Geçen hükümet döneminde muhtarlara bağlanan aylık ödenek sayesinde 29 Haziran 2014’de yapılacak yerel seçimler için muhtar adaylarında yoğun bir artış gözlemlendi. 780 TL tutarındaki bu ödenek için köylerde yoğun bir yarış başlamıştır.
Eskiden gönüllülük esasına dayanan muhtarlık zaman içerisinde siyasal partilerin bu işe parmak atmasıyla beraber muhtarlıklar da siyasallaşıp, amacından sapmıştır. Her şeyi elimize-yüzümüze bulaştırdığımız gibi muhtarlık ve azalık meselelerini de köylerde kıran kırana bir yarışa dönüştürdük. Eskiden muhtarlar köyün nispeten bilge insanları idi. İşin içine para girince, artık muhtarlık da tıpkı diğer politik seçimler gibi en çok yalan vaatlerde bulunanın kazanacağı bir duruma düşmüştür.
Muhtarlarımız hizmet vermek isteyen insanlardan oluşurdu. Karşılığında hiçbir beklentileri olmazdı. Ufak tefek bürokratik işlerimiz hallolur, şikayetlerimiz dinlenirdi. Belediye, tapu ve sosyal hizmetlerle ilgili meselelerimiz de muhtar tarafından hallediliyordu. İşin içine paranın girmesi ile muhtarlık müessesine bir anda başka türlü bir gözle bakılır oldu ve köylerdeki en gözde makam oluverdi, dahası siyasi güç olarak kullanılmaya başlandı.
Bu kadar muhtar adayımız acaba muhtarlığın görevleri ve hukuki yetkileri hakkında bilgi sahibi midir? Yoksa muhtarlar sadece ikametgah mı verirler?
Elbette muhtarlarımız köyden iş takibi için Lefkoşa’ya giderken arabasına benzin koyuyor, karnı acıkıyor, yemek yiyor, cep telefonunu kullanarak vatandaşlar için bakanları arıyor ve elbette bunların muhtara bir maliyeti var. Bunların bedelini muhtar kendi cebinden ödememelidir. Lakin burada anormal olan mesele şudur: 300 kişilik Gayretköy’de 8 muhtar adayı yarışıyor, Akçay’da 6 muhtar adayı yarışıyor ve diğer köylerde de durum farklı değildir. Köylerde yıllarca yan yana yaşayan aileler birbirine girmiş durumdadır ve kaos hüküm sürmektedir. Bu anomalinin ortadan kaldırılmasını siyasiler sağlamalıdır, yoksa her 35 kişiye bir muhtar adayı düşecektir.
Amaç hizmet olmalıdır. Muhtarlık paralı meslek haline getiriliyor. Buna alışmamız mı gerekiyor?