Her şeyi yiyip içmek ve mesaj yayınlayarak kutlamak gibi bir alışkanlığımız var.
Her bayram, her özel gün, her ziyaret hatta Dünya Tiyatrolar Gününü bile bu alışkanlıktan nasibini almış görünüyor.
Oysa sanatın ve sanatçının hiç değer görmediği, politikacıların tiyatroyu birbirlerine “rol yapma” diyerek aşağıladığı bir ülkede yaşıyoruz.
Farkında mısınız?
En son devlet tiyatrosu binasına küçük bir çocukken gitmiştim, Midas’ın Kulaklarını izlemeye, şimdi bir yetişkin oldum ve neredeyse on beş yıldır yılmadan binanın yeniden inşa edileceği günü bekliyorum.
Bu nafile bir bekleyiş biliyorum ancak Lefkoşa Türk Belediyesi’nde yaşananların ardından belediyenin tiyatro binasına dair hevesim de yarım kaldı.
İsterseniz bir de ülkedeki sanatçıların durumuna bakalım. Onlar da en az tiyatro binalarımız kadar iç karartıcı ve vahim durumda...
Farkında mısınız?
Lefkoşa Belediye Tiyatrosu ve Lefkoşa Belediye Orkestrası sanatçıları aylardır angarya ve güvencesiz olarak çalışmaya devam ediyor ama buna rağmen her hafta aynı coşku ile oyunlarını sahnelemeye devam ediyor.
Sanmayın ki devlet tiyatrosu sanatçılarının durumu onlardan daha iyi.
Kadrosuz hatta sözleşmesiz sahneye çıkan da var, 2008 yılından bu yana sözleşmesi yenilenmeden konuk sanatçı olarak oyunlarda yer alan da.
Her konuda olduğu gibi sanatın da tutar yanı kalmadı anlayacağız.
Tüm bu şartlar altında Turizm Çevre ve Kültür Bakanı Ünal Üstel gün dolayısı ile mesaj yayınlıyor.
Ancak açıklamada çok doğru bir bölüm var. Bakan Üstel “sanata yapılan yatırım bir ülkenin geleceğine yapılan yatırımdır” diyor. Böylece toplumun geleceğinin vahametini de bir kez daha ortaya koymuş oluyor.
Devlet Tiyatrosu Müdürü Hakan Yozcu ise amaçlarını devlet tiyatrosunu bulunduğu yerden daha iyiye taşımak olarak özetliyor. İnsan düşünmeden edemiyor bu ileri taşıma, salonsuz tiyatroyla mı sözleşmesiz sanatçılarla mı mümkün olacak? diye.
Size göre çağdaşlık neyle ölçülür bilemam ama bana göre çağdaşlık o ülkenin sanatı, sanatçısı ve sanata bakış açısı ile ölçülür.
Dünyanın çağdaş kentlerinde birden fazla tiyatro ve kültür salonları bulunurken bizim çağdaşlıktan ne kadar uzak olduğumuz sanırım ortada.
Dedik ya kutlama anlayışımız yemekten ve mesajdan ibaret diye, bu gün dolayısı ile Turizm Çevre ve Kültür Bakanlığı yemek de düzenlemiş.
Neyse ki bu şartlar altında yemek yemeyi midesi kaldırmayanlar da var aramızda.
Lefkoşa Belediye Tiyatrosu sanatçılar da onlardan bazıları. Bir ilke imza atarak bir bakan ve bakanlık tarafından organize edilen yemeğe katılmayı ret etmişler.
Çok da iyi etmişler sanatın ve sanatçının yerlerde süründürüldüğü bir ülkede Dünya Tiyatrolar Günü’nde yapılacak en son şey beş yıldızlı bir otelde yenilecek yemek olsa gerek.
Sadece bir gün değil, her fırsatta yapılması gereken ise her şeye rağmen dik duran, her koşulda tiyatro yapan ve yılmada mücadele etmeye devam eden ve tüm bu yalanlara dâhil olmayan sanatçılarımızı alkışlamaktır herhalde…