Bizler kendimizi ifade edemiyormuşuz gibi biri, gelip bizlere, acıdığı için bizleri savunan bir yazı yazdı (hemde dışarıdan biri). Alkışçısı, bravocusu, şakşakcısı gün boyu sanal alemde döndü durdu. Kimse sorgulamadı, ben kendimi ifade edemiyormuyum diye? Bu kadar mı aciziz, kendimizi anlatmaktan, yorumlamaktan, yaşadıklarımızı ifade etmekten?

Neden hep bir suçlu ararız, denetimsizliğimizi, vurdumduymazlığımızı, yönetimimizi eleştirmek yerine...Maaşını soran kadar, sorduran suçlu değilmidir? Gelen paranın nere gittiğini, nerelere ve hangi amaçla kullanıldığının denetlenmemesi kimin suçudur? Başı boşluk her yerde varmıdır, yokmudur? Varsa hep bir ağızdan şikayet edip, neden günü geldiğinde aynı kuyuya bir kez daha düşeriz? Halka hizmet ne durumdadır? Hani o çok eleştirdiğiniz Ak Parti hükümeti var ya, ne ilçe başkanları, ne yerel yönetimi,nede belediye başkanı, ne millet vekilleri bir dakika duramazlar yerlerinde, cadde cadde, sokak sokak gezerler. Yerine göre ev ev gezmekle mükellefler...Vatandaşın ulaşabileceği hatlar vardır, şikayet hatları, her aileye, aile hekimi verilmekte ve şuan her aileye bir avukat gündemde.

Hoşumuza gider yada gitmez, bizler kendimizde olmayana, dil uzatmak, eleştirmek yerine, yüzümüzü kendimize dönmeliyiz. Kendi ayaklarımızın üzerinde nasıl durabilirize bakmalıyız. Şimdiye kadar hangi liderimiz halkla bütünleşti ve halkını yanına alıp, dünyaya karşı bir mesaj vermeye çalıştı. Başa her gelen ne vaatlerle geldi ve neler yaptı? bunları sorguladık mı? Neden kendimize hizmeti çok görürüz geçen gün yazımda bir toplu taşıma aracımız  bile yok dedim. Okurumun bir tanesi yorum yapmış ''talepmi var da olsun'' ...bilip bilmeden yazıyor sunuz diyor? Buyrun işte olsa fenamı olur? Sabahları okullara, ünüversitelere giden öğrencilerimiz var, ardından memurlarımız, daha düzgün araçlarla gidip,gelseler nasıl olur. Mağusa, Girne arasına metrobüs konsa ve süre yarım saata düşse..İşte bu kadar uzağız bazı düşüncelere, yeniliklere çünkü bizler hep başkalarının yaptığını eleştirmekle meşğulüz.

Bizdeki eksiklere, nelere layık görüldüğümüze bakıp bunlara çare arayamayacak kadar aciziz maalesef.Biri gelmiş ağıt döşemiş diye bayram ediyoruz nerdeyse.. biz kendimizi anlatamadıkça tarihimizide yazan başkası olur. Derdimizi anlatanımız da maaşımızı ödeyen de..Önce kendimizden başlamalıyız hükümetimizden, yönetimizden sorgulamaya yoksa benim şu anki yazım gibi onunda yazması çizmesi bizlerin ne dünyadan tecrit edildiğimizi soyutlandığımızı ne de ayakta durabilmek için bağımlı olduğumuz ya da hak etmediğimiz şekildeki yöneltildiğimiz gerçeğini değiştirmiyecektir. Bunlar ancak bizlerin kendini, geliştirmesi sorgulamasıyla mümkündür? Yoksa bugün Türkiye Cumhuriyetini Ak Partiyi, elçi'yi suçlarken yarında başka suçlular buluruz ama değişen bir şey olmaz. Eğer tarihini kendin anlatmak istiyorsan, kendin yazarsın tarihinide, yaşadıklarınıda, bir Kıbrıs Türkü olarak.Başkasının sana sen yaşarken ağıt yakmasına gerek bırakmadan...