Geçtiğimiz gün ölümle sonuçlanan bir motor kazası oldu. Herkesi derinden üzen bu kazada 20’li yaşlarında iki genç hayatını kaybetti.

Bu kaza sıradan bir araba kazası değildi. Duyduğumuz zaman irkildiğimiz motor kazasıydı. Motor kelimesi bana ilk anda ‘sürati’ ve ‘güvensiz bir aracı’ çağrıştırıyor.

Dört tekerlek yerine iki tekerlekte ölümle yaşam arasında kullanıyorsunuz motoru. Aslında motordan bu korkmamın sebebi motor kazalarında yaralı kurtulma ihtimalinizin çok az olmasıdır.

Sanki ölüme bir adım daha yakınsınız gibi hissedersiniz motorun üzerinde. Ne bir emniyet kemeri, ne airbag, ne koruyucu bir çerçeve ne de güvenle oturacağınız koltuk var. Bu his bana motoru hiç sevdirmedi. Ve bu yüzden motor kullananlara da sempatik bakamadım. Tabi ki motordan korkanlar olduğu kadar motor sevdalıları da var. Belki de onlar için motor yaşamdır. Kim bilir onlar için ne zevktir motor kullanmak. Ama gel görün ki o çok âşık oldukları motor, onların canına mal oluyor.

Kimse ölmek için motor kullanmaz elbette ama motor kullananların da yüzde 99’u da motorun ne kadar tehlikeli olduğunun farkındadır.

Özellikle gençlerin motora büyük merakı var. Hâlbuki çağımızın en güvenli ve en popüler aracı bisiklet. Belki motor kadar hızlı ya da pratik değil ama en azından 100 de 100 yaşam güvencesi verir insana.

Bence ailelere burada büyük görevler düşüyor. Çocuklarınızı hem spor yapmaları adına hem de can güvenliklerini sağlama adına bisiklet sürmeye yönlendirin. Bu hem sizin huzurlu hem de onların güvenli olmasını sağlar. Gençler bir birlerine hava atacak diye ailelerinin onlara nerdeyse araba fiyatlarının üzerinde çok pahalı motorlar alıp, çocuklarına ölüm hediye etmesini kınıyorum. Hiç kimse ölümü hak etmez. Hele de genç yaşta…

İnsan, motorun üzerindeyken ayaklarının yerden kesildiğini hissettiği an özgür sanır kendini. Ama hâlbuki bir adım daha yakındır ölüme. Bunu özgürlüğü hissederken düşünemez. Düşünemeyince de yaşanan üzücü trafik kazalarının ne geri dönüşü ne de telafisi olur. Gidene mi üzülürsünüz kalana mı? Acıyı derinden yaşayanlar için anlatılmaz bir durum bu. Tabi ki yine de hayıf gidene…

Öncelikle giden geri gelmiyor. Ne vereceğimiz tavsiyelerle gideni geri getirebiliriz ne de üzülüp, dövünerek kalanı teselli edebiliriz. Sadece gelecekte bu gibi kazaların yaşanmaması adına önlem alınması için birkaç satır yazabiliriz. Umarım bu tür kazaların önünü alır, yeni acılar yaşamayız. İş işten geçtikten sonra ne giden geri gelir ne de kalan teselli edilir.