Engelli olmak ne demek eminim anlayan çok azdır. Çünkü halen ülkemizde engellilere yaratılan sağlıklı bir alan yok. Ne yollarımızın ne kaldırımlarımızın ne de hastanelerimizin hiçbir alanına engellilerin yararlanabileceği bir ortam yaratılmamış.

Özellikle geçtiğimiz gün sevgili Günay Kibrit ile yaptığım görüşmede bu konuyu ele aldık. Kibrit, Dr.Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde engellilerin kullanabileceği bir tuvalet olmadığına vurgu yaptı. Savaş zamanı bile hizmet veren hastanemiz şuan engellilere bir tuvaletle bile hizmet veremez durumda. Bunca yıl nasıl düşünülememiş bu anlamadım doğrusu. Duyarlı bir iş adamımız geçtiğimiz aylarda tuvalet sorununu çözmüş ama nedense yeni yapılan engelli tuvaleti uzun süreden beri açılamamış. Neden mi? Çünkü tuvalette engellilerin tutacağı tutacaklar bulunamamış ve eksik kalmış. Pes dedim duyar duymaz. Duyarsızlık bu kadar olur. Sayın Ahmet Gülle ‘Sağlıkta Reform’ diyeceğine önce halka hizmette neler eksik belirleseydi keşke. Bunca yıl hastanelerde görev yapmış bir doktor olarak neler yapması gerektiğini en iyi bilenlerden birisidir. Herşeyin mükemmel olmasını elbette ki bekleyemeyiz ama ilgili bakan olarak engellilere karşı duyarlı olması esastır diye düşünüyorum.

Bugün hastanenin ambarında 150 adete yakın engelli sandalyesi beklemektedir. Hiç kimsenin umurunda olmayan bu sandalyeler belki de bakanın bile bilgisinde değilken, engelliler için önemli ve acil bir ihtiyaçtır.

Acil servise gitseniz utanırsınız. Neden mi? Çünkü oradaki engelli sandalyesinin tekerlekleri patlamış, ayakçaları kırılmış ve nerdeyse kullanılmayacak durumda iken bile hastalar taşınıyor. Utanılacak durumumuzdan kimse utanmıyor ki halen hastalar bu kırık dökük sandalyelerle taşınıyor. Sonra da neden özel hastanelere gidiliyor diye sitem ediyor yetkililerimiz. Gözlerine girecek kadar kötü olan ortamı halen görmek istemediklerinden dolayı olmasın sakın!

Ülkede mevcut engelli sayısı 5000 civarı. Bu küçümsenmeyecek rakamları ele aldığımız zaman onlar için neler yaptığımızı da sorgulamalıyız. Onlara market önlerinde park alanları yaratıyoruz sonra da kendini belmezler bu alanlara park ederek onların haklarını gasp ediyor. Onlara yol vermiyoruz çünkü bize bile normal şartlarda yol yok, alt yapı eksikliğinden kaynaklanan birçok sorunla ancak savaşıyoruz. Kaldırım deseniz hiçbir engelli aracının üzerinde gidebileceği bir kaldırımımız yok. Malesef üzülerek söylüyorum ki birçok restoranda giriş çıkış için engelli rampası düşünülmemiş.

Bir de devletin halen bu konuda bir adım atmadığı ama çok büyük bir suç olan ‘bağış adı altında satılan gazete ve dergiler’ var. Elinde gazete satan çocuklar ya da yetişkinleri her köşede görmeniz mümkün. Peki bu gazeteyi kim ne amaçlı çıkarıyor? Ya da satılan her gazete için makbuz veriliyor mu? Bu şirketler Vergi Dairesi’ne kayıtlı mı? Devlet engellilere bağış adı altında satılan gazeteleri mercek altına almayı düşünmüyor mu? Peki hepsini geçtim gazete çıkarmak kimden yetki aldılar? Yani, yapılan bu iş ne kadar yasal? Yıllardır ceplerine çalışan bu insanları devlet ne zaman mercek altına alacak ya da ne zaman bu konuya ilişkin yasa çıkarıp, sokakta ne olduğu belirsiz gazetelerin satışını yasaklayacak? Bir de bu gazeteler reklam veren firmaları da buradan çağrı yapıyorum. Bağış adı altında toplanan reklamlar yasal değidir. Günay Kibrit ile konuşmamızda sormuştum sokakta satılan bazı gazeteler var, size satışlarından yüzdelik, bağış ya da kar veriliyor mu diye. Ama cevabı kesinlikle netti ve ’hayır’ dedi. Kısaca satışı yapılan ve engellilerin adını kullanan bu insanlar derhal yaptıkları işin suç olduğunu ve ‘engellilerin’ adını kullanarak bağış toplamalarının sonucu tutuklanabileceklerini de belirtmek isterim. Herhangi bir şikayet yapıldığı taktirde ve yasal olmayan bir çalışma yürütüldüğü kanıtlanırsa bunun bedeli ağırdır. Herkesin bilgisine...