Sayfadaki resim benim için çok önemli.
Siyasi ve mesleki açıdan değil de, dostluklar için benim için büyük önem taşıyor.
Her ikisiyle de neredeyse 15 yıllık dostluğumuz var, iki de çok değerli ağabeylerim.
Çok defa kendileriyle televizyon programı ya da gazete için söyleşi yaptık ama, çok da dost sohbetlerinde siyasetsiz samimi ortamlarda bulunduk.
Bazen sıkıntılarımızı paylaştık, bazen de sırlarımızı.
En yakın aile bireyleriyle bire paylaşmaktan çekindiğimiz sıkıntılarımızı birbirimize aktardık.
Her ikisi de bizim için iki ağabey, iki dost ve siyasette kim ne derse desin kirlenmemiş isimler.

Dün sabah AS TV’deki program da bizim için önemliydi.
Pazar günkü yerel ara seçimler öncesinde anketlerde başa güreşen iki adayı konuk etmekten büyük zevk duyduk, mümkün olduğu kadar da onları kavga ettirmekten daha ziyade seçimlere artık saatler kala Lefkoşalı seçmene hele de kafası bizim gibi karışık olanlara karar vermeleri için bir fırsattı bu bizim için…
Programda konuştuklarımız bir yana, onlara bir siyasetçi olmaktan öte birer ağabeyim gözü ile baktım, onlar konuşurken Pazar akşamı birinin sevinip diğerinin üzüleceği olasılığını da göz önünde bulundurarak ha keşke bir tanesi seçim yarışında olmasaydı dile de içimden geçirdim.

Ama sonuçta önümüzde yapılacak olan bir yerel ara seçim vardır ve bu da talihsiz Lefkoşamızın bir gerçeğidir.
Dürüst olmak gerekiyorsa, toplumun geneli gibi ben de Pazar günü seçim sonuçları açıklandığında Arabacıoğlu ya da Fellahoğlu’nun ipi göğüsleyeceği tahmininde bulunuyorum.
Bunun için geçerli nedenlerim var ve bu tespitimi de kendi görüşlerimden daha çok UBP’li bazı kurmaylar ile görüştükten sonra edindim.
Ne yazıktır ki Hasan Sertoğlu gibi siyasette büyük bir geleceği olan birisi UBP kurultayının kurbanı olmuş, buna bir de hükümet icraatlarının vatandaşı çileden çıkarması eklenince, Sertoğlu zirveden uzak bir yerlerde kalmıştır ve zamanlama hatası yüzünden siyasi geleceği risk altına girmiştir.

Hasan Sertoğlu’nun da dediği gibi ikisi de artık yıllanmış siyasetçilerdir.
Arabacıoğlu 20 yıla yakın Fellahoğlu da 15 yıldır siyasetin tam göbeğindedir.
İkisini diğer siyasetçilerden ayıran ortak özellik, siyasetin kirli çamuruna batmamış olmaları, toplum önünde saygın bir yerde olmayı başarabilmiş olmalarıdır.
Belki ikisi de ülkeyi şekillendirecek, yeni değişimler başlatacak ve ülke insanına yeni ufuklar açacak icraatlara imza atamamıştır ama temiz siyasetçiyi mumla aradığımız bu günlerde en azından iyi siyasetçi örneği olarak meclis vitrininde yerlerini almışlardır.
Ne gariptir ki, iş yapan siyasetçi değil de temiz bir kaç siyasetçimiz olduğu için bile bunu mutluluk nedeni olarak görmekteyiz…

Bizce dünkü programımızda en dikkat çeken konu, her iki adayın da belediyedeki istihdamlar konusuna popülist yaklaşmış olmalarıdır.
Hangi şartta olursa olsun, belediyedeki şu an bine yakın olan çalışan sayısı aşağılara çekilmediği sürece, belediyenin ekonomik durumunun düzelmesi mümkün değildir.
Olayın insani boyutu bir yana son iki dönemde yapılan gereksiz ve dost-ahbap ve parti ilişkilerine dayanan istihdamlar yanlış icraatların ürünü olduğu kadar burada devletin kötü bir kopyası sergilenmiş, işe göre değil de adama göre istihdamlar gerçekleştirilmiştir.
Buna bir de memur sayısının, işçi sayısından fazla olmasına neden olan son intibaklar da eklenince, belediye hizmet veren bir kurum olmaktan çıkmış, keyif yapılan ve bir takım çalışanların sadece maaş alabilmelerine olanak sağlayan bir yapıya dönüşmüştür.

Sadece Fellahoğlu ve Arabacıoğlu değil, potada olan diğer adaylar da asıl sorun olan fazla personel ile kaynak sorununa, bana göre tatmin edici projeler üretememiş, onun için yeril seçim çalışmaları popülist olmaktan öteye gidememiştir.
Hemen tüm adaylar, ya Ziraat Bankası kredisi ya da AB fonlarını kaynak olarak gösterme dışında üçüncü bir alternatif ortaya koyamamışlardır.
Kimse kusura bakmasın ama eğer belediyenin komadan çıkarılması için oradan ya da şuradan gelecek kaynaklardan başka, kendi öz kaynaklarını ortaya koyamıyorlarsa, bunun için proje üretemiyorlarsa, hangisi seçilirse seçilsin, hasta komadan sadece bir süreliğine çıkacak ama sonuçta kısa bir süre sonra hastalık tekerrür edecektir.

Sevgili okuyucular;
Seçim Fellahoğlu ile Arabacıoğlu arasındadır.
Sertoğlu ya da Hüdaoğlu bu seçimleri kazanırlarsa belki sürpriz sayılacaktır ama, biz Lefkoşalılara ve Lefkoşa sevdalılarına düşen sorumluluk, adaylara düşen sorumluluktan daha ağırdır.
Onun için hiç birimizin seçimleri boykot etme gibi bir lüksü olamaz…
Birer seçmen olarak bize düşen, elimizi vicdanımıza koyup, seçimin siyasi olmaktan daha öte yerel bir seçim olduğunu düşünerek, parti gözetmeden, hizmet vereceğine yürekten inandığımız, ama sonra beğenmediğimiz zaman da hesap sorabileceğimiz başkan ve belediye meclisi üyelerine oy vermektir…
Bu seçimin, ülkenin de önünü açacağına inanmak ve birileri bizi yönetmeye talip olmadan, kendi kendimizi yönetme erkine sahip olabilirsek ne ala…
Bütün adaylara başarılar dileriz…

GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU


Sayın İrsen KÜÇÜK, Lefkoşa seçimlerinde Sertoğlu başarısız bir sonuç alırsa bu tamamen kurultayda yapılan istihdamlardan dolayı olacak. Çok sayıda partilinizin öfkesi halen geçmedi. Ama Sertoğlu genel seçimler için çok iyi aday olacak…

Sayın Kemal Deniz DANA, birçok UBP’li bakan, vekil ve belediye başkanından daha çok Sertoğlu için çalıştınız ve siz elinizden geleni yaptınız. Böylelikle Kaymakamlıkların da bağımsız olmadıkları bir kere daha gözler önüne serildi, geçmişte olduğu gibi…

Sayın Hasan SARPTEN, yerel seçimlerde hedef gösterdiğiniz için bazı kesimlerden tepki aldınız ama bizim gönlümüzü fethettiniz. En azından bir çok sivil toplum örgütünün yaptığı gibi herkese mavi boncuk dağıtmadınız. Tebrik ederiz…

Sayın Sunat ATUN, geçen gün gözünüzün içinde bir medya patronu devletin bir kurumunun yönetim kurulu üyesini baştan aşağıya yıkadı ama siz ses çıkarmadınız. Talep edilen 5 milyon liralık kredi konusunda sizin de sorumluluğunuz olabilir…

Sayın Hasan BOZER
, doğrusu tebrikler size. Madem ki devletin basın mensuplarına az bile yaptınız sizi bu seneki Nobel Barış Ödülü’ne aday göstereceğiz. Uzun bir süre tatile çıkıp memleket meselelerinden uzak durmanızı salık veririz.

Sayın Ergun ŞAHALİ, uyarılarımızı dikkate alıp ‘Doktor’ ünvanını kaldırdığınız için teşekkür ederiz. Ayrıca diplomayı aldıktan sonra bunu birlikte kutlarız tamam mı?

Sayın Halil ORUN
, sizin sahil şeridi mücadelenizde yeni gelişmeler var. Söz konusu sahilin kiralandığı kişi epey dişli çıktı, şimdi de durumu kurtarmak için TC elçiliği yetkilileri ile temasa geçti. Hakkınızda hayırlısı artık…

Sayın Nergül TUNCAY, Devlet Tiyatroları konusundaki mesajınızı aldık hassasiyetinizden dolayı teşekkür ederiz. Ama biz daha hiçbir şey yazmadık. Yazılarımıza katkıda bulunmak isterseniz sayfamızın kapıları size ardına kadar açıktır…

Sayın Mehmet ÇANGAR,
7 Nisan’daki seçimlerde siz de kendinizce bir aday belirleyip maddi ve manevi destek verdiğiniz yönünde duyumlar alıyoruz. Ha keşke bu işi gizli kapaklı değil de eskiden olduğu gibi açık ve net yapsaydınız.

Sayın Fuat NAMSOY, akşam ki UBP mitingi için ada çapında bütün örgütlere araç başına 50 TL akaryakıt parası göndermişsiniz. Bazı partililer sadaka mı veriyor diye isyan etmişler. Hayırdır, para suyunu çekti mi?

Sayın Faiz SUCUOĞLU
, Lefkoşa seçimleri için partide en fazla çalışanların başında geliyorsunuz. Bu arada eğer kötü bir sonuç alınırsa ilçe başkanlığı görevinizden istifa edebileceğiniz iddia ediliyor doğru mu?

Sayın Mete TÜMERKAN,
BRTK müdürlüğü için artık karar verme zamanı geldi ve son haftaya girildi. Yine bir meslektaşınız sizi epey zorlayacak gibi görülüyor. İrsen bey de ortada kaldı bakalım kurumun yeni patronu kim olacak?

Sayın Mehmet EŞ,
partili gençliğiniz sizi belediye meclis üyesi yapmak için yoğun bir çalışma içine girdiler. Rakipleriniz de epey kaliteli ama şansınız her geçen gün artıyor. Hakkınızda hayırlısı artık…

Sayın Yaşar ERSOY
, yarım kalan belediye tiyatrosu inşaatı için siz hiçbir adaydan tatmin edici bir proje duydunuz mu? Ben doğrusu duymadım, Anastasiadis de zorda olduğuna göre acaba kime müracaat edelim.

Sayın Erhan ARIKLI,
akşam üstleri gezdirdiğiniz köpeğinizi siz mi gezdiriyorsunuz yoksa o mu sizi gezdiriyor hiç belli olmuyormuş. Görenler daha küçük bir köpek tavsiye ediyorlar.

Sayın Güvenç CANTAŞ, Mustafa Arabacıoğlu’ndan daha fazla heyecanlı ve stresli olduğunuz gözleniyor. Önümüzde genel seçimler var bakalım o zaman ne yapacaksınız? Torunu ihmal etmeye gelmez değil mi?

Sayın Engin ARI,
son yurt dışı gezisinde yemeği abartınca 5 kilo birden aldığınızı öğrendik. Siz ne kadar su içsem yarıyor deseniz de yakında diyetisyenden suya da yasak gelirse sakın şaşırmayın…

Sayın Suphi HÜDAOĞLU,
CTP’nin yayın organı konumundaki Yeni Düzen’e seçim ilanı vermeniz parti tabanında tepkiyle karşılanmış. Son günler artık her şey mubah oluyor değil mi?





Günün Fıkrası

Montaj


Bir Türk, Japon arkadaşının daveti üzerine Japonya'ya gidiyor. Bir
kaç gün gezdikten sonra arkadaşı onu çalıştığı fabrikaya götürüyor.
Teknoloji muazzam.
- Bak. Burada robot yapıyoruz. Şu robotlar öğle yemeğini hazırlar ve getirir. şunlar bebek bakar.Şunlar araba bile kullanır.
Bizim Türk vatandaşı hayretler içinde kalır.
Dolaştıkça gözleri fal taşı gibi açılır. Japonya'dan ayrılırken
arkadaşı Türkiye'ye mutlaka gelmek ve teknolojisini görmek istediğini söyler. Ve o gün gelir. Fakat bizim Türk nereyi gezdireceğini bir türlü bilemez.
Düşünür ne göstermeli de altında kalmamalı Japonya'da gördüklerinin.
Aklına hamam gelir. Japon ne anlar Türk hamamından. Alır götürür.
Japon'a ilginç gelir.
- Ne oluyor burada?
- Biz burada insan yapıyoruz"
- Sahi mi ?
Bir odanın kapısını açarlar. İçeride bir tellak adamın kolunu ovmaktadır.
- Bak, burada kollar monte ediliyor.
Bir başka odada bacak ovulmaktadır.
- Burada da bacaklar takılıyor".
Japon bu sefer hayrette... Diğer odanın kapısını açarlar. İçeride bir kadının üstünde bir erkek, iş üstünde. Japon sorar:
- Peki burada ne oluyor?
Bizimkisi tereddüt etmez..
- Burada montaj bitmiş, delikler açılıyor.