Temel Bulut’un alkol aldığını bilmiyordum…
Gazetede resmini görünce anladım ki konjektür gereği içmiyormuş!
Demek ki o da rakıcıymış…
Masaya baktım şalgam suyu eksik!
Ha keşke bir yudum rakının ardından bir de acılı şalgam suyunu deneseydi, bir kere denesin sonra zaten gerisi gelir…
Arkadaşıyla meyhanede rakı kadehini tokuştururken yüzü de gülüyordu!
Demek ki keyfi yerinde, işler tıkırında…
Böyle durumlarda genelde ya afiyet bal şeker olsun ya da yarasın denir ama, işte içimden gelmiyor bu iyi temenniler!
Zehir zıkkım olsun demek de fazla ağır kaçacak…
Ama ‘yaramasın’ Temel bey, afiyet bal şeker de olmasın!
Temel Bulut, önce bir inşaat şirketinin yarım kalmış inşaat binalarını satın alıp sonra yeni binalar dikmeye başlayınca hele de fiyatlar 35 bin sterlinden başlayınca önce evi olmayan insanlar akın etmişti o binalara…
O dönem 60 binden aşağı daire yokken çok ucuzdu çünkü fiyatlar!
Ama ucuz etin yahnisinin ekşi olduğu bir kez daha kanıtlandı…
Temel Bulut yüzlerce kişiden topladığı paraların karşılığını veremedi!
Oysa bir çoğu ya kolundaki bileziği bozmuştu kutu gibi bir evi olsun diye ya da bankalara borçlanmıştı…
Büyü çabuk bozuldu ve insanlar hala o borçları ödeme derdinde…
Ev fiyaskosuna bir de gazete fiyaskosu eklendi!
Onlarca gazeteciyi toplayarak yeni bir gazete çıkardı, o da sadece birkaç devam etti…
Burada da maaşları ödemedi, yatırımları yapmadı!
Sözde devlette sadece baka kaldı…
Sözde devlet dedim diye kimse alınmasın, gücenmesin!
Çünkü devlet ne satılan ama tamamlanmayan evler konusunda ne de kurduğu gazetenin sorumlulukları yerine getirmesi konusunda sahip çıkmadı insanına!
Yapılan şikayetler için de ‘kendisini bulamadığımız için ihbarname gönderemiyoruz’ diye de topu üzerinden attı…
Vatandaş mağdur olmuş kimin umurunda ki!
İşte geçen gül geldi mahkemeye çıktı, meyhanede kadeh tokuşturdu…
Siz yeter ki kafaya koyun, istedikten sonra Ercan’dan giriş yaparken bile enselerdiniz kendisini…
Birazcık cesaretiniz olsun yeter ki!
Daha önce de yazdım hatırlatmakta yarar var;
Temel Bulut bu ülkeye yatırım yaptı diye bir kendisine KKTC kimliği verdiler…
Hatta bu konuda bir takım gecikmeler yaşandığı için ‘yatırımları durduracağım’ diye tehdit etti ve Türkiye’den de etkili ve yetkili kişiler devreye girip KKTC kimliğini verdiler!
Ama o sözünde durmadı, yatırımları tamamlamadı aksine insanların parasını alıp ülkeden kaçtı…
Alın size işte vatandaşlığını iptal etmek için en güzel neden…
Ama dedim ya u işler yürek ister, cesaret ister!
Nerede bu ülkede öyle yürekli bir insan…
 
 
 
Rüşvet mi değil mi!
 
Dünkü Yeni Düzen’de hepimiz okuduk;
Bir zamanlar İskele milletvekili olan Ejder Aslanbaba meclis kürsüsüne çıkıp 7 bin 600 Dolar’ı “DP’den rüşvet aldım” diye savurmuştu!
Sonra olay kapandı gitti…
Dün bu paranın Başsavcılık tarafından ‘paranın sahibi olarak görünen’ Ahmet Kaşif’e iade edildiğini öğrendik…
Öğrenince de dehşete düştük tabi ki!
Demek ki rüşvet olayı doğruymuş…
Alan da belli veren de!
Madem ki rüşvet bu ülke yasalarına göre suçtur, bu suçun bedeli kimden sorulacak?
Başsavcılık açıklasın lütfen…
 
 
 
Palaz usta çalışıyordu!
 
Dün bir bankada sırada beklerken banka çalışanları ile dünkü yazım hakkında sohbet ettik…
Sağ olsunlar hepsi de yazıyı okumuşlar ve kendi görüşlerini de illettiler bana!
Ama tesadüf bu ya banka çalışanlarından bir tanesi de Palaz ustanın akrabasıydı!
Hani birileri Palaz ustanın o inşaat şirketinde çalışmadığını iddia ediyorlar ya…
Akrabası olan kadın çalışana sordum, ‘rahmetli o şirkette çalışıyor muydu’ diye…
Hiç tereddüt etmeden ‘evet çalışıyordu’ dedi!
Dün yazdım bugün de belirtmekte yarar var;
Bana durumu bildiren bir kişi rahmetlinin çalıştığını söylüyor, yine bir akrabası da bunu doğruluyor, peki acılı aile niçin çalıştığı konusunda ifade vermedi!
Ailenin de canını sıkmak istemem ama bu işte kesin bir bit yeniği var…
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Aziz GÜRPINAR, hazır Temel Bulut mahkemeler için KKTC’ye gelmeye başlamışken şu arkadaşa artık ihbarnameleri iletseniz diyoruz. Onun rakı keyfine diyecek bir şeyimiz yok ama ardında yüzlerce mağdur bıraktı ve bunun hesabını siz sormazsanız kimler soracak?
Sayın Ahmet KAŞİF, Başsavcılık madem ki Ejder Aslanbaba’nın ‘rüşvet’ dediği 7 bin 600 Doları size verdi artık bir açıklama yapma zamanı gelmiştir değil mi? En azından siz de bu parayı kimden aldığınızı açıklayabilir ve bu işten sıyrılabilirsiniz…
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, geçen günlerde Mağusa İlçe Başkanınız Resmiye Canaltay ile çoközel bir görüşme yapıp kendisinden destek istediniz. Verilen cevap olumlu muydu yoksa olumsuz mu? Bu arada size güzel bir haber büyük ihtimalle ikinci tura kalıyorsunuz…
Sayın Necdet OSAM, DAÜ’de bir öğrencinin Kürt ismini beğenmeyip öğrenciyi ders geçirmemekle tehdit eden bu sivri akıllı öğretim üyesi kim acaba? Umarız kendisinin en ağır cezayı alması için üzerinize düşen görevi yaparsınız…
Sayın Mustafa AKINCI, Rum tarafı müzakerelerde en önemli tezlerinizden birisinden vazgeçtiğinizi açıkladı ama bunun hangi tez olduğunun açılımını yapmadı. Eğer spekülatif bir açıklama değil de bunu sizin ağzınızdan duymak isteriz.
Sayın Temel BULUT, yüzlerce insanın bedduasını aldığınızın farkında mısınız? Sizi inançlı bir insan olarak bilirdik, bu dünyada değilse de öbür dünyada bunun elbet hesabı sorulur değil mi?
Sayın Ahmet BENLİ, Gönyeli Belediyesi’nin bisiklet eğitimi konusunda aldığı karar gayet beğenildi ama vatandaş da haklı olarak bölgeye bisiklet yollarının ne zaman yapılacağını sormaya başladı…
Sayın Hüseyin Avkıran ALANLI, Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcılığı göreviniz hayırlı ve uğurlu olsun. Şimdi artık hem makam aracınız var hem de bir şoförünüz, bunu iyi değerlendirip sizi eleştirenlerin yüzünü kızartın artık…
Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, önceki akşam Girne Kordonboyu’nda biraz turladık ama hem çok karanlıktı hem de sanki bütün çevre katilleri orada toplanmıştı. Bir iki zabıtayı burada görevlendirseniz diyoruz.
Sayın Ali ORALOĞLU, Asbaşkanlık seçimlerinde CTP’den yana oy kullandığınız iddiaları konusunda bir açıklama yapmayı düşünüyor musunuz? Bu arada bazı kişilerden de tehdit aldığınız konuşuluyor, doğru mu? Bu ismi siz mi açıklamak istersiniz yoksa biz mi açıklayalım?
Sayın Zorlu TÖRE, siz de nihayet Çipras modasına uyup hiç çıkarmadığınız kravatı kurultay sürecinde fırlatıp atmışsınız. Bu arada bu haliniz daha fazla yakıştı diyorlar bilesiniz. Ara sıra değişmek iyidir değil mi?
Sayın Sibel SİBER, yeniden Cumhuriyet Meclisi Başkanlığına seçilmenizden dolayı kutlarız. Bu göreve gayet hevesli başlamıştınız ama Cumhurbaşkanlığı seçimleri sizi epey üzdü değil mi? Hiç kırılıp gücenmeyin siyaseti daha yeni öğreniyorsunuz…
Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, kurultaya az bir süre kala nihayet kendinize sağlam bir basın danışmanı bulmuşsunuz. Demek ki artık bombardımana başlama zamanı gelmiştir. Ama şunu bilin ki kazanamazsanız da ikinci turda kazananı belirleyici bir konumda olacaksınız…
Sayın Hasan ÇAKMAK, Karşıkaya Belediyesi en iyi yazar ödülü bir kez daha size layık görülmüş, tebrik ederiz. Biriken plaketler için artık evin bir odasını ayırmak gerekiyor değil mi? Başarılı eserlerinizin devamını bekleriz…