Maşallah devlet daireleri 2014 öncesi bir bir kapılarını vatandaşa kapatıyor!
Gerekçe yeni yıl yemekleri…
Kimisi dairenin bahçesinde mangal yakıyor, kimisi anlaştığı restoranlarda kutluyor.
Elbette kutlasınlar, buna hiç sözümüz yok…
İyi de personele idari izin verenlere ne demeli?
Kimden almışlar da bu yetkiyi, dairelerin kapılarına birer kağıt yapıştırıp eğlenceye koşturuyorlar?
Başka saat bulamamışlar mı eğlenmek için?
Akşamlara ne olmuş, ya da hafta sonlarına?
Gazetelerde boy boy resimleri yayınlanıyor, mesai saatlerinde dans eden, göbek atanların!
Şimdi kalkıp da bana birkaç saatten ne çıkar diye sitem etmeyin Allah için…
Eğer mesai saatleri içinde vatandaşın devletten hizmet alımını kısıtlıyorsa bu işte bir sakatlık vardır!
Ciddiyetsizlik, laçkalık ve denetimsizlik!
Hükümet kamu reformu kararı geçiriyor ama, kamu yeni yıl sarhoşluğunda vatandaşın zamanından çalıyor…
Hem de halkın gözünün içine baka baka!
Ve bir Allahın kulu yönetici de siz kimin zamanını kimden çalıyorsunuz diye ortaya çıkmıyor aksine bu davetlere katılıp suça ortak oluyor!

Hadi böyle gelmiş böyle gider diyelim, aslında gitmemesi lazım.
Bunun daha da kötüsü var!
Bazı dairelerde çalışanların zorla bu kutlamalara katılımının sağlanmaya çalışılması.
Bundan ne medet umuyorlar bilemem ama bu konuda bize ulaşan bir okur mektubunu paylaşmak isteriz…
Taktir sizin;
“Levent bey...
Bugün ayın 26’sı tatil falan da değil, özellikle devlet dairelerinin tam gün mesai yaptığı bir gün.
Ne var ki adalet dağıtmakla yükümlü Gazimağusa Kaza Mahkemesi özellikle mahkeme başkanının kanun dışı emri ile mesai saatlerinde yılbaşı balosu tertiplemiştir.
Katılmak istemeyen personel bizzat mahkeme başkanı tarafından odasına çağrılarak baskı uygulanmıştır.
Bu konuyu şahsınızda kamuoyunun bilgisine getirmenizi rica ediyorum. Yargının öncelikle kamu düzenine saygılı olması gerekmektedir.
Lütfen bu konuya, hassasiyetle yanaşın ve bu kanayan yaralara artık bir dur demekte üzerimize düşeni yapalım…
Saat 13.00 da Palm Beach otelde yapılacak olan balo için 60 TL personelden toplanacaktır. Mahkeme başkanı bu konuda parası olmayanlara da baskı uygulamaktadır…”

(NOT: BUGÜN SAAT 16.00’DA MAHKEME BAŞKANINA ULAŞMAK İÇİN 366 24 84 NOLU MAHKEMENİN SANTRAL NUMARASINI ARADIK ANCAK ARAMALARIMIZ CEVAPSIZ KALDI)



Okur Görüşü
“366 kişi ile gündem değiştirilmek isteniyor!”


“Levent bey,
Mart 2008’de Bakanlar Kurulu kararı ile TÜK personeli 90 kişiyi kadro fazlası diye hiçbir yasal dayanağı olmadan devlet kadrolarına harici görevli diye göndererek yerine kendi partililerini istihdam eden bir parti mensubu olup da yanlışların alasını yapan bir siyasi iradenin mensubu olarak bunları eleştirmek hem o kadar kolay değil hem de hiçbir ahlaki kuralla bağdaşmıyor.
Ama tek amaç 366 kişi ile sadece gündem değiştirmek ve esas sorunlardaki konsantrasyonu baltalamaktır.
Ben şahsen Birikim Özgür’den biraz daha ilkeli ve özeleştirisini yapabilme cesaretine sahip olabilme beklentisi içindeydim ama nafile.”

(Olgun AMCAOĞLU)

Günün Fotografı


MESAJ KUTUSU


Sayın Talip ATALAY, imam camiasını ikiye böldüğünüz önünde şikayetler gelmeye başladı. Ayrıca artık bir namaz kıldırın da bu işi takip edenler artık takibi bıraksın. Biz bıktık bunları yazmaktan siz bıkmadınız mı?

Sayın İrsen KÜÇÜK
, yeni malikanenizin eşyalarının İtalya’dan sipariş edildiğini duyduk. Allah iyi günlerde güle güle oturmak nasip etsin. Gözü olanın da gözü çıksın inşallah!

Sayın Aziz GÜRPINAR, Çalışma Dairesi’nde 15 dakikada işsizlik belgesi verildiği iddiaları gelmeye başladı. Müdürlerinizi uyarın da gözlerini dört açsınlar. Özellikle sosyal yardım konularında bir takım suistimallerin yaşanabileceği söyleniyor, bizden uyarması!

Sayın Derviş BESİMLER, GÜRİŞ şirketinin danışmanlığına getirildiğinizi öğrendik. İyi de görevden alınmışsınız değil mi? Talihiniz birden açılıverdi. Hayırlı işler, bol kazançlar dileriz…

Sayın Ersin TATAR, Digitech’in stopaj ödeme konusu avukatın açıklamasına bakınca sizin üstünüze kalacağa benziyor. Bu konuda siz de bildiklerinizi açıklayın ki perde gerisinde neler dönüyor kamuoyunun bilgisi olsun!

Sayın Dursun OĞUZ, Genel Sekreter yardımcılığı göreviyle partide önünüzdeki kapılar artık sonuna kadar açıldı. Bunu iyi değerlendirmek gerek değil mi?

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, Lefkoşa’da bir depoda 28 Temmuz seçimlerine ait paketleri hiç açılmamış 100 bin TL değerinde afiş ve broşür olduğunu biliyor muydunuz? Adresi alalım ilk sizinle paylaşacağız söz…

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, artık Basın ve Halkla İlişkiler müdürünüzü belirleyin de biz de kiminle muhatap olacağımızı bilelim. Atamaların gecikmesi parti içi kavgayı da körüklüyor!

Sayın Rauf ATAÖV, bakanlıkta otobüs camiasına Çin işkencesi çektirdiğiniz yönünde şikayet mesajları geliyor. Biraz daha ılımlı ve hoşgörülü olmanız bekleniyor…

Sayın Ali ÇIRALI,
siz kamuoyuna sürekli yerli malı kullanımı konusunda açıklama yaptıkça Güney’den alış veriş yapanların sayısı her geçen gün artıyor. Bir de elinize değneği alıp sınır kapılarında beklemeyi bekleyin bakalım sonuç alabilecek misiniz?

Sayın Hakan ORAN,
bakanlıktaki ilk günlerinizde epey heyecanlı olduğunuz ve bir şeyler yapma çabasında olduğunuz gözlemleniyormuş. Birimlerin bütçesi bu kadar komik rakamlardan oluşurken işiniz epey zor değil mi?

Sayın Erkut ŞAHALİ, vatandaş geçmiş dönemleri aratmayıp arazi ve istihdam konusunda başınızı epey ağrıtıyormuş. Sistem sil baştan yenilenmedikçe başınız da yüreğiniz de çok ağrıyacak demektir. Allah sabırlar versin!

Sayın Zeren MUNGAN
, birileri ısrarla sizi idam sehpasına doğru ittiriyor. Bakalım daha ne kadar dayanacaksınız? Aslında perde gerisinde neler döndüğünü herkesten çok iyi biliyorsunuz ama biraz cesaret eksikliğiniz var değil mi?

Sayın Özay ÖYKÜN,
hükümet partisinin bir üyesi olarak belediye çalışanlarının maaşlarını ödeyememekten muzdarip ve sıkıntılı olduğunuz söyleniyor. Yerel seçimlerde aday olmama ihtimaliniz de varmış, doğru mu?

Sayın Mete TÜMERKAN, BRTK’nin kuruluş yıldönümünde bir ilki gerçekleştirip kurumun temeline harç koymuş emekçileri hatırlamanız memnunlukla karşılandı. Bir çoğunun resepsiyonda gözleri dolu dolu olmuş, tebrik ederiz…


Günün Fıkrası

Akıllı kedi

Adam, karısının kedisinden nefret etmektedir. Kadın evde yokken arabaya attığı gibi uzak bir mahalleye bırakır hayvanı. Eve geri gelir bakar bizim kedi kanepenin üzerinde mışıl mışıl uyuyor.
Ertesi hafta daha uzağa bırakır. Geri gelir bizimki gene kanepenin üzerinde!
Bir hafta sonra daha da uzağa bırakır, geri gelir, gene evde!
En sonunda alır hayvanı gider, gider, gider...
Akşam evin telefonu çalar.
Karısı telefonu açar. Karşısında kocası.
- “Alo? Necla kedi evde mi?”
- “Evdeee…”
- “Versene şu sersemi bana yolu tarif etsin.”