Bazılarına göre müzakere masasına dönmek tarihi hata yapmak anlamındaymış…

Bu konuda Cumhurbaşkanı Akıncı’nın üzerinde çok ciddi bir baskı kuruldu!

Dener mi dönmez mi bilemeyiz…

Ama bildiğimiz bu işlerin Ankara ile ortak kararlar alınarak yapıldığıdır!

Ankara da şu sıralar 16 Nisan’a odaklandığı için…

Belli ki en azından o tarihe kadar müzakere masası kurulmayacaktır!

Anladığımız kadarıyla o tarihten sonra yeni stratejiler geliştirilecek, ona göre bir karar verilecektir…

Sanırız bu konuda irade tamamen bizim elimizde değil ve bu da müzakereci Kıbrıs Türk ekibinin hareket alanını fazlasıyla daraltıyor!

Masaya dönmek istemeyenler ya da öyle olmasını söyleyenler şunu da söylemelidir…

Diyelim ki müzakereler başarısızlıkla sonuçlandı ve herkes kendi kabuğuna çekildi, ki büyük ihtimalle de böyle olacaktır!

Alternatifiniz nedir…

Bunu ortaya koymadan ‘masaya dönmeyelim’ demek sadece kuru gürültüden ibarettir!

Anavatan bize yeter diyenler olabilir…

Onun yıllardır katkıları elbette şüphe kaldırmaz!

Ama mevcut durum da yaşayabilir değildir…

Kıbrıs Türkünün bu şartlarda önünü görmesi olasılığı hiç yok zaten!

Bu da insanlarımızda büyük karamsar tablolar çizilmesine neden oluyor…

Gelecek endişesi gibi daha kötü bir şey olabilir mi bu yaşamda!

Geçenlerde İkinci Cumhurbaşkanı Talat ile sohbet imkanı bulmuştuk…

Güzel vurgular yaptı!

Güney Kıbrıs hem BM üyesi hem de AB üyesi, çok bir gaylesi yok…

Türkiye ile Yunanistan da öyle!

Zaman zaman karşılıklı sirtaki ve zeybek oynadıklarına göre oralarda da her şey süt liman…

Yani Kıbrıs’ta bir çözümsüzlük sadece KKTC’nin zararına!

Kıbrıs Türkü de zaten son dönemde bunun sancılarını yaşıyor…

Bir çoğu hadi kendimizi kurtardık ama çocukların geleceği ne olacak diye birbirine soruyor!

Haklı endişelerdir bunlar…

Ayrıca, yine bazı Kıbrıslı Türkler Güney’den aldıkları kimliklerle bir nebze olsun dışarı açılabiliyor ama…

Bir o kadar da açılamayan var!

Garip bir çelişkidir bu…

İstanbul’da yaşanan son futbol zirvesi olayı…

Dünyanın her ülkesinden katılımın olduğu ciddi bir spor olayı!

Ama anamız dediğimiz ülke bizi o listeye dahil etmiyor…

Kıbrıs Türk futbolu burada kendi kaderine teslim!

Geçmişte de bunların bir çok örneğini yaşadı Kıbrıs Türk gençliği…

Güney’de ‘düşman’ dediğimiz Rum kesimi ile anamızın her türlü spor kulüpleri müsabaka yapabiliyor ama!

Kıbrıs Türkü hala cezalı bir çocuk gibi bir kenarda oturuyor…

Hangi yürek dayanır ki bu ruh haline!

Kıbrıs Rumu Türkiye’nin her bölgesinde müsabakalarda bayrağını dalgalandırırken benim bayrağı niye orada yok…

Onun içindir ‘masaya dönme’ derken bunları da göz önünde bulundurmak zorundayız!

Herkesin tuzu kuru ama…

Kıbrıs Türkünün bu konularda tuzu ne yazık ki kuru değildir!

Denetim yoksa üçkağıt çok!

Başta LTB olmak üzere tüm belediyeler ciddi bir denetim atağı başlattılar…

Yüzlerce mekan denetleniyor bu çalışmalarda!

Ve sonuç tam bir felaket…

Sadece Lefkoşa’da 35 ton gıda, 3 ton ilaç imha ediliyor!

Tabi ki boşuna imha edilmiyor bunlar, halk sağlığına uygun olmadığı için…

Çok ciddi rakamlardır bunlar!

Belli ki biraz da denetimsizlik yüzünden ülkenin genelinde üçkağıtçılar peydahlanıyor…

Vatandaşın sağlığını hiçe sayan ve onun ensesinden geçinenler!

Sırf bu yüzden daha fazla denetim ve caydırıcı ceza diyoruz…

Üreticinin insafına kaldık…

Eski Tarım Dairesi Müdürü Emine Solyalı’nın önce sosyal medyada sonra da gazetelerdeki paylaşımı…

Vatandaş tarafından infialle karşılandı haklı olarak!

Devlet Laboratuarı yandı bitti kül oldu, meyve ve sebzelerde tahlil yapılamıyor ve biz de bunları gönül rahatlığı ile tüketiyoruz…

Tam bir KKTC klasiği anlayacağınız!

Devletin burada yapacağı sadece iki şey var;

Ya bir süre tahliller başlayıncaya kadar üretimi durdurmak…

Ya da bütün işi gücü bırakıp Türkiye’den buraya cihaz ve elaman getirmek!

Üçüncü bir şık yok maalesef…

“Sürümden kazanacaklar…”

Belediyelerin park ihlallerine yazdıkları para cezalarında indirime gidildi…

Artık asgari ücretin yüzde 10’ değil yüzde 5’i kadar ceza ödeyeceğiz yani!

Bu arada bunu esprisi konusu yapanlarda bir hayli fazla…

Vatandaş ‘ bu kez belediyeler sürümden kazanacak’ diyerek olaya hiciv katıyor!

Tabi ki burada kesilen cezalardan daha ziyade kentlerin park yeri sorunu öne çıkmalı…

Örneğin Lefkoşa’da bütün otoparkların akşam 18.00’den sonra kapalı olduğunu biliyor muydunuz!

Durum böyle olunca da vatandaş ister istemez çift sarı çizgilerin üzerine para etmek zorunda kalıyor…

Mentalite sakat yani!

Paket servisçiler…

Resmen sidik yarışı yapıyorlar…

Ana caddelerde trafiğin en yoğun olduğu saatlerde motosikletlerini öyle bir sürüyorlar ki kaza her an ‘geliyorum’ diyor!

Ve bir türlü de akıllanmak bilmiyorlar…

Patronları mı böyle hız yapmalarını emrediyor yoksa kendi aralarında mı böyle bir yarış yapıyorlar bilmiyorum ama bunun önüne mutlaka geçilmelidir…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ersan SANER, özellikle İzmir’de Narlıdere’deki yaşlılar yurdunu ziyaret etmeyi saın ihmal etmeyin olur mu! Zira oraları görünce ufkunuz öyle bir açılacak ki aynısını da burada yapmak için can atacaksınız. Lapta’daki yaşlılarımız ne yazık ki sağlıklı bir ortamda yaşam sürmüyorlar…

Sayın Faiz SUCUOĞLU, devlet hekimlerinin istifa olasılıklarına karşı Türkiye ile temasa geçtiğiniz ve 100 kadar hekimin KKTC’ye gelmek için hazır beklediklerini öğrendik. Demek ki alternatif var hiç cesaretinizi kırmayın deriz…

Sayın Kemal DÜRÜST, başarılı bakanlar anketinde orta sıralarda yer almanız performans eksikliği olarak yorumlandı! Demek ki artık makamda oturmaktan daha ziyade ülke genelindeki yolları gezip onarılmalarını sağlamanız faydanıza olacaktır değil mi!

Sayın Emine SOLYALI, ülke insanını sağlık konularında uyarmak için illa ki makamda oturmak gerekmiyor olsa gerekli uyarılarınız haddinden fazla ilgi görmüş olacak ki teşekkür mesajlarınız geliyor. Tam da ülke olarak seferberlik ilan edilmesi gereken bir süreçten geçiyoruz…

Sayın Hasan SERTOĞLU, İstanbul’daki uluslar arası bir futbol zirvesine davet almamak elbette sadece sizi değil toplumun genelini derinden yaraladı. Yani geçen senelerde KOP’a dahil olsaydınız siz de İstanbul’da olacaktınız, ne garip bir durum değil mi…

Sayın Mustafa TOLGA, emeklilik maaşlarından 4 aylık vergi kesintisi yapan üyeleriniz bu konuda ne zaman sokağa ineceğinizi soruyorlar. Bilirsiniz bizim ülkede eğer Meclis kapısına dayanmazsanız hakkınızı zor alırsınız…

Sayın Şener ELCİL, yani zaman zaman bazı bakanlarla çalışmak istemediğinizi belirten açıklamalar yapıyorsunuz ama dünyanın hiçbir yerinde de bakanların atanması ve görevden alınmasını sendikalar belirlemiyor ki! Aktif siyasete girip o makamlara oturmayı hiç düşünmediniz mi!

Sayın Erhan ARIKLI, yönetime gelince Nevruz’u bayram ilan etme açıklamanız toplumun bir kesimi tarafından hoş karşılandı ama bir kesim de buna epey tepki koydu. Bu kararları yönetime geldikten sonra tartışmanızı söyleyenler de yok değil…

Sayın Serdar DENKTAŞ, TAK’da yıllardır yılan hikayesine dönen terfi sorununu belli ancak siz çözebilirsiniz! Devletin en gözde kurumlarından birisi olan burasını lütfen artık ciddiye alın ve ilginizi esirgemeyin…

Sayın Ercan KÜÇÜK, turizmde her şey dahil sistemi dışarıdaki esnafın hiçbir işine yaramıyor ama adaya kumar için gelenler de zaten otelden dışarı başlarını bile çıkarmıyor. Onun için çok daha etkili bir formül arayışı içine girmek durumundasınız…

Sayın Afet ÖZCAFER, parti içi kulislerde teknokrat bir hükümetten yana tavır koyuyormuşsunuz ama bunu çok da seslendirmeyin deriz zira bakan olan arkadaşlarınız fena bozuluyor.  Parti içi huzuru da düşünmek gerek değil mi!

Sayın Asım AKANSOY, adı sanı duyulmamış bir yabancı şirkete Kumyalı’da hem ed orman arazisi içinde verilen arazi konusunda yerden göğe kadar haklısınız. Ama gelin görün ki deniş aşırı yerlerden gelen telefonlar biz de çok etkili oluyor…

Sayın Derviş GEZER, erken seçim söylentilerinin son bulmasıyla adaylık hevesinizin de kursağınızda kaldığı söyleniyor. Sakın buna aldanmayın ve çalışmalara devam eden çünkü 16 Nisan’dan sonra bizim ülke de çok şeye gebe…

Sayın Zafer YILDIRIM, pilotluktan emekli olduktan sonra organik tarım işine gireceğinizi ve artık kendinizi doğaya adayacağınız söyleniyor. Bu ülkede ilki gerçekleştiren daima kazanır, hiç gecikmeyin deriz…

Sayın Zeki ÇELER, park cezalarının yarıya indirilmesi konusunda yaptığınız girişimler sonuç verdi ve bu yüzden teşekkür mesajlarınız geliyor. Demek ki muhalefette de insan isterse kamu yararına katkılarda bulunabiliyor değil mi…