler böyle kısa bir sürenin sonunda yeni bir oyunla yeniden siz seyircilerimizle buluşmanın heyecanını yaşıyoruz.

Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları olarak 2016-2017 Tiyatro sezonunun bu üçüncü oyunuyla kendi imkanlarımız doğrultusunda oluşturduğumuz 42 kişilik sahnemiz olan küçük sahnede yine yerimizi aldık.

Yıllardır yaşadığımız sorunları tekrar tekrar bu broşürde de yazmaya gerek görmedik. Yakın zamanda dile getirdiğimiz için! Tek dileğimiz bu sorunlarımızın süreç içinde çözülmesidir.

Bizler her zaman olduğu gibi üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Ancak yıllardır eksikliğini yaşadığımız sanatçı ve teknik kadrolarımızın iyileştirilmesi ve salon sorunumuzun çözülmesi artık elzem olmuştur…”

Dün Dünya Tiyatrolar Günü’ydü ya…

Oturup masa başında sallamak yerine Lefkoşa’daki Devlet Tiyatroları Binası’na gittim oradaki bazı arkadaşlarla görüştüm, sağ olsunlar çok da ilgilendiler…

Ama hepsinin de yüzünde bir alınganlık bir utangaçlık vardı, bunu en azından hissettim!

Bir kez daha hepsini taktir ettim ki her şeye ama her şeye rağmen onlar sanatçı ruhlarının özgüveniyle, her şarta rağmen oyun için hazırlanıyor, hem de bunu geçiştirmek için sanat adına, tiyatro adına aşkla yapıyorlardı…

42 kişilik bir sahnede!

Belki de dünyanın en küçük tiyatro sahnesinde…

İnanın bunu duyunca ben de küçüldüm!

Ağrıma gitti…

Ağlamaklı oldum!

Sonra yanan ve üzerinde incir ağacı biten binayı da gezerek bir o kadar daha kötü hissettim kendimi…

Bundan tam 18 yıl önce yanan bir salon ve şimdi onun hemen altında sadece 42 kişinin izleyebileceği minicik bir salon!

Sevgili okurlar ve tiyatro severler…

Büyük ihtimalle iki gündür Dünya Tiyatrolar Günü münasebetiyle yapılan konuşmaları, mesajlar takip ediyorsunuzdur…

Ben daha çok dikkatle takip ediyorum!

Bir Allahın kulunun çıkıp da ‘artık 18 yıllık ayıp bitecek tiyatro binası projesi tamamdır’ demesini…

18 yıl oldu ama demiyorlar işte!

Umut veriyorlar, vaat ediyorlar, bir kamyon laf ederek sallıyorlar sadece…

Tiyatroyu, sanatçıyı yere göğe sığdıramıyorlar ama icraata gelince de çıt yok!

Devlete ait bir tiyatro salonu yok ama yüzleri bile kızarmıyor bunların, çünkü umurlarında değil tiyatro onlar için…

Yani, söz var icraat yok!

Hayatları tiyatro meselesi…

Müdür bile yok!

UBP-DP Hükümeti bundan tam bir yıl önce kuruldu…

2016 yılının Eylül ayında Devlet Tiyatroları Müdürü Halil İbrahim Doğan DP’nin ataması olduğu halde bu görevden alındı!

Bizde siyasette normal böyle şeyler…

Ama aradan tam 7 ay geçtiği halde halen yerine kimse atanmadı!

Çünkü belli ki bu hükümet için tiyatro çok da önemli bir şey değil…

Olsa da olur olmasa da misali!

Sevincimiz şudur ki…

Müdürsüz bir tiyatro hala ayakta kalmayı başarabiliyor!

Çünkü herkes vazgeçen ama…

İşte onlar vazgeçmiyorlar, vazgeçmeyecekler!

Bir ayıp daha…

Resimde görülen de LTB’ye ait sözde Kültür Sarayı’nın görünümü…

Çok ciddi rakamlar harcandı ama yıllar önce ‘harç yok yapı bitti’ diyerek yarım kalan bir inşaat…

Tiyatro dahil Başkent’de bir çok sanat etkinliği burada yapılacaktı!

Yapılamadı…

Yapılan tek şey her Tiyatro Günü’nde burasının utanç binası olarak değerlendirilmesi!

Ses var ama görüntü yok meselesi…

MESAJ KUTUSU

Sayın Derya KANBAY, bugün hem devletin hem de Başkent belediyesinin birer tiyatro salonlarının olmaması başta bizim siyasiler olmak üzere hepimizin ayıbıdır. Ve ne yazık ki bu ayıbı da temizlerseniz ancak siz temizlersiniz. Biraz dilencilik gibi oldu ama Kıbrıs Türk toplumu adına bir kez daha avucumuzu size açıyoruz, insafınıza kaldık…

Sayın Erhan ARIKLI, dünkü çok mühim günde hali içler acısı olan Devlet Tiyatrosu’nu parti olarak sadece siz ziyaret ettiniz ve dert dinlediniz. Diğerleri ise ne yazık ki uyudu. Hassasiyetinizden dolayı teşekkür ederiz…

Sayın Özdemir BEROVA, çak iyi biliyoruz ki Tiyatrolar Günü’nde devletin bir tiyatro salonuna sahip olamaması nedeniyle sizin de içiniz gidiyor ama bari en azından buraya bir müdür atayarak bir başlangıç yapın. O kadar müşavir arkadaş evinde boş boş oturuyor!

Sayın İlker SERTBAY, Lefke Avrupa Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığı için adınız anılmaya başlandı. Emekli olduktan sonra şansınız da bir hayli açıldı galiba değil mi! Hayırlısıyla olsun deriz elbette…

Sayın Kudret ÖZERSAY, Lefkoşa İlçe Başkanınızın ani istifası sonrasında parti olarak bir açıklama yapmanız beklendi ama gerçekleşmedi! Siyaset farelerinin söylentilerinin önünü kesmek için küçük bir açıklama yapmakta yarar görüyoruz…

Sayın Tufan ERHÜRMAN, bir belediye başkanınıza Türkiye’den bir gazete ağır ithamlarda bulundu ama parti olarak sanki de kendisini sahiplenmediniz gibi bir durum ortaya çıktı. Bölgeye bu konuda bir ziyaret yapmanız bekleniyor…

Sayın Emine DİZDARLI, 6 aylık raporları devletin çeşitli makamlarına sunuyorsunuz ama bunlardan vatandaşın da haberi olsun istemez misiniz! Zira siyasiler bu tür konuları nedense hep devlet sırrı gibi kendilerine saklarlar…

Sayın Aydın AKKURT, soysal medyada önceki akşam öyle bir paylaşımda bulundunuz ki ardından Halkın Partisi’nde istifalar başladı. Birilerine de taktınız mı asla pes etmiyorsunuz değil mi! Allah herkesi sizin gazabanızdan korusun artık ne diyelim!

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, kabineden bir arkadaşın Girne’de 2.5 Milyon TL’ye rezidans satın alması yönündeki söylentiler özellikle de parti içinde ciddi tartışmalara neden oldu. Eğer böyle bir şey varsa da vatandaşın bilmesi şart oldu. Hoş zenginin parası da garibin çenesini yorarmış ama hakkıyla aldıysa da helal olsun…

Sayın Ahmet SENNAROĞLU, bu ülkede hemen her gün insan hakları ayaklar altına alınırken kimse ses çıkarmıyor ama deve hakları olunca herkes mangalda kül bırakmıyor. Bunun mutlaka bir sosyolojik açıklaması olmalı dişe düşünüyoruz…

Sayın Ahmet LATİF, bu genç yaşta üçüncü çocuk da gelmiş ve ailenin mutluluktan ayağı yerden kesilmiş  diyorlar. Allah analı babalı, sağlıklı ve mutlu bir gelecek nasip etsin. Bakalım Tayyip beyin hedefinde duracak mısınız yoksa devam mı…

Sayın Mehmet ÇAKICI, SDP ile öyle bir bütünleşip kaynaştınız ki bu parti tamamen yoğunlaştı havaya karıştı. Bu birliktelik çok adil olmadı diyen SDP’liler bir hayli fazla yakında arıza çıkarsa sakın şaşırmayın olur mu!

Sayın Okyay SADIKOĞLU, Haspolat’da yapım çalışmaları devam eden KKTC’nin en büyük Camisine Şeyh Nazım isminin verilmesini talep etmeniz kamuoyunda da yankı buldu ama buranın ismi yıllar önceden belirlendi diye biliyoruz biz…Hani Larnaka’da da var ya…

Sayın Hasan FERAY, çok iyi bir hekim olduğunuzu ve etrafınızda da epey sevildiğinizi biliyoruz ama yasalara rağmen ikinci işi savunmanız toplumda çok da anlayışla karşılanmadı! Hekimler canımız ciğerimiz ama yasalardan daha üstün bir şey olamaz ki…

Sayın Şükrü BURAĞAN, balayı dönemiz bittiyse LTB’nin basın bürosunun sorunları ile ilgilenmekte yarar görüyoruz. Zira bir süredir yine mail yoluyla gönderilen dosyalar boş geliyor. Yani internet çağında da bu biraz garip kaçıyor…

Sayın Selma EYLEM, KTOEÖS’ün yeni başkanı olarak genelde hep olumlu yorumlar geldi. Umarız bu süreci iyi değerlendirir ve sendika olarak önceliğiniz ülke eğitim sistemi olur. Zira bazıları bu işleri yaparken ipin ucunu kaçırıyorlar. Hayırlı olsun…