Geçtiğimiz hafta içinde iş dünyasından bir arkadaşla ayaküstü sohbette öğrendim;
2013 yılı sonunda Sanayi Dairesi’ne Alayköy’deki sanayi bölgesindeki arsalardan birisi için talip olmuş dilekçesini yapmış…
Yani 9 ay önceki bir müracaattan bahsediyor…
Sitem etti, ‘cevap bile vermediler’ dedi…
Zirai ilaç işi yapıyor ve hem üretim yapacak hem de elindeki stokları koymak için ambar yapacak…
Gerçek bir sanayici yani…
“Daha çok beklersin” dedim ben de…
Bunca yıllık sanayici bu işlerin nasıl olduğunu bilmez mi, bilmez işte!
Dün de Güzelyurt bölgesinden bir ihbar aldım;
Geçmiş hükümetin filanca bürokratının eşi elindeki sanayi arsasını iyi bir paraya elinden çıkarmış…
30 bin sterlin diye duydum!
Bu kıtlıkta gerçekten iyi para değil mi?
İyi de bu sanayi arsaları kimlere veriliyor bilen var mı?
Sanayici olabilirsiniz ama bu sanayi bölgesinden arsa almanıza yetmez!
Ya partili olacaksınız ya da iktidar partisine ciddi rakamlarda bağışta bulunacaksınız…
Partiliyseniz ve biraz da partide sözünüz dinleniyorsa kendi isminize almanıza gerek yok çünkü kokusu elbet bir gün çıkacaktır…
Onun için eşiniz, çocuğunuz ya da kardeşiniz bu iş için biçilmiş kaftan…
Siz bürokrat olduğunuz tanınan bir kişisinizdir ama eşiniz ya da çocuğunuzu kim nereden bilecek…
Parti içi birkaç telefon görüşmesinden sonra alın size ülkenin neresinde olursa olsun sanayi arsası…
Güya sanayinin gelişmesi ve sanayicinin desteklenmesi için yapılan arsalar sanayici olmayan bir çok kişiye peşkeş çekilir…
Birkaç sene bekleyip satıp para kazansın diye!
Peki böyle gelmiş böyle gidecek mi?
Bildiğim şu, gitmemeli!
Ya da artık bir babayiğit çıkacak, bu işlerin peşine düşecek…
Kim hangi sene sanayi arsası almış, buraya yatırım yapmış mı, yapmamışsa niçin yapmamış ya da burayı kaça kime satmış!
Bunun için de özellikle son 10 yılda sanayi arsası verilen isimlerin liste olarak açıklanması bile yeterli…
Zira toplum olarak ki buna bir çok siyasiler de dahildir ‘ne olacak bu KKTC’nin hali’ diyoruz ama durumu düzeltmek için de pek bir şey yapmıyoruz…
Devletin malını çalarak rant elde eden yüzsüzleri deşifre edip halkın içinden soyutlamadıkça ve devleti çalanlara hesap sorulmadıkça KKTC’den hiçbir halt olmaz!
 
 
TAK’ta sansür yok!
 
Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş’ın TAK yönetim kuruluna yazdığı bir yazı;
O gün toplantıya katılan 7 üyeden birisi tarafından dışarıya sızdırıldı…
Kimin sızdırdığı ya da niçin sızdırıldığının çok fazla bir önemi yok…
Ama az çok bu isim biliniyor, bunu kendisinin de bilmesinde yarar var!
Peki Sayın Denktaş tarafından yönetime yazılan o yazı için ‘sansür’ kelimesini kullanmak doğru mu?
Bizce değil!
Zaten bu yazının içeriği yönetim kurulunda görüşüldü ve oy birliği ile reddedildi…
Ama burada Serdar Denktaş’ı da linç etmeye hiç gerek yok…
Tamamen iyi niyetle yazılmış ve ajansın rahatlaması için bir nevi önlem niteliğinde…
Ama başkaları hatta bazı siyasiler ya da iş dünyasının ünlü isimleri TAK’ı ele geçirmeye çalışıyor mu?
O tartışılır…
Kısaca, Serdar Denktaş da bu konuları bildiğinden sadece geçici bir önlem almak istedi hepsi bu kadar…
Yiğidi öldürüp hakkını da yememek lazım…
15 yıllık yönetim kurulu üyesi olarak açıklamayı zorunlu gördüm.
 
 
TMK devlet okulu değil mi?
 
Vatandaşın genelinin son yıllardaki ekonomik durumu malum;
Hızlı bir kötüye gidişat var!
Okullar açıldı ya haliyle masraflar da artınca velilere de resmen daral geldi…
Dün okulda ki çocuğu olan bir veli aradı, sitem etti;
Kitaplar: 600 TL
Okul Aile Birliği kesintisi; 250 TL
Tişört: 30 TL
Toplam 880 TL
İki çocuğunuz burada okuyorsa 1.720 TL.
Bir de cepte para olmayınca ve yine kredi kartları devreye sokulunca durumlar gerçekten vahim…
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Fezilet ÖZDENEFE, dünkü yazımızı size ithaf ettik belki ama suçlamalar tabi ki size karşı değildi…Bırakın da siyaseti meslek edinmiş ve bu işten rant elde edenler üzerine alsın lütfen. Yok siz yine de ben bu işi mahkemeye taşıyacağım derseniz o da sizin bileceğiniz bir iş, bizim için her türlüsü uyar…Ama şunu bilin ki gözdağı vermek her zaman işe yaramayabilir…
Sayın Ahmet KAŞİF, motorlu araçlardaki grev özellikle araç satan galericilerin işini kötü etkiledi. Buraya 4 kişi göndereceğim dediniz göndermediniz. Bu arada Güzelyurt yolundaki bariyerler konusunda hassasiyet gösterip ilgilendiğiniz teşekkür ederiz…
Sayın Özmen BİRİNCİ, TDP’den LTB meclis üyesi olarak annenizin dükkanının da olduğu İplik Pazarı’ndaki sokağın trafiğe açılması için bir takım girişimlerde bulunduğunuzu öğrendik. Hiç yakıştıramadık doğrusu! Bu olayın takipçisiyiz haberiniz olsun!
Sayın Ersin TATAR, Pazar günü Yeşilyurt’ta Mutlu Atasayan ile birlikte Ahmet Çaluda’yı evinde ziyaret ettiniz ve genel başkan adaylığı konusunda kulislerde bulundunuz. Şimdi artık bu işte çok ciddi olduğunuzu iyice anladık. Ama yine de hırs yapmayın deriz!
Sayın Mehmet ZAFER, başkanlığınız döneminde Tüfekçi Ltd.’e ihalesiz verdiğiniz 1.8 milyon TL’lik asfalt işi önümüzdeki günlerde başınızı çok ağrıtacak. Bu arada seçimlerden sonra emiklilik maaşınızı da alamadığınızı duyduk, bu kötüye işaret değil mi?
Sayın Sonsel TATLISU, terfileri imzalamak için sendikacı arkadaşlara söz vermiştiniz ama sözünüzü tutmadınız. Yakında bakanlığın önüne siyah çelenk koyarlarsa sakın şaşmayın. Niçin ayak diretiyorsunuz bunu da anlamak mümkün değil!
Sayın Aziz KAYA, Lefke Belediyesi’ne yapılan devlet katkısı burçlu olunan banka tarafından kesilince saçınızı başınızı yolduğunuzu ve banka müdürüyle kavga ettiğinizi öğrendik. Daha durun bakalım eşeledikçe neler ortaya çıkacak?
Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, Polatpaşa İlkokulu’nda inşaat bitmeyince minik çocuklar öğretmenler odasında ders yapmak zorunda kalmışlar. Bu arada halen devam eden inşaat da çocukların güvenliğini tehdit ediyormuş. Kızgın velilerin selamı var acil önlem istiyorlar…
Sayın Sibel SİBER, CTP’den Cumhurbaşkanı adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Parti içinde küskün gruplarla bir takım toplantılar yaptığınızı duyduk. İsabetli bir karar almışsınız çünkü sürpriz sonuçlara karşı şimdiden hazırlık olmanız gerekiyordu. Allah utandırmasın artık…
Sayın Mustafa AKINCI, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde tek bir kuruş bile harcama yapmadan propagandayı sürdürme kararı almışsınız. Siz yine de sosyal medyada çok fazla güvenmeyin bir miktar da bir köşeye ayırın…
Sayın Ahmet BENLİ, Gönyeli Belediyesi’nin bir şirkete 4 milyon TL borcu olduğunu ve sizin de bu borcu ödememek için direndiğiniz iddia ediliyor. Biraz daha gecikirseniz ilgili şirket konuyu mahkemeye taşıyacak bilesiniz.
Sayın Kadri FELLAHOĞLU başkanlık koltuğunu boşalttınız ama bıraktığınız işleri de takip ettiğinizi öğrendik. Şimdi sade bir vatandaş olarak çok daha rahatsınız değil mi? Hadi bakalım kolay gelsin…
Sayın Ceyhun ÜMİTER, Mağusa Devlet Hastanesi’nde geçici işçilerin memur, özürlü kadrodan istihdam edilen üniversite mezunu çalışanların ise işçi statüsünde çalıştırılması yasalara biraz aykırı değil mi? Ülkede hesap veren olmayınca olacağı neydi ki…
Sayın Hayati ASOK, çok yakında turizm işine gireceğinizi ve bu sektöre büyük yeniliklerle gireceğinizi öğrendik. Turizm ülkesinde turizmci olmak zor ama siz muhakkak başarırsınız. Hayırlı olsun…
Sayın Hasan ERDURAN, dünkü mesajımızla ilgili hassasiyet gösterip değerlendirdiğiniz için teşekkür ederiz. Bu arada hafta sonları da eve iş götürdüğünüz için huysuzlanmaya başlamış. Kadınlar ne derse doğrudur ve yerden göğe kadar da haklıdır. Memleketi siz kurtaracak değilsiniz ya…
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI :


 
Günün Fıkrası
 
Karısı kaybolan adam..
 
Bir adam polisi aramış :
“Karım alışverişe gitti. Dönmedi. 8 saat oldu. Ne olur onu bulun !” demiş.
Görevli polis sormuş :
“Karınızı tarif eder misiniz ?”
Adam anlamamış “Nasıl yani ?”
Polis : “Boyu ne kadar ?”
Adam : “Ne bileyim, bazen yüksek topuk giyer beni geçer, evde yalınayak benden kısa.”
Polis : “Göz rengi ?”Adam : “Bilemem, bazen yeşil bazen mavi lens takar, aslında galiba ela…”
Polis: “Saçı ne renk ?”Adam : “En zor soru. Her hafta başka bir renk desem ?”
Polis : “Üzerine ne giymiştir ?”
Adam : “Hiç dikkat etmedim valla…”
Polis : “Peki arabayla mı gitmişti alışverişe ?”
Adam : “Evet !!! Siyah Audi R8, süperşarj 3.5 litre V6 silindirli motor, 290 beygir. İçi geyik derisi taba renginde, LED farları var, sağ kapıda görünür görünmez hafif bir çizik var.”
Polis : “Tamam efendim, arabanızı bulacağız!..