Bir kadın okurumuz gönderdi ekteki belgeyi…
Yeğeni Cuma günü eve gelmiş ve okuldan verilen kağıdı koymuş önlerine!
Okurum diyor ki…
“Benim bildiğim devlet halkına eğitim, sağlık ve benzeri hizmetleri vermekle yükümlüdür ve bunun için bizden vergi alır…”
Doğrusu da bu zaten!
Ama bunlar ileri medeniyetteki ülkelerde oluyor…
Bizde değil!
Bakın ne yazıyor velilere gönderilen kağıtta;
“Sayın Veli,
2016-2017 yılına başlamış bulunuyoruz. Sizlerin de bildiği üzere okulumuz 1974 öncesi kurulan ve sürekli tamir ve yenilenme çalışmalarıyla bu güne kadar gelmiş durumdadır.
Bu yıl en önemli proje çalışmalarımız içinde okul bahçesindeki girişlerin (demir kapılar) düzenlenmesi ve çok amaçlı kullanılabilecek bir kütüphane odasının oluşturulmasıdır.
Çok sevgili ve her şeyin en iyisini hak eden öğrencilerimizin daha iyi ve güvenilir şartlarda eğitim alabilmeleri için sizlerin de yardım ve desteğine ihtiyaç duymaktayız.
Bu vesile yapacağınız cömert yardımlarınız için sizlere teşekkür ederiz.
Karşıyaka Merkez Okul İlkokulu
Okul Aile Birliği”
Yani bunu okuyunca Okul Aile Birliği’ne kızamadım…
Bu okulun bahçesinde kapı yoksa, kütüphane gibi olmazsa olmaz bir odası şimdiye kadar yapılmamışsa elbette yapacak çok bir şeyleri de yok!
Defalarca bakanlığı bildirmişler, sonuç alamayınca bu yönteme başvurmuşlar haklı olarak…
İyi de devletin bu kadarda mı gücü yok!
Okurumuzun da dediği gibi vatandaş yemeden içmeden devlete vergisini verip yükümlülüklerini zaten yerine getiriyor ama devletin yükümlülüğünü yerine getirmemesini kimse yargılamıyor…
Ve devletin koskocaman bir ayıbı olarak karşımıza çıkıyor!
Geçenlerde ben de gazetelerde okumuştum…
Ülke genelinde halen 204 cami varmış!
23 tane daha yapılması için başvuruda bulunulmuş…
Cami denince akan sular duruyor ya eminiz ki 23’ü de en kısa zamanda yapılacaktır!
Yapılsın da…
Kimsenin bir itirazı olamaz zaten!
Ha keşke yapılan tüm camiler ardına kadar dolsa da daha fazlası yapılsa…
Ama camilere bu kadar ilgi gösterilir, bonkör olunurken devletin okullarının acınacak durumda olması da kabul edilemez bir durumdur!
Hatta bize göre okulların önemi camilere göre bir adım daha önde olmalıdır…
Ve bu acizlik asla kabul edilemez!
Yok bol miktarda cami yaparak birilerine yağ çekeceğiz diye bir derdimiz varsa işte o zaman iş bambaşka bir şey…
Elbet bunun hesabı bir gün sorulur ve bedeli de ödenir!
 
 
 
“Şeyimizi silecek kağıt yok!”
 
Yine bir okur şikayeti…
Bu kez misafirlerini Lefkoşa’da Büyük Han’a götüren hekim bir kadın okurumuz!
Yurt dışından misafirleri gelmiş turistlerin uğrak yeri olan Büyük Han’ı gezmeye götürmüş…
Tuvalet ihtiyaçlarını karşılamak için de 1 TL ödeyip içeri girmişler!
Ama gelin görün işte içeride tuvalet kağıdı yok…
Beni aradığında epey sinirliydi!
“Şeyimizi silecek tuvalet kağıdı bulamadık” diye sitemde bulundu…
Burasının bağlı bulunduğu Vakıflar İdaresi’ne de epey kızdı!
Yurt dışından gelen bir turist devletin tuvaletinde kağıt bulamıyorsa ne düşünür diye…
O bu durumdan belli ki çok utanmış!
Peki ilgili ilgisizler de utanır mı acaba…
 
 
Pudra çalmış!
 
20 yaşında bir genç kız…
Şeytana uymuş marketten 20 TL değerinde bir makyaj pudrası çalmış!
Polis tarafından tutuklanmış, 3 gün tutuklu kalacak…
Bunu okuyunca aklıma devleti 3 Milyon TL çalan galericiler geldi!
Yurt dışından çok sayıda pahalı araç getirmişler, ama gümrük parası için kestikleri çek karşılıksız çıkmış…
Peki bunlar hakkında soruşturma!
Ben duymadım…
Sosyal medyada ülkenin ileri gelenleri ile yeme içme fotoğrafları paylaşılıyor!
Ellerini kollarını sallayarak geziyorlar…
Pis pis de gülerek!
Bu mu adalet…
 
 
“Benim işletmem kurşunlanmadı!”
 
 
İş adamı Ali Başman siteminde haklı…
Geçenlerde Girne’de bir kurşunlama olayı yaşandı ama hemen her basın organı yanlış başlıklar attı!
Kimisi bir eğlence yerine kimisi de bir casinoya ateş edildiğini yazdı…
Oysa polisin basın bülteninde bile böyle bir bilgi yoktu!
Doğal olarak Ali Başman gazetelere ilan vermek zorunda kaldı…
Haber yaparken iş yerlerinin ismi konusunda biraz daha sorumluluk duymalı meslektaşlarımız!
Haberleri üç-beş daha fazla okunacak diye başkalarını karalamak hoş değil…
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Sonay ADEM, kızınız önceki gün Mağusa Devlet Hastanesi’nde geçici memur olarak işe başlayınca UBP örgütleri kalktı oturdu! Hatta bazıları UBP ile dirsek temasına geçti şeklinde yorumlarda da bulundu. Kimin kontenjanından olduğu da merak konusu.
Sayın Hasan SADIKOĞLU, belediyeye malzeme veren esnafın uzun süreden beridir ödenmediği konusunda şikayetler alıyoruz. Hatta bir belediye Meclis Üyesi bile bile sağda solda konuşmaya başlamış, haberiniz olsun istedik!
Sayın Kutlu EVREN, yeni Merkezi Cezaevi’nin yapılması için bugün Ankara’da imza törenine katılacağınızı duyduk. Bu arada ihalenin Ankara’da açılacak olması konusunda da Müteahhitler Birliği ile anlaşmışsınız değil mi! Hayırlara vesile olsun…
Sayın Zorlu TÖRE, gelecek yılın hemen başlarında kabinenin değişeceği yönünde duyumlar alıp Tarım Bakanlığı’na göz diktiğiniz konuşuluyor. Bunun için mi parti içi muhalif durumunuzda gözle görülür bir değişim gözleniyor!
Sayın Mustafa AKINCI, Saray’ın örtülü ödeneğinden bazı çalışanların maaşlarının ödenmesi yasal bir konu mudur bilemeyiz ama şeffaflık adına bir açıklama yapmanız doğru olacak gibi görülüyor! Sonra bunu niye saklayıp gizleyesiniz ki!
Sayın Serdar DENKTAŞ; bazı gazete yöneticisi arkadaşlar aradı yapılacak olan devlet katkısını alacakları günü iple çekiyorlarmış! Bu arada parti gazetelerine verilecek olması da huzursuzluk yaratmış diye duyduk, bilesiniz!
Sayın Burhanettin KAYA, değişen emirnamenin mahkemeden geri dönmesinden sonra şimdi bütün gözler sizin üzerinize çevrildi. Yıkım kaçınılmaz diyorlar, bir an önce kolları sıvayın ki herkes muradına ersin. Ha keşke şu siyasetçileri güvenmeseydiniz değil mi!
Sayın Tözün TUNALI, SDP olarak haberleriniz basında yeteri kadar yer almayınca günlük bir gazete çıkarmak için yoğun bir çalışma sürecine girmişsiniz. Bu arada gazetenin başına geçecek olan arkadaş teklifinizi kabul etti mi! İyi isim umarız da eder…
Sayın Cafer GÜRCAFER, Merkezi Cezaevi’nin ihalesinin Ankara’da açılacak olmasına itiraz etmediğinizi bakanlığa bir yazı vererek onaylamışsınız! Bazı müteahhit arkadaşlarınız bundan huzursuzluk duymuşlar bilesiniz! İyi de niçin bunca sene bu ihaleyi geciktirdiniz ki!
Sayın Tufan ERHÜRMAN, yeni dönemde partinizin disiplin mekanizmasının daha fazla çalıştırılması gerektiği yönünde mesajlar geliyor! Bu konuda ipin ucunu elinizden bir kaçırırsanız bir daha da yakalayamazsınız, aman dikkat!
Sayın Emine ÇOLAK, ülkede yaşanan gelişmeleri yakından takip edip sosyal medyada kısa mesaj ve uyarılar yapmanız gözlerden kaçmıyor. Birkaç kelime bile ülkenin gerçeklerini su yüzüne çıkarabiliyor değil mi!
Sayın Hasan BİRTAN, Cumartesi günü yapılacak olan K.T.Tabipleri Birliği genel kurulunda bir takım arkadaşlarınızla birlikte yönetime talip olduğunuzu duyduk. Oradaki kemikleşmiş yapıyı kırabilirseniz ne ala diyorlar!
Sayın İbrahim BENTER, Lefkoşa  Büyük Han’a giden ziyaretçiler tuvaletlerde yeterli malzeme olmayınca bizi arıyorlar. Oraya bir koli tuvalet kağıdı göndereceğim ama bu da benim işim değil mi! Biraz denetleme lütfen!
Sayın Mehmet HARMANCI, Dereboyu’nda oturan vatandaşlar bazı mağazaların akşam geç saatlere kadar tadilat yapmasından şikayet ediyorlar! Ses kirliliği belki sizin sorumluluk alanınızda değil ama bir el atıverin lütfen!
Sayın Harun GÜLMEZ, eşinizi İstanbul’a gönderince evde bütün işler sizin üzerinize yıkılmış. Özellikle çamaşırlar yıkandıktan sonra ipe sermesi zor geliyor değil mi! Hanımların kıymetini bilmek gerek tabi ki…