İnsan yaşamı, kadın ve erkeğin, dünyaya getirdiği evlatları ile sürmektedir. Bu yaşam sürecinde, acılar yanında hayata renk katan gelişmeler de hayatı renklendirir. Okul bitirme, işe girme, evlenme, doğum gibi durumlar, hayatın güzel yanı. Kazalar, hastalıklar ve ölümler ise zor ve acı yanı.
İletişim olanaklarının bu kadar yaygın olmadığı seneler öncesinde, Müslümanların senedeki iki dini bayramı ve yılbaşı zamanları kutlama vardı. Seneler geçip radyo ve televizyon yayınları ve iletişim imkanları gelişince bir çok kutlama günü hayatımıza girdi. Örneğin sevgililer günü, kadınlar günü, öğretmenler günü gibi.
Zaman zaman bu günlerin ticari hedefleri ön plana çıkarılarak eleştiriler yapılmaktadır. Ne var ki böyle günler, insanların muhatabına duygu ve düşüncelerini iletme fırsatı da vermektedir. Eleştirilerden biri de anma ve mücadele günü olarak idrak edilmesi gereken günlerin kutlama günü olarak yapılmasıdır. Buna örnek de kadınlar günü gösterilmektedir.
8 Mart tüm dünyada ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak anılan uluslararası bir gündür. Dünyada olduğu gibi KKTC’de de bu gün çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. Bu günlerde yapılan açıklamalarda kadınlara daha iyi muamele istemleri gündeme getirilmektedir.
8 mart 1857 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında grev başlatmışlar. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi ve daha sonra çıkan yangından kaçılamaması sonucu çoğu kadın 129 işçi hayatını kaybetmişti.
Zaman içinde ölenlerin anısına anma etkinlikleri yapılmıştı. Nihayette Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 16 aralık 1977 tarihinde 8 martın ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak anılmasını kabul etti.
Türkiye’de ise zaman zaman yapılan anma etkinlikleri 1984 yılından itibaren düzenli yapılmaya başlanmıştır. Ülkemizde de aynı süreç takip edilmiştir.
Bir mücadelenin anılması için ortaya çıkan bu gün, geçen zamanda kutlama olarak sürmektedir. Ülkemizde genelde kadın örgütleri ve diğer sivil toplum örgütleri çeşitli etkinliklerle bu günü kutlamaktadırlar.
Bu etkinliklerde kadınlara daha iyi muamele yapılması istemleri dile getirilmektedir. Ayrıca topluma emeği geçmiş kadınlara ödüller verilmektedir. Ülkemizde genelde kadınlarımıza karşı tutum ve davranışlar başka ülkelerdekinden çok çok iyidir.
Bu günü kutlarken, kadınlar için daha neler yapılabileceği tartışılmalı, eşlerinden şiddet görenler, işyerlerinde tacize maruz kalanlar için neler yapılabileceği üzerinde durulup tedbir alınmalıdır.
Analarımıza, kız kardeşlerimize , eşlerimize ve de kızlarımıza karşı sevgi ve saygımız vardır. Ancak bu lafta değil uygulamada da her zaman yerini bulmalıdır. Yeni nesillerin yetişmesinde büyük görev ve sorumluluğu olan kadınlara her zaman sevgi ve saygı göstermeliyiz. Çocukları hayata hazırlayan ve de onlara bir çok şeyi öğreten anneleridir. Çocuklarına yardımlaşmayı, insan sevgisini aşılayan annelerin çocuklarının hayatta daha başarılı olduklarına inanmaktayım.
Ülkemizde bazen kadınların erkeklerce geride tutuldukları yönünde söylemler edilir. Ata erkil toplum yapısından daha kurtulunmadığı durumlarda ve özellikle dış mekanlarda erkekler kadınların kendilerine tabi olmalarını bekler. Ancak temelde ve de özellikle evlerde kesin kes kadınların dedikleri olur. Ülkemizde bir çok alanda başarılı kadınlar mevcuttur. Kadın müdür, müsteşar, gazeteci, yazar, milletvekili, iş kadını olmuş bir çok insanımız vardır.
Başta sevgili eşim Ziba’nın ve de tüm kadınların gününü kutlar sağlık ve mutluluklar dilerim. Bizleri yetiştiren annelerimize de sevgi ve saygılar sunarım. Vefat etmiş annem Hayriye ile kayın validem Nezire’yi de rahmetle anar mekanlarının cennet olmasını dilerim.
Kadınlara sevgi ve saygılarımızı her zaman ve her yerde gösterelim.