Memlekette seyrek olsa iyi bir şeyler yapılmaya başladı ya…

Devlet hekimlerinin özlük haklarının düzeltilmesi gibi!

Devletin diğer kurumlarındaki sendikalar bayrak açmaya hazırlanıyor…

Sadece hekimlerin maaşlarının yükseltilmesi doğru olmazmış!

Kendileri de maaş artışı isterlermiş…

Vallahi yazıklar olsun!

Çekememezlik olur da bu kadarına da pes doğrusu…

Sağlıkta hekimler kangren hale gelmiş sıkıntılar nedeniyle istifa noktasına gelmişler ama!

Kimsenin umuru bile değil bu…

Onlara maaş artışı yapıldı ya!

İlla ki herkese yapılacak…

Yok böyle bir şey!

Pek muhterem sendika yetkili arkadaşlar…

Ayıp denen bir şey var yahu!

Ya siz bu ülkenin sağlık alanında yaşanan sıkıntılarını bilmiyorsunuz…

Ya da tamamen kıskançlık yapıyorsunuz!

İnsaf da dinin yarısı yani…

Gençler yurt dışına gidip 10 yıla yakın bir süresini okuyarak geçiriyor, gençliğini tüketiyor, burada 3 bin TL maaşa talim ediyor, siz kalkıyorsunuz onların özlük hakları biraz olsun düzeltildi diye küplere biniyorsunuz!

Bu ne biçim bir sendikacılık bu ne biçim bir yurt severliktir Allah aşkına…

Sanki  de bu memleketin şartları, içinde bulunduğu ekonomik açmazları bilmezmiş gibi bu kıskançlık da neyin nesidir!

Sendikaların yapması gereken şudur;

2011 yılında göç yasası diye adlandırılan yeni düzenlemenin ortadan kaldırılması için ortak çalışma yapmak!

Bunu beceremeyip devletin hekimlerine kancayı taktılarsa vay halimize artık…

Hele de sağlık gibi hayatımızı bire bir yakından ilgilendiren bir konuda!

Bu ülkenin şu anda öncelikli işlerinin başında sağlıktaki çalışanların durumları vardır…

Ve iyi ya da kötü olarak devlette çalışan hele de yeni istihdam edilen vekillerin maaşları komik rakamlardan da kötü düzeydedir…

Bunu eski hekimler bile hazmedememişken, bir de sendikalar araya karışınca bunların hepsinde de iyi niyet aramak ancak saflık olur!

Bunun adı tamamen kıskançlık, çekememezlik ve ya da başka bir şeydir…

Hayatını teslim ettiğin hekimin özlük hakları bir nebze düzeltilecek ama sen sevinmeyip buna itiraz edeceksen!

Ne yazık ki hele de son yıllarda böyle bir memlekette yaşıyoruz…

Kimsenin kimseyi çekemediği bir ortamda!

Hadi diğer sektörleri belki bir nebze anlarız da konu sağlık olunca daha bir acı oturuyor insanın yüreğine…

Yeri geldiğinde canımızı emanet ettiğimiz ve güvenip teslim olduğumuz tıp insanlarının çalışma koşulları biraz düzeltildi diye ‘biz da isteriz’ çığlıkları!

Ne utanma kaldı ne de arlanma artık…

DPÖ verileri hatalı mı!

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Nazım Çavuşoğlu açıkladı bunu…

Türkiye’den gelen suyun üreticiye ulaştırılmamasının sebebini DPÖ verilerine bağladı!

Sağlıksız verilermiş bunlar…

Onun için üretici su alamıyormuş!

Bize göre çok ciddi bir konudur bu…

Çünkü bu ülkede bir çok çalışma DPÖ verilerine göre yapılır!

Bakanın açıklamasından sonra aklımıza tek bir soru geliyor…

DPÖ verileri eğer gerçekten de sağlıklı değilse doğru olanı nedir!

Bu büyük hata niçin yapılmaktadır…

Kıbrıslı Türkler ne istiyor!

Serdar Denktaş sosyal medyada paylaştı ve epey de ilgi gördü…

Kıbrıslı Türklerin artık anlaşmalardan ümidi kestiğini ve tek çarenin içerisinin düzeltilmesi gerektiğine vurgu yaptı…

Doğru da dedi ama eksik bir açıklamaydı bu!

Kıbrıslı Türkler gerçekten ne istiyor biliyor musunuz?

Öncelikle adam gibi yönetimler istiyor…

Partizanlıktan, popülizmden ve her türlü adaletsizlikten uzak yönetimler!

Halkın refah düzeyini artıracak icraatlar bekliyor…

Gençlerin önünü açacak…

İstihdamlarda parti gözetmeyecek yönetimler!

Devlet kaynaklarının partiliye peşkeş çekilmeyeceği, ihale yolsuzluklarının yaşanmayacağı, insana önem veren yönetimler bekliyor…

Zaten öyle olsaydı çözüm için kimse bu kadar meraklı ve heyecanlı da olmazdı!

‘Her şey dahil’ olunca!

Ülkemizde faaliyet gösteren restorancılar haklı…

Turist sayısı öyle pek de azımsanacak noktada değil ama!

Gelen turistin ülkede yaptığı katma değer biz de çok adil değil…

Otele giren turist bir de ülkeden giderken dışarıya çıkıyor!

Elbette ‘her şey dahil’ sistemler turiste daha ekonomik geliyor ama…

Dışarıdaki restorancı ve esnaf turizmden yeteri kadar payını alamayınca haliyle sıkıntılar yaşanıyor…

Restoranlar konusunda bir önemli detay da her önüne gelenin ülkede restoran açması da çok ayrı bir tartışma konusu!

Bu işlerin muhakkak bir plan proje çerçevesinde yapılması artık şart oldu…

Bu af hayat kurtaracak!

İnsanlar arasında eşitsizlik yaratacak her türlü affa karşıyız…

Zira kimi zamanında ödeyecek, kimi ödemeyecek ve sonra da af çıkacak!

Bu tek kelime ile insanları enayi yerine koymaktır…

Ama sigorta affı bambaşka bir konu!

Kimisi yurt dışında bulunduğundan, kimisi işsizlikten kimisi de ekonomik sıkıntılar nedeniyle sigorta primlerini yatıramamış…

Bunun için de emeklilik hakkı kazanamıyor!

İşte bunun için çük önemlidir sigorta affı…

İnsanların hayatları, gelecekleri mevzubahis diye!

MESAJ KUTUSU

Sayın Derviş ORAL, Sağlık Bakanlığı’nın teklifini kabul edip artık KKTC’de çalışmayı kabul etmişsiniz ya bakanlıkta dün bütün gün bu konu konuşuldu. Hatta siz geldikten sonra arkasının da geleceği ve çok yakında hekim sıkıntısı diye bir şeyin kalmayacağını öğrenince biz de haliyle mutlu olduk…

Sayın Suat GÜNSEL, Dün Girne Üniversitesi’nde Başbakan ve Sağlık Bakanı ile çok özel bir toplantı yaptığınızı öğrendik. Konu fazlaca merak edildiği için de bizden öğrenmek istediler ama biz bile sonradan öğrendik. Vardır bir hikmeti muhakkak değil mi!

Sayın Fuat NAMSOY, yıllardır kırsal bölge olarak bilinensizin bölge teleferik projesi başlayınca ansızın değerli kör hale geldi ve bazı kesimler bunun olmaması için hareket geçti bile! Kör ölünce badem gözlü oluyor değil mi!

Sayın Tufan ERHÜRMAN, Kumyalı sahillerindeki orman arazisinin adı sanı belli olmayan yabancı şirkete verilme kararını aylar önce gündeme getirmiştik ama siz de muhalefet olarak zamanında müdahale etmeyince şimdi olanlar oldu artık. Hakkımızda hayırlı artık!

Sayın Serdar DENKTAŞ, Kıbrıslı Türklerin olası bir anlaşmadan ümidini kestiğini sanıyorsanız bize göre çok yanılıyorsunuz. Zira siyasiler ülkeyi kötü yönettiği müddetçe bu ülkede bir çözüm her zaman istenecektir!

Sayın Mehmet HARMANCI, Sanayi Bölgesi’ndeki mezbahaya milyonlarca lira masraf yapıldı ama bir türlü hizmete girilmedi. Aslında bu olayın perde gerisinde yaşananları bir güzel araştırmak gerekmez mi!

Sayın Cengiz ERÇAĞ, bankacılıkta artık yeni bir döneme girildiğine göre kılık kıyafette de biraz oynamalar gerekiyor değil mi! İşe bıyık bırakmakla başlayabilirsiniz, size yakışacağından hiç kuşkunuz olmasın, denemesi bedava…

Sayın Dürdane ACI, Kaymakamlık çalışanları arasında Türkiyeli-Kıbrıslı tartışmaları yapıldığı yönünde bazı iddialar yapılmaya başlandı. Buna inanmak bile istemiyoruz ama bir araştırın isterseniz olur mu!

Sayın Halil SAKALLI, Halkın Partisi saflarına geçtiğinizi ve bunu da sosyal medyada paylaştığınız söyleniyor. Demek ki milletvekili adaylığı da artık kesin desenize! Hayırlısı olsun artık, Allah utandırmasın…

Sayın Derya KANBAY, artık nereden aklınıza geldiyse  siz de bıyık bırakma modasına uymuşsunuz ama nedense bir türlü rahat edemeyip kesmişsiniz! Ha keşke biraz büyümesini bekleseydiniz belki de yakışırdı değil mi ama…

Sayın Kemal DÜRÜST, el altından verilen T izinleri ve kiralık araç izinleri epey yoğunlaştı ama bir de söz verip de vermedikleriniz var ya asıl onlar gelecekte başınıza çorap öreceklerini söylemeye başladılar, haberiniz olsun istedik!

Sayın Resmiye CANALTAY, heyecanlı bir bekleyişten sonra ikinci torun Ahmet de dünyaya gelmiş ve sizin de ayaklarınız yerden kesilmiş diye duyduk. Allah hepsine de sağlıklı ve mutlu bir yaşam nasip etsin artık. Darısı bizim başımıza…

Sayın Ediz TUNCEL, son köşe yazıları o kadar uzun ki sonuna kadar okumak için çok geniş yürekli olması gerekiyor. Biraz da kısaltmakta yarar görüyoruz zira bizde okuyucu çok erken sıkılıyor.

Sayın Şahin SAPSIZOĞLU, uzun bir aradan sonra aktif siyasette karar kıldığınız ve bir siyasi partinin köy gezilerine katılmaya başladığınız söyleniyor. Bu siyaset insanın kanını bir kere girmeye görsün değil mi! Hayırlara vesile olsun artık…

Sayın Metin ATAN, Kayseri ziyaretini bitirip adaya döndünüz ama hala kimsenin pastırma ile tanışmadığı şikayetleri var! Kilolarca pastırmayı tek başınıza yerseniz sonunda neler olacağını biliyorsunuzdur umarız değil mi!