Salı akşamı gayet keyifliydim aslında…
Güney’deki büyük yangında Rum kesimi Türkiye’nin yardım önerisini kabul etmişti…
Doğru olan buydu çünkü!
Sonra Türkiye Milli takımının zaferini izledik ekranlardan…
Hırvatistan ve İspanya maçlarında başımızın öne eğilmesine neden olan takım Çek maçından şahlanmış, 16 takım arasına girmek için bir fırsat yaratmıştı!
Tabi ki Türkiye’nin yardım talebi ve bunun kabulü çok daha önemliydi…
Bana göre bu olay 1974 sonrası en büyük gelişme olarak kayıtlara geçecekti!
Kim bilir belki de yıllardan beridir süren çözümsüzlük için en doğru adımlardan birisi atılacaktı…
Türk ve Rum uçakları ilk kez birlikte bir kurtarma mücadelesi vereceklerdi hem de küçücük Kıbrıs adasında!
Ama olmadı işte…
Ya da olamadı!
Türkiye insanlık için bir teklifte bulundu Rum tarafı insanlık için bir karar veremedi…
Şartlar öne sürdü ortaya!
Türk uçaklarının hangi denizden su almasını bile siyasi bir neden olarak gördü…
Onlar aslında ormanlarında süren yangını filan söndürmeyi değil, belli ki böyle bir olayda bile siyasi bir üstünlük istiyorlardı!
Kim bilir belki de bu olay sonrası ‘Türkiye’yi dize getirdik onların yangın uçaklarını biz yönettik’ diyeceklerdi…
Doğru ya, Kıbrıs’ın tümünün sahibi onlardı çünkü!
Şimdiye kadar hep yönetmişlerdi, yangında bile liderliği bırakmak istemiyorlardı…
Allah akıl fikir versin derim, başka bir şey demem!
Ne yalan söyleyeyim…
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ‘şartları kabul edemeyiz’ açıklamasından sonra epey rahatsız olmuştum…
“Yapma bunu Türkiyem” dedim!
Çünkü insani bir konuydu bu…
Gözümüzün önünce doğa cayır cayır yanıyordu!
Çünkü u felaketi biz de yıllar önce yaşamış, ormanlarımızın büyük bölümünü kaybetmiştik talihsiz yangında…
Türkiye göndersin uçaklarını izinsiz şartsuz şurtsuz Güney’deki yangına müdahale etsin diye içimden bile geçirdim!
Güney’deki ormanların heba olması yanında tarihi bir fırsat heba edilmiştir…
Bunun sorumlusu Türkiye değil Rumların şımarıklığından başka bir şey değildir!
Rusya’dan bile yardım talep edecek kadar zor durumda olan Rumlar Türkiye’nin iyi niyetli girişimini sırf siyasi istismar uğruna kabul etmemiş ve bir anlamda da adadaki çözüm çabalarına büyük sekte vurmuştur!
“Ne halleri varsa görsünler” demeyi çok isterdim ama insanlığımız ağır basıyor ve diyemiyoruz…
Sanırım en doğrusu onları Allah’a havale etmek olacaktır!
 
 
 
 
CTP’nin çalışması ve hükümet!
 
“Belediyelerin birleşmesi hikayesinden en zararlı yine Güzelyurt ve İskele Belediyeleri çıkacak gibi duruyor...
Bu iki belediyenin, birleşmeler sonrası ellerinde kalacak nüfus büyüklükleri onları nüfusa oranla listenin başlarından alacak sonlarına taşıyacak...
Ortaya çıkabilecek bu komplikasyon, bu belediyelerin başka belediyelerle birleşmesini gerektirebilir. Bu da belediye sayısının 15 değil 13 veya 12'ye düşürebilir...
15 belediyenin bu şekilde birleştirilmesi çalışması haliyle bir CTP çalışmasıydı...
UBP- DP hükümetinin CTP çalışmasını copy paste bir şekilde uygulayacağını çok fazla tahmin etmiyorum...”
 
(Özdemir TOKEL)
 
 
Yoğurt, patates ve kiraz!
 
Gazete sayfalarında başları yere eğilmiş 5 genci görünce içim burkuldu…
Değer miydi diye geçirdim içimden!
Birkaç kutu yoğurt, patates ve kiraz için değer miydi gerçekten…
60 TL’lik hırsızlık yapmışlar, hem de çalıştıkları, ekmek yedikleri yerden!
Adları da yayınlandı artık deşifre oldular…
Sabıka kayıtlarına geçtiler bundan böyle iş bulmaları da epey zor!
İnsanın aklı almıyor böyle hırsızlık olaylarına…
Topu topuna 60 TL’lik hırsızlığın bedelini ömürlerinin sonlarına kadar ödemek durumundalar şimdi!
İnsanlar hele de gençler, iş güç sahibi gençler nasıl böyle hayati hata yapıyor anlamak çok güç…
 
 
Allah’a emanetiz!
 
İyi ki uyanık ve duyarlı okurlarımız var…
Çevrelerinde olup biten olumsuzluklara gözlerini kapamıyorlar!
Zira bir çoğumuz ‘ bu ülkede alıştık böyle şeylere’ deyip es geçiyor…
Aksine es geçmek yerine olayların üstüne gitmeliyiz!
Fotoğraftaki kamyon Hamitköy çemberine yakın çekilmiş…
Halkı olarak vatandaş bu görüntüyü görünce hayretler içinde kalmış!
Kazaya davetiye çıkaran, insan hayatını hiçe sayan bir zihniyet bu…
 
 
 
MESAJ KUTUSU
Sayın Mustafa ÇOBANOĞLU, Gümrük ve Rüsumat Dairesi Müdürlüğü görevinden hiç beklenmedik bir şekilde alındığınızı duyduk. Peki bu görevden alınma hangi iş adamının talimatıyla oldu onu da muhakkak biliyorsunuzdur değil mi!
Sayın Kudret ÖZERSAY, sizi eleştiren basın mensuplarına basın bildirilerini göndermeyi kestiğinize göre sizin de çoğu siyasetçi gibi demokrasi eksikliğiniz mi var acaba! Elbette keyif sizindir ama bu mantık sizi çok da bir yerlere götürmeyecektir! Uyaralım dedik!
Sayın Ecevit AKTAŞ, Nüfus Kayıt Dairesi müdürlüğü göreviniz dün resmen başlamış ve hararetli bir sürece başlamışsınız. Yıllardır zaten bu bölümün içindesiniz hayırlı ve uğurlu olsun. Başarılı çalışmalarınızın devamını dileriz…
Sayın Kemal DÜRÜST, sizin Hatay ziyareti ciddi karışıklıklara neden oldu diye duyduk! Ziyaretler konusunda daha hassas olmak durumundasınız çünkü aynı anda çok kişiyi memnun edemezsiniz değil mi!
Sayın Kenan AKIN, eski bir bakan olarak sosyal medyada yazdıklarınıza biraz daha itina göstermeniz bekleniyor! Siz usta siyasiler üsluba dikkat edeceksiniz ki cemaat da size uyup nezaket kurallarını bozmasın!
Sayın Mustafa AKINCI, Trados’taki yangın sürecinde hayli dengeli ve seviyeli bir politika izlediniz. Ama ne yazık ki Güney’deki refikleriniz sizin gibi hoşgörülü ve ılımlı olamadılar. Umarız yaşananlar müzakere sürecini olumsuz etkilemez!
Sayın İsmail ARTER, yılların sorunu olan Laguna projesini hayata geçirmek için kolları sıvamanız bölge insanını da memnun etti. Mağusa’nın tek sivil sahili burası ve ciddi projelere ihtiyacı var. Hadi bakalım kolay gelsin!
Sayın Kutlu EVREN, belediye sayısının 15’e düşürülmesi konusu belki mantıklı ve olması gereken ama bu işe en fazla da UBP’li belediye başkanı tepki koyacak gibi gözüküyor. Bu konuda projenin ciddi bir revizyona ihtiyacı olduğunu düşünüyorlar!
Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, adınız çıktı ya bir kere doksana artık kesinlikle inmez seksene! Türkiye’nin Trodos yangınına müdahale etmeme kararının da ardında sizin olduğunuz düşünülüyor.
Sayın Mahmut ÖZÇINAR, suyun kaynağı sizde olduğu halde siz de susuzluktan şikayet etmeye başladıysanız biz lüzum karalar bağlayıp günün 24 saati ağlayalım! Varlık içinde yokluk böyle bir şey olsa gerek değil mi!
Sayın Feride YILDIRIMER, siyasette hem yeni yetmelere hem de kaşarlanmış ağabeylere karşı ciddi bir operasyona başlayacağınızı duyduk. Bakalım bu kızgınlıkla kaç tane kelle alacaksınız biz de merak ediyoruz doğrusu!
Sayın Fikri ATAOĞLU, sizden hiç beklenmeyen bir enerji sarf ediyorsunuz ve artık hızınıza müdürleriniz bile yetişemiyor! Bu arada takviye enerji hapı aldığınızı söyleyen bile var! Bu kavurucu sıcaklarda aman dikkat!
Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Güzelyurt’ta kantroktörlere ödenen paranın paraları cebine attığını ve ortalığın toz duman olduğunu duyduk. Hatta bu arkadaşı fena halde hırpalamışlar! Zatın ismi merak konusu olmuş, sizin bir bilginiz var mı!
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, yani partili olmayıp bağımsız bir milletvekilisiniz ama maşallah bölgede hiçbir etkinliği de kaçırmıyorsunuz! Bölge halkının dikkatinden kaçmıyor ve epey de memnun haberiniz olsun istedik!
Sayın Alihan PEHLİVAN, yani 10 sene kadar önce verdiğiniz mangal partisi halen tutmamışsanız ya pes doğrusu! Sattığınız ev salçalarından bir miktarını buraya finanse etseniz siz de kurtulacaksınız söz verdikleriniz de! Hadi bakalım cimriliğin alemi yok!
Sayın Metin ATAN, sendikada ufaktan da olsa bir hareketlilik yaşanmaya başladı. Bazı arkadaşların istifa etmeleri için imza kampanyası başlattıkları iddia ediliyor. Bu sıralar sağlam basmakta yarar görüyoruz…