Vıcık vıcık laubalilik..
Vıcık vıcık yalakalık..
Ve bi o kadar da cehalet..

Üzgünüm ama benimde 15 senedir içinde bulunduğum medya dünyasından bahsediyorum..
Bu dünya da, gerçekten güvenebileceğiniz ve tarafsız haber&yorum yaptığına inanacağınız insanlar bir elin beş parmağını geçmiyor..

Gazetecilik ve haberciliği geçtim de, öyle ya da böyle bir şekilde ekrana çıkmayı başarmış, medyanın utanılacak yüzleri, kaliteyi yerden yere vuruyor.

Bilirsiniz ki; bizler, yani ülkedeki olayları araştırıp, yazıp, onlara kişisel yorum getirenler, gazeteciler ve haberciler olarak en sert eleştirilere açık olmak durumundayız.
Görüşlerimizin uymadığı, yorumlarımızın beğenilmediği zamanlar, bizi takip edenler bir an da çok acımasız olabiliyorlar.
Zaman zaman çok ağır eleştirilere maruz kaldığımızda bizlerde üzülürüz.. Moralimiz bozulur ve suratımız düşer..
Ama tek bir gerçek vardır; Profosyönel olmak zorundayızdır.
Bizim işimizin cilvesi de budur.

Herhangi iki arkadaş arasında söylendiği zaman uzun süreli küslüklere neden olabilecek sözlere, ‘’o da sizin görüşünüz.’’ Deyip, nazikçe geçmek zorundayızdır.

Ama bizleri asıl üzen şey, çok ağır olsa da gerçekten bilinçli yapılan eleştiri değildir.

Bizleri üzen, halkı bilgilendirmek adına kendimizi adadığımız bu meslek içinde, bütün çabamıza rağmen, cehaletin kol gezdiğini görmektir.

Bazı insanların yaptığı, kişisel egolarını tatmin etmek ya da size duydukları kişisel hınçlarını çıkarmak için eleştiri sınırlarını aşan, konuyla alakasız ve seviyesiz, belden aşağı vurma yorumlar, bizlerin kalbini kırsada, asıl üzüldüğümüz şey, karşımızdakinin bu iletişim çağında iki lafı bir araya getirip akıllıca bir eleştiri yapamadığı için faşizm ve cehalet kokan tavırlara girmeleridir.

Yani en büyük üzüntümüz, karşımızdakinin halinedir.

Kitaplar, haber programları, edebiyat dergileri, internet ve her türlü bilgi ve kendimizi geliştirecek teknoloji elimizin altındayken hala öğrenemiyorsak, bu bizim suçumuzdur.

Uzun lafın kısası, Aşık Veysel’in şu dizelerinde saklıdır ;

‘’Cahil insan gül ise de, koklama!’’