Hasan Sertoğlu'nu en son Pazar sabahı bizim gazete bayiinde gördüm...
Sigaranın birini söndürüp diğerini yakıyordu.
Gazetelerin spor sayfalarına göz gezdirdi, biraz Serdar Denktaş'ı biraz da Hürriyet Gazetesi'ni eleştirdi ve can alıcı soruyu sorduğumuzda aynen şöyle dedi:
"Önümde fazla seçenek yok, ya istifa edeceğim ya da üyelik gerçekleşecek..."
Sonra devam etti;
"Karar benim değil genel kurulundur, ne karar alındıysa uygulanır..."
Sertoğlu dün istifa etmedi ve genel kurulun kararının geçerli olduğunu ve ve ülkede yeni bir dönem başladığını açıkladı...
Yeni dönem dediği ne;
Önce tüzük değişikliği sonra da FİFA üzerinden KOP'a üyelik süreci!
...
Hasan Sertoğlu dün bu konuda açıklama yaparken Rum basın bültenine şöyle bir haber düştü;
"Kıbrıs Türk örgütü ilk defa, futbol konusunda “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uluslararası organlardaki yasal temsilcisini tanıyacak..."
Ama şöyle bir ayrıntı da vardı;
"Kıbrıs sorunu çözülmeden Kıbrıs Türk ve Rum futbol takımları maç oynayamaz..."
Ölme eşeğim ölme!
İyi de madem ki takımlar maç yapamayacak KOP çatısı altına girmek de neyin nesi?
Peki KOP çatısı altına girdikten sonra KKTC'de futbol karşılaşmaları devam edecek mi?
Ya da edecekse KKTC devletinin katkısı yine olacak mı?
Yoksa bu kez maddi ve destek KOP'tan mı gelecek!
Burada büyük bir belirsizlik var...
Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayız inşallah!
...
Şimdi sormak isterim;
KKTC devleti sınırları içindeki kulüplerin Güney Kıbrıs'taki KOP'un çatısı altına girmesi kimi sevindirir?
Hadi uçtakileri bir kenara koyalım...
Ben de dahil bir çoğumuzu derinden üzer!
Burada Kıbrıs Cumhuriyeti pasaport ve kimlik kartlarını örnek gösterebilirsiniz ama bu kez bambaşka bir durum var ortada...
Devletten kopup, başka bir devletin kanatları altına girmek...
İki devlet arasında hiç bir bütünlüklü çözüm olmadan...
Fırtınalı bir okyanusun tam ortasında bir oraya bir buraya gidip gelen gemi gibi!
...
Peki bu duruma nasıl geldik?
Türkiye Hükümeti Bireysel Amatör Lig (BAL) a kesenin ağzını açtı ve artık amatör futbolcuların cebine para girmeye başladı...
Biz de futbolcular bir bir kaçtı kulüpler büyük yara aldı...
Sertoğlu ve kulüpler aylar önceden uyardı ama bizim siyasiler bu işi de ellerine yüzlerine bulaştırdılar, TFF'yi KKTC'ye getirmeye çalıştılar, FIFA'dan onay alamadılar...
Ve son gün Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş yumurta kapının ağzına gelince kulüplere birer mektup gönderdi...
Sonunda KOP süreci başladı!
...
Bu köşenin yazarı olarak KOP sürecinin başlatılmasına elbette içim acıyarak karşı çıkarım...
Hasan Sertoğlu'nu da eleştirebilirim ama burada asıl tartışılması gereken Sertoğlu ve kulüpler değil siyasetçilerdir...
İktidar olanlar...
Devletin tepesindeki koltukları işgal edenler!
Hasan Sertoğlu'nun blöf yaptıklarını zannettiler, son güne kadar uyudular...
Bakalım bundan sonra pirincin taşını nasıl ayıklayacaklar?
Ne ilginçtir değil mi;
Hükümet federasyon kavgası ve son sözü söyleyen KOP oldu:
"Kıbrıs sorunu çözülmeden Kıbrıslı Türk ve Rum kulüpler maç yapamaz"
 
 
 
İki yanlış, bir doğru: KKTC
 
K.T. Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu, KOP sürecinde ne kadar hızlı davranıp ciddi bir kaos ortamının oluşmasına neden olurken spordan da sorumlu Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş da ondan geri kalmadı ve bir açıklama yaparak federasyonla ilişkileri askıya alma kararını açıkladı…
Yani demesi şu;
“Bundan böyle K.T.Futbol Federasyonu’na para yok!”
Ya da başka bir deyişle;
Ne halleri varsa görsünler!
Çok da doğru olmayan bir davranış bu…
İki yanlışın bir doğru ettiği tek ülke KKTC olsa gerek!
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Menteş BAYTAROĞLU, Cuma günü yapılan masa tenisi ferdi müsabakalarında maç oynayan öğrencinin babası Serdar Savim’i darp ettiğinizi duyduk. Yani bir antrenör olarak daha olgun davranıp ortayı yatıştıracağınıza tekme tokat girmişsiniz. Umarız olay büyümeden Sayın Savim’den özür diler bir daha da böyle bir eyleme kalkışmazsınız…
Sayın Mehmet Emin YELTEKİN, dün de Turnalar köyünden aradılar cami imamı sorunu ir türlü çözülememiş. Yeni hocalar biraz sosyetik olunca köyde ikamet etmek istemeyince ortaya sıkıntı çıkıyormuş, haberiniz olsun istedik!
Sayın Sibel SİBER, CTP içinde uzlaşma sağlandı Özkan bey önümüzdeki kurultayda aday olmama kararı aldı. Bu sizin için iyi oldu zira oylarınızda şimdi bir miktar daha artış hissedilecek. Siz yine de işi partiye bırakmayın olur mu?
Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen sonra yeniden parti genel sekreterliğinin teklif edileceğini biliyor muydunuz? Artık bundan böyle parti içinde bütün hesaplar ince olacak ve denge yine siz olacaksınız.
Sayın Ahmet KAŞİF, UBP genel başkanlığı için göz kırptığınız konuşuluyor! Hatta parti içi dağınıklığa bakınca en güçlü ve en tecrübeli sizin olduğunuz söyleniyor. Ancak siz yine de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kulak ardı etmeyin, zira ardından kurultay var!
Sayın İsa DİREK, Ziyamet-Kumyalı arasındaki çam ağaçlarının tamamen kurumak üzere olduğunu biliyor muydunuz? Hoş çam ağaçları konusunda bütün bölgelerde sorun var ama burada biraz daha fazla diyorlar, bakalım nasıl bir önlem alacaksınız!
Sayın Hüseyin KAYA, tecrübeli eski belediye başkanı olarak bu kez de Kudret Özersay’ın yanında yer aldığınız hatta seçimlerden hemen sonra yeni bir oluşumun başını çektiğiniz söyleniyor. Siyasetten hiç vazgeçmeyeceksiniz değil mi?
Sayın İsmail ARTER, Mağusa’nın göbeğinde yıllardır atıl durumda olan yüksek inşaat intihar etmek isteyenlerin ilk uğradıkları yerler arasında yer alıyormuş! Bu nedenle bina giriş çıkışları ciddi bir şekilde engellemeniz gerekiyor.
Sayın Hüseyin MÜLAZİM, dün Lefkoşa-Mağusa yolunda ciddi bir trafik kazası geçirdiğiniz büyük bir şans eseri yaralanmadığınızı duyduk. Büyük geçmiş olsun, verilmiş sadakanız varmış. Fakir fukarayı sevindirmekte yarar görüyoruz…
Sayın Sevim ERKMEN, dün sabah 448 numaralı odaya bir baskın yaparak sigara denetlemesi yapmışsınız. Hassasiyetinize teşekkür ederiz. Biz de yakın takipteyiz ameliyat dönemi geçinceye kadar değil bir tane bir nefes bile aldırmayacağız…
Sayın Ramazan ÖZÇELİK, by-pass için karar erme günü gelmiş çatmış. Aile ısrarla ameliyatın Türkiye’de olmasında ısrar ederken siz de burada bıçak altına yatmayı tercih ediyormuşsunuz…Hele de üç aylığına evde özel bir hemşire tutma fikri yabana atılır gibi olmasa gerek değil mi?
Sayın Gürkan KARA, Girne’de en ciddi ve özverili partili olarak gösterilmeye başladınız. Hele de kaymakamlık günlerinizde yaptığınız icraatlar şimdi oy olarak geri dönmeye başlamış diyorlar. Aktif siyaset için kolları sıvayın bakalım…
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, adaya daha yeni dönmüştünüz ama eşinizin bir akrabasının vefatı ile ayağınızın tozu ile yine İstanbul’a gitmişsiniz. Başınız sağ  olsun…Bu arada Karşıyaka’daki orman arazisi konusunda nasıl bir karar vereceğiniz merak konusu!
Sayın Serdar DENKTAŞ, siz KTFF ile ilişkileri askıya alma kararı aldınız ama hükümetin büyük ortağı sizin gibi düşünmüyor. Yeni bir kaos ve tartışma ortamına hazırlıklı olun. Bu arada ‘Serdarsız hükümet’ sesleri de iyiden iyiye yükseliyor bilesiniz!
Sayın Hakkı ATUN, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir adaya hem ağabeylik hem de siyasi danışmanlık yaptığınız iddia ediliyor. Şu anda oy oranı yüzde 12’lerde ama hızlı yükseliş devam ediyor. Biraz da bastırmakta yarar var!
 

GÜNÜN FOTOĞRAFI: 



------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ 
Günün Fıkrası
 
Alt-üst
 
Kadının biri fahişeliği meslek seçer, hayatını bu şekilde geçirir. Öldüğünde cenaze namazı için camiye getirilip musalla taşına konulur.
İmam, kadının cenaze namazını kıldırmak istemez. Mesele büyür, Trabzon Müftülüğü'ne intikal eder. Müftü telaşlanır. Cansız Hoca'ya haber verilir. Durum izah edilir. Olay mahalline vardığında cenaze namazını kıldırmayan hocayla aralarında şu diyalog geçer. 
- Bu kadının cenaze namazını niçin kıldırmıyorsun?
- Hocam bu kadın hayatında hep fuhuş yapmış. Böyle birisinin cenaze namazı kılınmaz.
- Ulan, üstte yatan pezevenklerin cenaze namazlarını kılıyorsunuz da altta yatanlarınkini niçin kıldırmıyorsunuz?