Son iki gündür kimi görsem ‘tatil sana yaradı’ diyor…
Doğrudur, yorucu bir tatil geçirmeme rağmen işin içinde siyaset olmayınca hayli yararlı bir tatil yaptım…
Beynimi boşalttım ve geldim…
Ama işte sonuçta hiçbir mutluluk uzun ömürlü olmuyor!
Dönüp dolaşıp yine basın ve dolayısıyla siyaset kazanının içinde bulduk kendimizi…
O relaks durumu gitti yerini yine gerginlik ve sinir hali aldı!
Anlayacağınız tatil dopingi fazla uzun sürmedi…
Hele de tatil dönüşü meslek hayatımızda dudak uçuklatan ilkleri yaşadığımız için haddinden gazla gerildik…
Nasıl mı?
Pazar günü bir okurum aradı, iki yerli banka için Merkez Bankası tarafından rapor hazırlandığını ve bu raporların çok önemli olduğunu söyledi…
Şimdi burada isim ve detay vermek istemem çünkü elimde ne bir bilgi ne de belge var…
Sonra konu bankacılık denilince biz basın mensuplarının çok daha hassas olması gerektiğinin de gayet bilincindeyim…
Peki siz gazeteci olsanız ve elinize böyle bir ihbar gelse ne yaparsınız?
Muhakkak ki Merkez Bankası’nın yöneticileriyle temas kurar ve bilgi toplamaya çalışırdınız.
Zira ben de öyle yaptım…
Bugün sabah saat 10.30…
Merkez Bankası’na çok yakın bir mekandayım, buraya kadar gelmişken Merkez Bankasına da uğrayıp konu ile ilgili bilgi almayı düşündüm…
Merkez Bankası Başkanı Bilal San’ı cep telefonundan aradım…
Hiç ikiletmeden telefonu açtı ve ses tonunu duyunca bile bu işte bir iş var dedim…
Selam sabahtan sonra konuya girdim ve iki banka için hazırlandığı iddia edilen raporların olup olmadığını, bunlara ulaşıp ulaşamayacağımı sordum…
Bilal bey geçen ay son görüşmemizdeki halinden çok ama çok farklıydı…
Sadece iki dakika süren telefon görüşmemizden sonra uzun bir süre ağzım açık kaldı…
Neden mi?
Önce bir hatırlatma;
Bizi sürekli takip edenler hatırlayacaktır…
Merkez Bankası’nın bazı yöneticileri için bazı basın mensuplarına gönderilen bir okur mektubunu sayfamızda yayınlamıştık…
Bu mektubu bir kez daha yayınlamakta, hatırlatma açısından yarar görüyoruz:
 “Sayın Özadam
1. KKTC Merkez Bankası’nda son 1-2 yıldır TC'den gelen başkan ve yardımcısı Hayrettin Genel tarafından bir kıyım başlatılmış olup tüm çalışanlar üzerinde baskı oluşturulmakta hatta yönetim kurulunun Kıbrıslı üyelerine de hiç bir karar da söz hakkı verilmemektedir.
2. Başkan ve yardımcısına bu süreçte yerli işbirlikçileri olan bazı çalışanlar (isimleri mahfuzdur) ve yönetim kurulu üyelerinden birisi destek vermekte adeta banka da hanedanlık kurma gayreti içerisindedirler. Aksi görüş belirtmeye çalışan özellikle geçici statüdeki arkadaşlarımızı işten atma görev değişiklikleri gibi operasyonlarla sindirmektedirler. 
3. Bunların yakın gelecekte planladıkları daha da korkunç teftiş kurulu başkanına sırf kendilerine iltimas geçmediği, başkan yardımcısı Hayrettin Genel’in yasa tanımaz tavırlarına karşı durduğu ve yıllarca müdürlüğünü yaptığı birimden yasa tanımaz talimatlara uymadığı için görev yeri değiştirilip pasifize edilen  son derece bilgili bir müdürümüzü savunduğu için şubeye göndermek için her türlü baskıyı yapmaktadırlar.
4.  Gerek eğitim geçmişleri gerekse mevcut konumları bir üst makama terfi etmelerine engel kişileri müdür/başkan/sorumlu yapmakta kararlıdırlar. Böylece kendilerine dikensiz gül bahçesi yaratmayı planlamaktadırlar.
5. Daha önce basına yansıdığı gibi başkan yardımcılarında asgari şartları taşımayan bir kişiyi Hayrettin Genel hiç bir gerekli vasfı taşımamaktadır ancak başkan yardımcısı görevine getirilmiş olup yasalara aykırı bir görev almıştır. 
Sonuç olarak merkez bankalı huzursuz, mutsuz ve geleceğinden endişe eder halde verimsiz olarak çalıştırılmakta sektörde ciddi sıkıntılar ötelenmekte ve sektörde gerilemekteyiz. Çalışanlar grev dahil her türlü uyarıyı yapmak için hazırlanmaktadır. Hükümet yetkilileri özellikle de Maliye Bakanı  her zamanki gibi duymazdan gelmektedir.
Saygılar sunar iyi çalışmalar dilerim…”
 (Bir çalışan)
Yukarıdaki yazıyı yayınladıktan sonra Merkez Bankası Başkanı Bilal San bizimle temas kurup görüşme isteğini iletmiş ve biz de kabul edip makamına gitmiştik…
Onunla yaptığımız görüşmeyi de zaten geçen ay içinde sizlerle paylaşmıştık…
Bilal bey sizi gayet kibarca ağırlamış ve iki saate yakın sohbette bulunmuştuk…
Ve o görüşme esnasında da bu yazının kimden geldiğine dair kaynak öğrenme isteğine de biz de kibarca olumsuz yanıt vermiştik!
Çünkü 30 yıllık meslek hayatımızda ilkelerimizin başında kaynağın namus olduğu gerçeğini benimsemiş bir zihniyete sahibizdir!
Bundan böyle çizgimizin dışına çıkmamızı kimse bizden bekleyemez…
Ve Merkez Bankası Başkana Bilal San’dan beni şok eden sözlere gelelim;
“Sizin bana bir sözünüz var ve tutmadınız…”
Yok daha neler!
Haber kaynağını satmanın şerefsizlikle eş anlamlı olduğunu kabul eden bir basın mensibi nasıl olur da böyle bir söz verir!
Ve Bilal bey devam ediyor;
“Sizin için artık Merkez Bankası kapıları kapalıdır, hiçbir konuda hiçbir bilgi verilmeyecektir…”
Bismillahirrahmanirrahim!
Bu ne biçim sözler böyle!
Be adam sen kimsin de beni böyle tehdit eder, muhbirlik yapmaya zorlarsın?
Bu yetkiyi sana kim veriyor?
Ve Bilal beyin son ayıbı;
Daha telefon görüşmemiz bitmeden telefonu şakk diye kapaması!
Sevgili okuyucu;
Çeyrek asrı geçen meslek hayatım boyunca elbette çok nahoş olaylarla karılaştım, çok şaşırdım, bazılarında dudaklarım uçukladı ama böylesi ilk kez geldi başıma…
KKTC’nin Merkez Bankası Başkanı bana kendilerine muhbirlik yapmadığım için kapıların kapandığını ve bundan böyle hiçbir bilgi verilmeyeceğini söylüyor…
Ben bu olayı ne yiyecek ne de yutacak bir kişiliğe sahibim!
Bu olay burada kalmayacaktır ve kapanmayacaktır…
Sesimin ve soluğumun ulaşabildiği kadar takipçi olacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın…
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Bilal SAN, siz sanırız Türkiye’de kötü bir alışkanlık olan yandaş olan ya da olmayan basınla bizi karıştırmış olmalısınız. Sonra sizin ne haddinize ki makamınızı böyle kötüye kullanıp tehditte bulunup bilgi karartması yapıyorsunuz? Özür dileyene kadar çok sıkı bir mercek altındasınız bizden uyarması!
Sayın Serdar DENKTAŞ, UBP’li vekillerden sonra siz de vekillerinizle birlikte hemen bir gün sonra Saray’da Derviş beyle yemekte buluşup fikir alışverişinde bulunmuşsunuz. UBP ile DP’nin birleşmesi de bir ara gündeme gelmiş ama geçiştirdiğiniz gözlenmiş…Bakalım önümüzdeki günler nelere gebe değil mi?
Sayın Hüseyin Avkıran ALANLI, belediye başkanlığı konusunda hedefe ulaşamayınca şimdi de rota değiştirip bakanlık için kolları sıvadığınız ve bunun için de bazı basın mensuplarını devreye soktuğunuz gözleniyor. Anlaşılan sizin çok iyi bir nasihata ihtiyacınız var…Ara sıra şükretmekte gerek bilesiniz!
Sayın Mehmet Ali TALAT, özellikle de Girne’de bazı CTP kurmayları Cumhurbaşkanı adayı olmanız halinde size sürprizler hazırlamaya başladı. “Talat bedelini ödeyecek’ diye sesler gelmeye başladı ve suçunuz ne biz hala anlamış değiliz!
Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, Kıbrıs İnşaat’a ait bir binada temel haddinden fazla kazılıp çökmeler olmaya başlayınca komşu binalarda oturanlar geceleri uyuyamaz oldu. İlgili şirketi uyardınız ama aldıkları önlemler biraz göz boyar gibi oldu, bizden uyarması!
Sayın Ali Rıza USLUER, İstanbul’da karaciğer nakli için heyecanlı bir bekleyiş içinde olduğunuzu öğrendik. Bütün dualarımız sizinle birlikte, inşallah ülkeye eskisinden çok daha sağlıklı bir şekilde dönecek ve sizi sevenleri memnun edeceksiniz.
Sayın Aziz KAYA, Lefke’de yıllardır kaçak su kullananların peşine düştüğünüzü memnuniyetle öğrendik. İyi de yıllarda devletin ensesinden su alanların devlete attıkları kazıkların bedelini kim ödeyecek? Biraz eşeleyin bakalım…
Sayın Yücel ATAKARA, yerel seçim mağlubiyetinden sonra İrsen Küçük ile dirsek temasını artırdığınız ve çok özel bir yemekte birlikte gelecek stratejisi belirlediğiniz söyleniyor. Siz yine de intikamın soğuk yenen bir yemek olduğun sakın aklınızdan çıkarmayın olur mu?
Sayın Alev ŞENSOY, Kadri bey sanki de seçimlerde alınan başarısız sonucun tek sahibi sizmişsiniz gibi her yerde ama adınızı ağzına almadan  suçlamaya devam ediyor. Yani parti içinde bu kadar da güçlü olduğunuzu hiç bilmiyorduk doğrusu!
Sayın Fikri TOROS, Güney Kıbrıs ile roaming anlaşması için iyi bir yol kat ettiniz de bundan devletin haberi olmayınca çok da inandırıcı olmuyor. İş adamları daha çok sorunlarını ele alacak icraatlar bekliyor haberiniz olsun…
Sayın Kemal DÜRÜST, İstanbul’da kültür ataşemiz Sevgi hocadan kucak dolusu selam getirdik size…Sizi öyle övüyor ki yere göğe sığdıramıyor. Geçmişe olan vefa borcunuzdan da hayli memnun.
Sayın Birikim ÖZGÜR vergi kaçakçıları konusunda öyle bir açıklama yaptınız ki şimdi bunları tek tek deşifre etmek kaldı. Şu vergi yüzsüzlerini kamuoyuyla bir tanıştırsanız diyoruz…
Sayın Mustafa RAŞİT, açık arttırmada 12 bin TL ödeyince Aziz yıldırım imzalı forma size kalmış diyorlar. Sizden önce 11 bin TL teklif veren arkadaş da böylelikle derin bir nefes almış diyorlar. Hadi hayırlısı bakalım…
Sayın Vakkas ALTINBAŞ, iyi bir yüzücü olduğunu biliyoruz da eski gençlik de yok yani değil mi? Şov yapacaksınız diye bizce büyük bir riske giriyorsunuz. Bir daha düşünmekte yarar var deriz!
Sayın Resmiye CANALTAY, UBP genel başkanlığına talip olmadığını açıklamakla çok iyi ettiniz. Daha durun bakalım Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar sizin için neler yakıştıracaklar?
 
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:



Günün Fıkrası
 
Fitil

Temel ishal olmuş, gittiği doktor da “günde iki defa fitil” salık vermiş. Temel fitilin asıl kullanım şeklinden habersiz olduğundan, hap gibi yutmuş ve tabii ki daha kötü olmuş. İkinci defa gittiği doktor ona günde üç defa fitil vermiş, Temel daha da kötü olup da doktora üçüncü defa gidince doktor şüphelenip sormuş: 
- Siz yoksa bu fitilleri hap gibi yutuyor musunuz? 
Temel kızmış: 
- Yok, bir tarafıma sokuyorum.