Ünlü edebiyatçı İskender Pala son kitabında kullandığı metaforlarla yine güzel bir hikayeye yer veriyor.
İnsan bedenini kaptana benzeten Pala hükmettiğimiz gemilere göre yaşadığımız hayatları belirlediğimizi ifade ediyor.
Hikayeye göre insan bedeni hayatta dört gemiyi yönetebiliyor.
Mide gemisi, gönül gemisi, zihin gemisi ve ruh gemisi...
Pala’ya göre sadece mide gemisi madde ile alakalı iken diğer üçü mana ile alakalıymış.
İlahi denge insanın manasını önemsediği için bu şekilde yaratılmışız.
Mide gemisi diğer üçü arasında seyahat ettiğinde insan ruhunun dengesi sağlanabiliyormuş.
Böylece onun zaman denizi dediği, benim insan ömrü olarak algıladığım hayatlarımızda yaptığımız seçimler nasıl bir ömür süreceğimizi belirliyormuş.
Örneğin hayatında gönül gemisini rehber edinenler “bahtiyar ömür”, zihin gemisini rehber edinenler “bilge” ömür sürermiş.
Ruh gemisine hükmedenler ise hem bu dünyada hem de öte dünyada “ebedi mutluluk’a” ulaşırlarmış.
Mide gemisini rehber edinenler ise er ya da geç diğer üç gemiyi parçalayarak kayalıklara sürüklenirler ve şeyta teslim olurlarmış.
****
Barbaros Hayrettin Paşa’nın hikayesini anlatan kitap, insana bu satırları okuyunca ister istemez hayatında kendine neyi rehber seçtiğini düşündürüyor.
Acaba bizlerin hayatına hangi gemiler hükmediyor?
Ya da bizler hayatımıza hangi gemilerin hükmetmesine izin veriyoruz?

Madde mi daha önemli yoksa mana mı?
Mutluluğu mu tercih ediyoruz yoksa bilge bir ömrü mü?
Hükmettiğimiz gemiler bizleri nerelere taşıyor?
Şeytana mı teslim ediyor yoksa engin denizlerde mi yüzdürüyor?
Bahtiyar bir ömre mi, mutlak bir mutluluğa mı yoksa bilge bir hayata mı yelken açıyoruz?
Yoksa bunları hep bir tarafa bırakıp hırs ve arzularımıza yenilerek şeytana teslim mi oluyoruz?
****
Elbette yaşadığımız hayatlara dair bazı sonuçlara varmak için sadece bizlerin hangi sularda yüzdükleri önemli değil.
Bizi yönetenlerin de nerede olduğu çok önemli.
Hani hep denir ya insanlar hak ettiği şekilde yönetilir diye...
Biraz da bizi yönetenlere bakıyorum.
Hayatımızı doğrudan etkileyenler acaba hangi gemilerle hangi sularda dolaşıyorlar.
Gönül gemisinde mi, zihin gemisinde mi, ruh gemisinde mi yoksa mide gemisinde mi dolaşıyorlar?
Bizleri mutluluğa bilgeliğe mi taşıyorlar yoksa hırslarına, isteklerine, ideallerine yenik düşerek bizleri kayalıklara mı sürüklüyorlar?
Aslında hepimiz bir zaman denizinde yol alıyoruz.
Ve bu zaman denizinde kendimizi akışa bırakmak yerine neyi ne kadar önemseyeceğimize karar verme gücümüz var.
O zaman ruhumuzu şeytana teslim etmeden önce, dolaşılacak başka denizler yüzdürülecek başka gemiler olduğunu hatırlamalı, ona göre yaşamalıyız…