“KKTC’de çıplak gözle görülen gerçek kamunun hizmet üretemeyen ve cari giderlerini karşılamaktan yoksun, yardımlara bağımlı ve ekonomiye yük olan, giderek sürdürülemez yapısıdır.”

Vakit yaratarak bu tesbiti yapan TEPAV raporunu okumanızı öneriyorum. www.yhb.gov.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Bu sayfada sizlere özellikle üzerinde durulması gereken bazı konuların detayına girerek bölüm bölüm aktarmaya çalışacağım. Bu yazım ise geneline ilişkin olacak.

KKTC Devleti Fonksiyonel Kurumsal Gözden Geçirme Raporu adı ile düzenlenen raporda; anketler dahil çeşitli bilimsel yöntemler kullanılarak yapılan analizler ile Kamu Yönetimimizdeki sorunlar saptanmış ve ve reform önerileri ortaya konmuştur.

Raporun ortaya koyduğu tesbitlere katılmamak mümkün değil. Bundan önce çeşitli raporlarda ve son olarak da 2012-13 Rekabet Edebililirlik Raporunda bu saptamaları coğunu bulmak mümkündür. Tabi ki bu raporun özellikle Kamu Yönetimine yönelik olması, analizleri ortaya koyuş yöntemi ve reform önerileri, bütünlüklü yaklaşması ve tarafsızlığı ile KKTC Kamu Yöneticileri için önemli bir teknik destektir. Kamu yöneticileri bu rapordan yola çıkılarak belirlenecek stratejiler, aksiyon planları ve uygulama için ortaya konan önerilerin, yaklaşımların da dikkate alınması ile sürdürülebilir bir değişime adım atabilirler. Reformların başlangıç noktası kesinlikle Kamu Yönetimidir ve geçikmeler reformun maliyetini artırmaktadır.


Rapor, “KKTC kamu yönetiminin en temel eksikliği devletin merkezinde politika oluşturacak, öncelikleri belirleyecek, oluşturulan politikaların uygulanmasını koordine edecek, izleyecek, denetleyecek bir kapasitenin olmayışı”nı otaya koyarken kamu yönetiminde hem personel kapasitesi sorununa, hem merkezde bir birimin eksikliğine hem de zayıf veri üretme kapasitemize dikkat çekmektedir.

Hem Kalkınma Planınız yok, hem Yıllık Programınız yok. Hükümet Programınız var ama o da uygulanmıyor, yani sonuçta hiçbir planınız, programınız, stratejiniz yok noktasında TC ile yapılan 3 yıllık ekonomik program da olmasa ülkemizde kamu yönetiminin gelişigüzel uygulamalar yapıp, kararlar ürettiği gibi bir sonuça vardırıyor.

Türkiye Cumhuriyeti finansmanıyla yapılan bu raporda Yardım Heyetinin kamu yönetiminde kapasite oluşumunun önündeki engellerden biri olduğunu da tesbit etmiş ve önerilerini ortaya koymuştur.

Bu yapısal kronikleşmiş sorunlar çerçevesinde kamu yönetiminde bütünlüklü bir Reform yapılmasının gerekliliğinin altı çizilirken yönetim kapasitesinin oluşturulmasını önceliklendiriyor. Siyasi sistemimizin sorunlarını da net bir biçimde ortaya koyarken 28 yılda 23 kez seçim yapıldığını, seçim sistemimiz ile az oyla milletvekili seçilebildiğini ve bunun Bölgecilik yanında istihdam vaadi ile siyaset yapma tarzının oluşmasına yol açtığını belirtiyor. Tabi ki Yönetim kapasitesi oluşturarak bu reformları uygulamada ve sürdürülebilir kılmada en sıkıntılı konunun başında Koalisyonlu hükümet şekli olduğu aşikar olduğundan kamu yönetimi reformunun başarısı için olmazsa olmazlar olarak aşağıdakilerin altı çiziliyor:
1)Reform adımlarını belirle, önceliklendir ve bütünsel bak,
2)Reformu uygulama, izleme ve tüm kamuda koordinasyon için kurumsal yapılanmanı gerçekleştir,
3)Siyasi sahiplenme- liderlik ortaya koy, siyasi yönetim oluştur ve iletişim stratejisi yürüt.

Uygulamada küçük ölçeğimizi ve zayıf kurumsal yapımızı unsurlarının dikkate alınmasının altını da çizen rapor, reformların kabul edilebilirliğini sağlamak açısından öncelikle kamu hizmetlerinde iyileştirmelerle başla ve mutlaka kamu hizmetlerini iyileştiren reformlarla birlikte kamu çalışanlarının nitelik ve halk nezdindeki itibarını yükseltecek personel reformunun da aynı zamanda uygulamaya sokulmasının gerekliliğine vurgu yapmaktadır. Aksi durumda kamu yönetimi reformunun kalıcılığının olmayacağının altını çizmektedir.

Reformun başarısı için Reformun maliyetinin çalışanlar, tüketiciler, iş adamı gibi toplumun tüm kesimlerinin adil bir şekilde katlanmasının sağlanmasının önemine değinirken bir özveri olacaksa buna siyasilerin öncülük etmesinin siyasi sahiplenmenin göstergesi olacağını ve reformların kabul edilebilirliğini artırabileceğini belirtmektedir. Kesinlikle.