Farkındaysanız hükümetin iki partisi de görevden alma ve atamaları milim milim yapıyor…
Şimdi bunu memleket hayrına yapsalar ‘tamam’ deriz de öyle olmadığını biliyoruz.
Tamamen parti içi dengeler meselesi yani!
Kim daha çok çalıştı, kimin oyu daha fazla, kimi koyarsak partiye geri dönüşümü daha çok olur gibi…
Zaten böyle olmasa, iki parti de bir gecede oturur ve memleket hayrına atamaları tamamlar ve hepsini aynı anda kamuoyuna açıklarlardı…
Atama sıkıntısı hem DP’de hem de CTP’de devam ediyor;
DP’de Ulusal Güçler’e yakın kişiler atandıkça, eskiler isyan bayrağı çekiyor, küsüyor, istifa ediyor ve tepkisini bir şekilde ortaya koyuyor.
Güzelyurt buna en güzel örneği teşkil etti…
Bu bölgede şimdiye kadar yapılan atamalar Ulusal Güçler kanadından olunca, eski DP’liler bir bir küsüp ya ültümatom çekiyor ya da basıyor istifayı…
CTP’nin de İskele’de başı fena halde dertte!
Özkancılar bir yanda, Sennaroğlu’na yakınlar bir yanda, son seçimlerde CTP’ye büyük destek veren Türkiye kökenliler başka bir yanda!
İskele Kaymakamlığına geçmişte yine bu görevi üstlenmiş Ahmet Cenk Musaoğulları atanınca kızımca kıyamet koptu!
Çünkü Türkiye kökenli seçmen kitlesi Kemal Yılmaz için uzun bir süre bastırıyordu.
Türkiye kökenli bir örgüt başkanına göre, Yorgancıoğlu’nda biraz da tabandan gelen baskı ile ‘Kıbrıslılık’ ağır bastı ve tercihini de ondan yana kullandı.
Sonuçta iki gündür Türkiye kökenli partililer gizli toplantılar yapıp kendilerine yeni bir yol haritası çiziyorlar.
Aslında tepki gösterenler sadece CTP içinden kişiler değil!
CTP’li olmayan Türkiye kökenli başka partililer de hayal kırıklığı yaşadılar.
Burada Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımcılığı hoş değil ve hatta çok da tehlikeli ama insanların aklından geçenlere gem de vurulmuyor.
İşte onlardan biri, bölgenin sevilen sayılan isimlerinden, hatta CTP’li de olmayan vatandaşın Bu konudaki görüşleri;

“Sevgili Levent Bey…
Bu gün CTP-BG hükümetinin, İskele ilçesine atadığı kaymakamın ismini görünce şöyle bir düşündüm. İsterseniz hep beraber hatırlayalım, bu isim 2009 genel seçimlerine gidilirken yine CTP-BG’in İskele ilçe kaymakamıydı. Genel seçimler sonrası CTP-BG seçimi kaybederek İskeleden sadece bir milletvekili çıkarabilmişti.
28 Temmuz 2013 Genel seçimlerinde CTP-BG İskele ilçesinde oy patlaması yaparak KKTC’genelinde oyunu en fazla artırdığı yer oldu. Ama bu oy patlamasına İskele merkez dahil değildi, çünkü İskele merkezde CTP-BG’ler kötü gitmişti.
CTP-BG’in İskele ilçesinde oyunu artırmasının sebebi elbette manifestosu değildi, zaten iyi bir seçim çalışması da yapamadı ama halk CTP-BG’yi İskele ilçesinde birinci parti çıkardı.
Çünkü UBP’sinin kurultaya yönelik çalışmaları, delege bazında yaptığı istihdamlar partilileri küstürmüş ve kararsız kılmıştı. CTP-BG’in İskele ilçesinde tanındık bir isim olan TC kökenli Kemal YILMAZ’ı aday göstermesi TC kökenli halkın ilgisini çekmiş ve CTP-BG’ye yönlendirmişti.Genel seçimler sonrasında CTP-BG iki milletvekili çıkarttı, Kemal Yılmaz milletvekili seçilemedi ama vatandaş en azından bürokrat olarak yani bölge kaymakamı olarak Kemal Yımaz’ın atanacağından kuşkusu yoktu.
Bu gün İskele ilçesine atanan ismi görünce çok şaşırdım. Parti için varıyla yoğuyla çalışan oy patlaması olmasına sebep olan isim değil de, partinin neredeyse hiç çalışmamış ve seçimlerde en kötü gitmiş olduğu yerden bir ismin kaymakam olarak atanmasını çok düşündürücü buldum.
CTP-BG’in demokrasi anlayışını, çağdaşlığını, birlik ve beraberlik söylemlerinin sözde olduğunu,özünde ise UBP’de yaşandığı gibi sadece kurultay hazırlığı olduğunu, kurultaya yönelik atamalar yapıldığını değerlendirdim ve çok üzüldüm.
UBP’nin 2009 genel seçimlerinden sonra parti içi çekişmelere rağmen TC kökenli bir ismi kaymakam olarak atama cesaretini ne yazık ki demokrat, çağdaş, birlik ve beraberlik yanlısı CTP-BG gösteremedi…
Birikim Özgür, bir TV kanalında VEFA ,İstanbul’da bir semt değil, VEFA çok önemli ve her insanoğlunun bilmesi gereken , değerli ve anlamlı bir kelime olduğunu söylemişti.
Ben de şimdi yönetimde olan CTP-BG yöneticilerine sesleniyorum VEFA, herkesin bilmesi gereken, çok önemli bir kelime anlamına sahip bunu bilin ve ŞEVK İLE ÇALIŞ
ANI ZEVK İLE EZMEYİN…”

(Metin GÖKALP)


GÜNÜN FOTOGRAFI


MESAJ KUTUSU


Sayın Ahmet KAŞİF,
Mağusa Serbest Liman’da bir yabancı şirkete sigara paketleme izni verildiğini öğrendik. Mercek altına alın bakalım gerçekten orada mı paketleyecekler. Ayrıca şirketle ilgili yerli birisinin ismi de kulağıma fısıldandı. Ben şimdiden uyarayım da sonra alınıp gücenmeyin olur mu?

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, İskele kaymakamlığına atadığınız isim başınıza epey iş açacağa benziyor. Bu işi kurultay sonrasına bırakmamakla acemice davrandınız. Kazan kaynamaya başladı bilesiniz.

Sayın Önder SENNAROĞLU, ha keşke biraz daha sakin olup duygularınıza esir düşmeseydiniz. İstifa kelimesini çok fazla kullanıyorsunuz ve bu da bölge halkını tedirgin ediyor. Umarız kurum özelleşmez siz de istifa etmezsiniz! Bölgenin size ihtiyacı var!

Sayın Mehmet Ali GÜRÖZ, hassasiyet gösterip arayıp bilgi verdiğiniz için teşekkür ederiz. Ancak siz 12 bin TL zarar var derken, yine kurumdan başkaları zararın 100 bin TL’nin üstünde olduğunu iddia ediyorlar. Çok yakında kahveye geliyoruz.

Sayın Sezai SEZEN, Büyükkonuk’ta CTP içinde baş gösteren kaymakam krizi size yarayacağa benziyor. Tüm TC kökenlilerin etrafınızda birleşmeye başladığı yönünde haberler alıyoruz.

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, Ankara tatilini 9 güne çıkarınca parti içindeki kızgınlık artmaya başladı. Bazıları partinin Ankara şubesini açalım da başına Özgürgün’ü atayalım diyorlar. Henüz daha evlilikte çok yeni olduğunuzu unutuyorlar mı acaba? Halden de anlamazlar ki?

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, Kıbrıslıların özne olması konusunda söylediklerinize katılırız ama değil tümleç yakında yüklem bile olamayacak bir sürecin içinden geçiyoruz. Ayrıca tüm bunlar sadece basın bildirileri ile olacak şeyler değil.

Sayın Hasan TAÇOY, Güneş Gazetesi’nin sahibi olduğunuz yüzde 50 hissesini açık artırma usulü satışa çıkaracağınız söyleniyor. UBP muhalefette olduğu için şimdi çok para etmeyebilir, iktidara gelmesini beklemekte yarar görüyoruz.

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, Arasta’nın yayalaştırmasından sonra itfaiye ve ambulans araçları için önlem alınmadığı yönünde şikayetler geliyor. Bölge esnafı endişeli haberiniz olsun…

Sayın Suat GÜNSEL, ülkenin en büyük Noel ağacını okulun önüne dikerek kırılması pek mümkün olmayan bir rekora imza atmışsınız. En büyük olduğunuzu kanıtlamak için bakalım daha neler icat edeceksiniz?

Sayın Derviş REFİKOĞLU, birkaç güne kadar telefonunuz çalacak ve bir müdürlük teklifi alacaksınız. Biraz heyecan olsun diye ben de birkaç gün sonra açıklayacağım. Siz şimdilik kapayın gözünüzü ve sadece hayal edin…

Sayın Hakan DİNÇYÜREK,
ülkede bu kadar anlı şanlı doktor ve klinik sahibi varken rekortmenler listesinde birinci sırada yer almanız sizin için değil ama başkaları için düşündürücü olmalıdır. Bu arada tekerlekli sandalye basketbol maçında takımın en kötüsüydünüz.

Sayın Sonay ADEM, kurultaya artık sayılı saatler kala ağırlığınızı iyice Akansoy’dan yana koyduğunuzu ve telefon trafiğini yoğunlaştırdığınız gözlemleniyormuş. Umarız telefon faturası gelince o da size biraz katkıda bulunur…

Sayın Kartal HARMAN, milletvekilleri ile yapılan tekerlekli sandalye basketbol maçında şike yaptığınız ve maç sonrası vekillerin sizi meyhaneye götürdüğü tespit edilmiş. O kadar ucuza gittiniz demek. İnsan bir telefon ederdi bari!

Sayın İlkay ASLIM,
önümüzdeki yaz ayında Fethiye Ölüdeniz’de yapmayı planladığınız tatilden vazgeçtiğinizi ve otel rezervasyonlarını da iptal ettirdiğinizi öğrendik. Hayırdır, Fethiye’de kötü bir anınız mı vardı yoksa?






Günün Fıkrası

Sen ne getirdin?


Üç mahkum cezaevi yolundadır. Her birine, hapiste geçirecekleri günler için bir eşya getirilmesine izin verilmiştir.
Otobüste, biri diğerine döner ve sorar, "ee, sen ne getirdin ?", diğer mahkum bir kutu boya çıkarır ve bunlarla her şeyi boyayabileceğini söyler ve diğer mahkuma sorar,
"Sen ne getirdin?"
Oda, yanındaki kutuyu açar ve içinden iskambil kağıtlarını çıkarır.
"Bunlarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kart oyunu oynayabilirim" der.
Üçüncü mahkum köşede sessizce sırıtarak oturmaktadır. Diğer iki mahkum fark eder ve sorarlar,
"Sen niye kendinden eminsin o kadar, sen ne getirdin?"
Üçüncü mahkum bir kutu çıkarır ve gülerek "bu tamponları getirdim," der.
Diğer iki mahkumunda kafası karışmıştır, merakla sorarlar,
"Bunlarla ne yapabilirsin ki?"
Üçüncü yine sırıtır ve kutuyu göstererek
"Kutuda yazdığına göre, bunlarla at sürebilir, yüzmeye gidebilir hatta paten kaya bilirmişim."