Nihayet dünyamız dün "Dünya Barış"gününü bir kez daha kutladı...      Suriye,Gazze,IrakUkrayna,Rusya,İsrail,Kıbrıs,Türkiye,velhasıl her yerde Barış hakim.İnsanın "Yemişim barışınızı " diye avaz avaz sövesi geliyor.Yer altında  dost  ve kardeş ülkelere konuşlandırılmış Nükleer başlıklı füzeler,insan öldürmek için üretilen kimyasallar,Gelişmiş ülkelerin silah yapıp satan fabrika bacalarından azrail silüetinde yükselen dumanlar filan hep barış için değilmi...
Herkes barış için savaşıyor...Melek yaa bu insanlık ve her geçen gün de melekleşiyor.
Millet canını kurtarmak için savaşıyor. Ekmek bile artık savaşla kazanılıyor.Kulaklarımız insanların,çocukların,kadınların katlediliyor oluşunun haberlerine yalama oldu. Artık haberlerde dinlediğimiz" bu gün filanca yerde yapılan bombalı saldırıda 80 kişi öldü heberini duyunca "İyi be sadece 80 kişiyse bir şey değil" demeye başladık. Ahh benim canım anam...Bırakın bir insanın öldürülmesiyle ilgili haberi duyduğundaki üzüntüsünü,Tv.lerde yapılan sivrisinek öldüren ilaçların tanıtımındaki karikatürüze edilmiş sivrisineklerin ölümüne bile ağlardı.Bana öyle geliyorki,insanlık anacığımla beraber öldü....(tam burada hafif bir tebessüm gider yani)
Dikkat ediyorumda,her Barış içerikli mesajın arkasında bir de açılması düşünülen savaşın tehdidi gizli.. Adam çıkıp diyorki,"gelin şu topraklarda kardeş kardeş yaşayalım.Bana ayak uydurursanız,dediklerimi harfiyen uygularsanız",Rabbena hep banalarımı görmezseniz bu barış gelir." Yoksa ağzınıza yanarım... Alın size garantili bir barış meajı işte.Nitekim burada yapılan kardeş kardeş yaşama çağrısının hiç bir ehemmiyeti yoktur bile.Asıl mesele ağza yanacaktır ve yanar da...Yani o koca söylevde barışa çağrı gibi gözüken  kelimelerin hepsi ustaca bir savaş ilanıdır. Kimi gözü karalar bu mesajı alır ve savaş başladı diye düşünür. Kimiside bak adam barışa çağırdı ne güzel ama yanaşmadılar vurun lan acımayın diye harekete geçer.
Türkçe harika bir dildir. İyi kullanıldığında birinin sülalesine bile sövseniz adam 15 gün sonra anlar.Heleki siyasi platformlarda,nice usta hatipler,bu Türkçeyi öyle bir kullanma yetisine sahiptirlerki,hitap anında alkışlarken bağıra bağıra ağlarsınız bile.
Neyse,bombalar,kurşunlar,katliamlar,vahşet manzaraları,insanlığın ölmüş olduğunu tas gibi gösteren olaylar arasında bir "Dünya Barış günümüz" daha geçti gitti işte...Ne diyelim  herkese kutlu olsun......
Yeri gelmişken, şunu rahatlıkla söyleyebilirizki Sn. Recep Tayyip Erdoğan  Balkon konuşmalarının yanı sıra birde, Ercan konuşmalarıyla gerçektende mükemmel bir  hatip olduğunu ve hiç bir konuyu sadece ucundan tutmadığını bir kez daha kanıtladı.3-5 ay içinde suyun ve hatta elektiriğin denizin altından adaya barış getirmesi temennilerini duyurdu Güney komşularımıza...Uzatın elinizi uzanmış elimize,  dostluk ve barış gelsin bu adaya dedi..(yani uzatmazsanız.....)
Bizim Cumhurbaşkanımız Sn. Dr. Derviş Eroğlu ise;
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,tarihsel bir mücadelenin sonucudur.KKTC devleti,Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesinin,bu topraklarda dini ve milli aidiyeti ile yaşama kararlığının toplu ifadesidir..dedi..Müthişti....
Ben bayıldım bu söyleve..Ama içimden de,
"Bu sözler sadece ,Güney'e hitaben söylenmiş gibi durmuyor,
KKTC'ne sahip çıkıp,onu elbirliği ile yüceltmeden ve kendi ayakları üzerinde duran bir ülke haline getirmekren başka bir şansımızın olmadığını görerek,bilerek ve birbirimizi severek yaşamamız ŞART..........." diye bizlere söylüyor diye geçirmeden edemedim...
Dedim ya,konuşmak kadar,o konuşmayı doğru tercüme etmekte çok önemlidir...
Hakiki barış dolu günler dilerim herkese....