Yargının Önemi

Genelde Yargının önemi konusunda fazla söz söylemeye gerek yoktur. Çünkü herkes bu
konuda az, çok bilgi sahibidir.
Bir ülkede Yargının kusursuz çalışmasının ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz.
Toplum yaşamında halkın Yargıya güvenmesi, bir gün bir anlaşmazlığa düşüp Mahkemelere
başvurduğu zaman adalet bulacağına inanması son derece önemlidir. Böyle bir inancın
oluşması halka güven verir, halkta çalışma ve yeni girişimlerde bulunma arzusu uyandırır.
Yargının adil olması ve halkın adil olduğuna inanması toplum içindeki tüm faaliyetleri
etkiler.
O zaman sormamız gerekiyor. Yargıyı adil hale getirmek veya adil ise bozulmasını önlemek
nasıl mümkün olabilir? Halkta Yargının adil olduğu inancını oluşturmak için ne yapmalıyız?
2
Bu konuda doğru bir görüş ortaya koyabilmek için tüm dünya ülkelerinde Yargının durumunu
incelememiz gerekir. Bunu yaptığımız zaman görürüz ki dünyadaki hiçbir ülkenin Yargısı
kusursuz değildir. Yargının mükemmel olması ulaşılması imkansız bir ideal gibidir.
Bu ideale bir süre ulaşılsa bile daha sonra yeniden sorunlar ortaya çıkabilir. Bu durumda yeni
değişikliklere gereksinim duyulacaktır. Bunun nedeni toplumların sürekli değişim içinde
olmasıdır. Şu halde Yargının standardını yükseltmek veya yüksek tutmak için sürekli çaba
harcamayı göze almalıyız.
KKTC Yargısının Durumu
Bu girişten sonra kendi ülkemize dönelim. KKTC Yargısının durumu nedir? KKTC
Yargısının standardını yükseltmek ve yüksek tutmak çin neler yapmalıyız?
Medyayı izlediğimiz zaman KKTC halkının bazen Yargıdan acı acı şikayet ettiğini duyarız.
Bu durumu bir ölçüde normal karşılayabiliriz. Çünkü Mahkemeye başvuran iki kişiden biri
davayı kazanır diğeri ise kaybeder. Kaybedenin şikayet etmesi doğaldır. Bu nedenle her
ülkede her zaman Yargıdan şikayetler olacaktır. Önemli olan şikayetlerin belli bir oranın
üstüne çıkmamasıdır.
Diğer dünya ülkeleri ile kıyasladığımız zaman KKTC Yargısının durumunun pek de kötü
olmadığını anlarız. Buna rağmen daha iyi hale getirebilir miyiz veya bozulmasını önleyebilir
miyiz diye düşünmeye başlamamızda yarar vardır.
Kanımca KKTC Yargısının standardını korumak ve yükseltmek için ilk yapmamız gereken
şey bu konuda yüksek bir ideal benimsemektir. Diğer bir deyişle çıtayı yüksek tutmaktır.
Bunun için ilk adımda KKTC Yargısını dünyanın en adil Yargılarından biri haline getirme
idealini benimsememiz gerekir. Gerçi bu ideale ulaşabileceğimiz şüphelidir. Çünkü aynı
amacı benimsemiş ve yüzyıllardan beri bu yönde çaba harcamış başka ülkeler de vardır. Buna
rağmen çıtayı yüksek tutmanın bize sayısız faydası olacaktır. Bu ideal bir kutup yıldızı gibi
doğru yönü bulmamızı sağlayacaktır.
Geçmişte bu görüşten hareket edildiği için Yüksek Mahkeme odasına “Amacımız KKTC
Mahkemelerini dünyanın en adil Mahkemelerinden biri haline getirmektir” diye yazılmıştı.
Mahkemede çekilmiş ekteki resimde duvarda yazılı olan sözler bunlardır.
Bir an için bu amacı benimsediğimizi ve KKTC Mahkemelerini dünyanın en adil
Mahkemelerinden biri haline getirme ideali ile yola çıktığımızı varsayalım. O zaman
emeğimizi acımadan ciddi bir çalışma yapmayı göze almalıyız. Bu alanda ciddi eleştiriler ve
öneriler yapmaktan çekinmemeliyiz.
Dünyada İki Farklı Sistemin Bulunması
Ciddi bir çalışma yapmaya karar verip dünya ülkelerini taradığımız zaman dünyada iki farklı
hukuk sisteminin uygulandığını görürüz. KKTC hukukçuları arasında dikkati çeken en önemli
eksiklik kendi hukuk sistemlerini yeterince tanımamalarıdır. Buna da şaşırmamak gerekir.
Çünkü Anglosakson sitem denilen bu sistemi İngiliz usul hukukunu okutan okullarda
öğrenmek mümkündür. KKTC hukukçularının mezun olduğu okullarda ise İngiliz usul
3
hukuku okutulmamaktadır. Hele mukayeseli usul hukukunu öğreten okul bulmak çok zordur.
İngiltere’de sadece Avukat veya Yargıç olanların okumak zorunda olduğu Inns of Court ta
usul hukuku okutulmaktadır ki bu okuldan mezun olan KKTC hukukçuları oldukça azdır.
Bu nedenlerle KKTC de uygulanan hukuk sistemini öğrenmek isteyenler özel bir gayret
göstermek zorundadırlar. Bu gayreti göstermek isteyenlere yardımcı olmak için önünüzdeki
çalışmayı yaptım. Arzu ederseniz birlikte çalışmaya devam edelim. Bu son derece önemli
konuda emeğimizi acımadan bilgimizi artıralım. Ülkemizin hukuk sistemi ile bu sistemin
temel ilkelerini öğrenmeye çalışalım.
Araştırdıkça göreceğiz ki ülkemiz Yargısının karşı karşıya olduğu en büyük tehlike kendi
hukuk sitemini tanımamak ve bu sistemle bağdaşmayan yasal değişiklikler yaparak
yozlaşmaya neden olmaktır.
Hukuk sistemleri konusunda bilgimizi artırmaya çalıştığımız zaman görürüz ki bugün
dünyada uygulanan iki farklı hukuk sistemi vardır. Sistemlerden biri İngiliz, Anglosakson
veya “Common Law” denilen sistemdir. Diğeri ise Kontinental veya Sivil Hukuk denilen
sistemdir. Dünyada bu iki sistemin dışında kalan ülkeler de bulunmakla birlikte, üzerinde
durulmayacak kadar azdırlar.
Anglosakson sistem İngiltere ile tüm eski İngiliz kolonilerinde uygulanmaktadır. Geriye kalan
ülkelerde istisnalar hariç Kontinental sistem uygulamaktadır.
Bu açıdan baktığımız zaman KKTC nin son derece ilginç bir konumda olduğunu görürüz. Bir
taraftan eski İngiliz kolonisi olarak Anglo Sakson hukuk sistemini uygulamaktadır. Diğer
taraftan Anavatan Türkiye ile çok yakın temas halinde olduğu için Kontinental sistemden
etkilenmektedir.
Bu nedenle KKTC Yargısının dünyanın en şanslı ve/veya en şanssız Yargısı olduğunu
söyleyebiliriz.
Şanslıdır. Çünkü dünyada uygulanan iki hukuk sisteminden birini uygularken diğerini de
yakından öğrenme olanağına sahip olmuştur. Şansızdır. Çünkü iki sistem bilinçsizce bir birine
karıştırılırsa KKTC Yargısı erken zamanda yozlaşacaktır. Karşı karşıya olduğumuz
tehlikenin kaynağında bu sorun vardır.
Bu tablo karşısında şunları söyleyebiliriz. KKTC hukukçuları iki sistemi yakından tanımalı ve
elde ettikleri bilgi ışığında hatalı değişikliklerden kaçınıp yozlaşmayı önlemelidir. O zaman
sormamız gerekiyor. İki sistemin temel farkı nedir.?
Hemen yanıtlayalım.
Mahkemenin fonksiyonu ve Yargıcın görevi iki sistemde birbirinden farklıdır.
Anglosakson sistemde Yargıcın görevi tarafsız kalarak hakem konumunda iki taraf
arasındaki mücadeleyi yönetmektir. Kontinental sistemde ise yargıç inisiyatifi ele
alarak doğrudan gerçeği aramaktadır.
Bir ülkenin Yargıcı ya taraflar arasındaki mücadeleyi denetleyip yönetecek, ya da
inisiyatifi ele alarak gerçeği kendisi arayacaktır? Bu iki görev birbirinden farklı, hatta
terstir. Bu nedenle sistemlerden birini uygulayan bir ülkede değişiklik yapılırken
dikkatli olmak ve iki sistemi bilinçsizce birbirine karıştırarak Yargının bozulmasına
fırsat vermemek gerekir.
7 bölümden oluşacak bu araştırma yazısında KKTC Yargısının sorunlarını
tüm yönleri ile inceleyecek ve kusursuz bir Yargı oluşturmanın çarelerini
arayacağız.