Çok ayıp bana...
Onca yıldır gazetecilik yaparım ülkede bir Ruh Sağlığı Yasası varmış haberim bile yok!
Hele de Bakan Faizoğlu ülkenin yüzde 30'unun ruh sağlığı problemi olduğunu söyleyince daha da dehşete düştüm...
Her üç vatandaştan bir tanesinin ruh sağlığı bozuk demek!
Ama yasa işlemiyormuş tabi ki...
İyi de işleseydi ne olacaktı ki!
Vatandaşı bire bir ilgilendiren yasalar ancak sosyal devletlerde olur...
Güya biz de sosyal devletiz diye yeri geldiğinde böbürleniriz ama Akay Cemal'in deyimiyle inananın da...
...
Dün oturup kendimi masaya yatırdım...
Ruh sağlığımı sorguladım!
Her üç kişiden birisi olup olmadığımı kendime sordum...
Kabul etmek biraz zor belki ama listeye sanırım kendimi de koymak durumundayım!
Evet, benim de ruh sağlığı problemim var, kabul ediyorum...
Bu işin ayıbı yok ki!
İnsanın ruh sağlığının bozuk olması ayrıca suç ta değil, hele de bizim ülkede...
Hele de medya çukurunun ta dibine kadar battıysanız!
Vatandaşa kızamıyorum, çünkü derdine derman bulacak bir makam yok...
...
Son günlerin en çok şikayeti eğitimden geliyor...
Yeşilırmak'tan Dipkarpaz'a kadar!
Vatandaş devlete ulaşamıyor ama bize çabuk ulaşıyor...
Telefonda saatlerde dert dinlemeler!
Müdür-öğretmen kavgaları, okullardaki öğretmen eksiklikleri, bir sınıfta 35 öğrencinin eğitim görmesi...
Sendikaların sıkça tekrarladıkları eylem ve grevler!
Vatandaş şikayetini anlatıp biraz olsun rahatlıyor ama sorunlar artık tamamen sizin de sorununuz olarak karşınıza çıkıveriyor...
...
Vatandaş devlet dairelerine gidip ilgisizliği bize aktarıyor...
Yollar bozuk, araçları çukura küt diye düşünce yine telefonlar durmuyor!
Birisi aracı ile giderken yola kola kutusu atıyor görev yine bizim...
Markette fiyatlar tavan yapınca, ekmeğin içinden böcek çıkınca koşa koşa geliyor!
İnanın hız yaptı ya da alkollü araç kullandığı için ceza yiyip trafik polislerini bile şikayet edenler bu ülkede...
Dairelerdeki personel kavgalarını, terfilerde yapılan haksızlıkları, komşu kavgalarını bile bize anlatıyorlar!
Neymiş efendim komşunun köpeği gecenin bir yarısı havlayarak kendisini uykudan uyandırıyormuş...
...
Şimdi sorarım size...
her gün bu tür olaylara şahit olan, iki telefonu kulaklarından düşmeyen ve kıpkırmızı olan bir gazetecinin ruh sağlığının normal şartlarda olması mümkün mü!
Diğer meslektaşlarımı bilmem ama...
Kendi adıma kabul ediyorum!
Ben de ruhsal problem yaşayan her üç kişiden bir tanesiyim...
Ama gelin görün ki bu konuda yasalar işlemiyor, hatta kimsenin bu yasalardan haberi bile yok!
Derdimi kime anlatayım ki...
 
 
 
1000 piyango bileti al işin olsun!
 
Akıllara durgunluk veren bir uygulama…
Devletin üst düzey bürokratları artık ellerinde bilet piyango bileti satmaya başladı!
Hele de vatandaş ve iş adamları ile içli dışlı olunan bir makamsa…
Daireye gidiyorsunuz, bir işinizi halledeceksiniz, ya da beklediğiniz bir imza var, öyle kolay kolay geçemiyorsunuz devletin bazı makamlarını!
Anında çekmeceden piyango biletleri çıkıyor ve yığınla önünüze konuluyor…
Tanesi 20 Türk lirası!
O daireye işiniz düştü ya mecbursunuz almaya…
Öyle üç-beş tane de değil!
Ne kadar çok bilet o kadar çok kolay iş demektir…
İster alın isterseniz almayın!
Alınca adamlar ayağa bile kalkıp işinizi anında bitiriyorlar…
Almazsanız sürünmeye devam!
Allahın bir imzasını bile atmıyorlar…
Bin tane bilet satmak için baskı bile yapanı var!
Güya bir spor kulübününmüş…
Adamın başka işi gücü kalmamış makamını kullanarak spor kulübünün biletlerini satıyor!
Ya da öyle göstermeye çalışıyor…
Kim mi bunlar!
Kimlere mi bilet satmaya çalıştılar…
Yakında!
 
 
Mahkemelerdeki ayıp!
 
İki sendika mahkemelerde grev yapıyor hala…
Odacı eksikliği var diye!
Mahkemelerdeki koridorlar ana baba günü…
Büyük bir karmaşa yaşanıyor!
Altı üstü 5 tane odacı alınacak ama kimin umurunda…
Sendika pes etmeyecek gibi görülüyor!
Hükümetin umurunda bile değil…
Ayıplar ötesi bir durum anlayacağınız!
 
 
“Sosyoloji öğretmeni istiyoruz!”
 
Lefkoşa TMK’dan bir grup veli geldi dün yanımıza…
Kızgın ve öfkeliydi!
Zira okula halen bir sosyoloji öğretmeni atanmamış…
Ne zaman atanacağı da belirsiz!
Bakanlıktan da şikayetçi oldular çünkü karşılarında muhatap birini bulamıyorlarmış…
Okul müdürü Fehmi beyin tüm uğraşları da sonuç vermemiş!
Buradan sıkıntılarını duyurmamızı istediler…
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Hüseyin KAVAZ, TMK velileri size ulaşamamaktan şikayetçi olmaya başladılar. Tamam öğretmen eksiklikleri konusunda sizin çok da yapabileceğiniz bir şey yok ama size ulaşamayınca mecburen bizi arıyorlar ve bizim de elimizden çok bir şey gelmiyor! En azından telefonlara bakın lütfen olur mu!
Sayın Ahmet KARAVELİOĞLU, Merkez Bankası Başkanı Bilal bey istifanızı içine sindirememiş olsa gerek ki transfer olduğunuz bankaya genel müdür olmanıza şerh koymuş! Peki ne olacak şimdi, bütün bunları daha önceden hiç aklınıza getirmediniz mi! Ayıklayın pirincin taşlarını bakalım!
Sayın Talip ATALAY, siz dinler arası diyalog dedikçe papaz iyice zıvanadan çıkıyor ve vurdukça vuruyor! Bu arada son günlerde direye yabancı misyonerler fazla gelme başlamış hayırdır yine ne istiyorlar!
Sayın Sunat ATUN, sanayiciler Alayköy’deki yeni arsaların ne zaman dağıtılacağını merak etmiş olsalar ki soruyorlar! Bu arada aman dikkat sanayi arsasını alan satmaya çalışıyor, değerlendirme yaparken ona göre iyi araştırın olur mu!
Sayın Özdemir BEROVA, hadi sendikaların eylem ve grevlerine yıllardan beridir alışmış bir toplumuz da şimdi veliler de artık şikayetlerini eylem yaparak bildirmeye başladılar! Bütçe konusunda hükümete biraz bastırmanız gerekiyor zira süresiz grevler kapıda diye duyduk!
Sayın Ödül MUHTAROĞLU, bazı sendikalar sizin hayat pahalılığı rakamlarını gerçekçi bulmamış olsalar ki homurdanmaya başladılar. Acaba diyoruz onlara özel bir brifing verseniz fena mı olur! Bir düşünün deriz…
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, partinizin 41’nci yılı sizin döneminize rast geldiğine göre acaba şu yılan hikayesine dönen yeni genel merkez işini gündeme mi getirseniz! Yılların iktidar olan partisinin en büyük eksikliği bu olsa gerek değil mi!
Sayın Ahmet SENNAROĞLU, büyük uğraşlarınız sonucunda ambülans nihayet gelmiş ve siz de doğal olarak zevkten dört köşe olmuşsunuz. Ne kadar övünseniz azdır. Bu arada eko güne eski partililerinizin katılımı neredeyse hiç olmamış değil mi! Acaba neden dersiniz!
Sayın Rasıh REŞAT, dünkü manşet öyle akıllıca atılmıştı  ki aslında KKTC’nin de son 30 yılını iki kelimede özetlemiş oldu! Biz birbirimizi didiklemeye devam edelim ve ülke ileriye gideceğine sürekli geri gitsin! Acaba siyasiler bundan zevk mi alıyorlar dersiniz!
Sayın Faiz SUCUOĞLU, ne yazık ki ben de dahil inanıyorum ki ülke insanının yüzde 30’u değil tamamının ruh hali nanaydan öte bir duruma geldi! Şu yasayı etkili bir hale getirin ki kafayı yemeden bir tedavi sürecine girelim toplum olarak!
Sayın Mehmet HARMANCI, vatandaş Lefkoşa’ya verilen suyun klor miktarının biraz abartılı olduğunu belirten mesajlar göndermeye başladı! Bazı cilt hastalıkların da baş gösterdiği söyleniyor. Durum nedir bir ilgileniverin lütfen olur mu!
Sayın Musa YAZAR, ticari konulardan ötürü şahsınıza bir takım iftiralar atıldığına üzüldük. Ama bağlı olduğunuz dairenin size sahip çıkma yöntemi de acayip bir yöntemdi değil mi! En kısa zamanda kahve içmeye bekliyoruz…
Sayın Aydın AKKURT, hafta sonu çok zengin bir kuzu çevirme partisi düzenleyeceğiniz söyleniyor! Hayırdır sizin ortak sıkı diyete girdi de ona misilleme mi böyle bir organizasyon yapma kararı aldınız! Bari arkadaşa da bir kasa brokoli gönderseniz diyoruz…
Sayın Mehmet ÇAKICI, TDP’de özellikle İskele ve Mağusa bölgesinde başkan adayı olmanız için imza kampanyaları düzenleneceğini duyduk. Çok acele etmeyin deriz zira yanlış bir karar partiyi tam ortadan ikiye bölebilir…
Sayın Aytaç Ali BAKLACI, nikah masasına oturmak için artık günleri değil saatleri saymaya başlamışsınız…Sonunda sizin de kalbinizi çaldılar ya ne mutlu gelin hanıma…Şimdiden tebrik eder bir ömür boyu bir yastıkta kocayın deriz…