UBP için en kritik haftaya giriliyor.
Mahkemeden umduğunu bulamayan Başbakan Küçük, şimdi büyük bir operasyon hazırlığında.
Olmak ya da olmamak çizgisindeki Küçük daha radikal kararları almadan bile partide sular ısınırken, Avcı, Gökmen ve Ertuğruloğlu’nun bu hafta içinde partilerini kapatıp, UBP’ye geçmeleri bekleniyor.
Ama sancılı bir geçiş dönemi olacak gibi gözüküyor.
Zira, parti tabanından önemli bir kesim bu transferden rahatsız ve parti için için kaynıyor.
Hele de bazı bakanların isyanları, Başbakan’ın kulağına gitti bile.

Başbakan Küçük öyle bir sürece girdi ki, bu sürecin sonunda ya var olacak ya da yok olacak.
Ankara ile de dirsek temasını sürdüren Küçük’ün yeni projesi, kurultayda kendisine yeteri kadar destek vermeyen, ya da verdi gibi görülen, ayrıca transferlere şiddetle karşı çıkan bazı bakanların kellesini alırsa sakın şaşırmayın.
Başbakana yakın kaynaklar, Küçük’ü desteklediğinden pişmanlık duyduğunu söyleyen ve ÖRP’nin katılımına muhalefet yapan Nazım Çavuşoğlu’nu, kendisine tam destek vermediğine inandığını yakın çevresine söylediği Ersin Tatar, Sunat Atun ve Ersan Saner’i bakanlık görevlerinden alabileceğini ve yerlerine dışarıdan, teknokrat kişileri atayacağını iddia ediyorlar.
Tabi böyle bir operasyon gerçekleşirse, Ahmet Kaşif şimdikinden çok daha güçlü olacak, tabi erken seçim kararı alınır ve ikinci tur olmazsa.

Nazım Çavuşoğlu yerine Mustafa Gökmen, Atun ve Saner yerine Turgay Avcı, Lefkoşa’da da Tahsin Ertuğruloğlu, İrsen Küçük’ün her geçen gün kaybolan gücünü geri getirir mi, bize göre biraz zor ama, kesin bildiğimiz bir şey var ki Başbakan artık zar-zor elinde tuttuğu otoriteyi tamamen kaybetmek üzere.
Küçük’ün tüm devlet olanaklarına rağmen, yapılan istihdamlar ve dağıtılan avantalara rağmen, Derviş Eroğlu’nun halen partide büyük bir gücü elinde bulundurduğu gerçeği de artık su gibi gün yüzüne çıkınca, kendisini zor ama çok zor günler bekliyor.
Özellikle de şu sıralar, çevresindeki Brütüsler en büyük düşmanı!




“Kod Adı Venüs filmi yapımcılarını kınıyorum”

Aylar önce Kod Adı Venüs adlı film çekildi Kıbrıs'ta. Heyecanlandık. Tüm desteğimizi gönülden verdik. Hiç bir yardımı esirgemedik. Ne istenildiyse karşılıksız verdik. Hatta ben ve küçük kızım da bu filmde çok küçük de olsa rol aldık. 20 Aralık Gecesi Lefkoşa'da Gala Gecesi yapıldı. Kızım belki günlerdir bu galayı bekledi heyecanla. Uyumadı, uyutmadı... Ailecek gitmeyi düşünüyorduk... Heyhat gelin görün ki önceden isteğimi belirttiğim halde bir davet alamadık. Ahde Vefa denen bir şey var. Kod Adı Venüs yapımcıları galiba bunu bilmiyorlar. Kızım o gece çok ağladı, çok üzüldü. Hatta son dakika bile "Baba lütfen gidelim"dedi. Ama prensibim gereği davet almadığım hiç bir etkinliğe gitmiyorum. Bu nedenle buna da gitmedim. Kızım benim her şeyim. Canım, kanım. Onun gözlerinden akan bi damla yaş bile beni kahreder. Kızıma bu üzüntüyü yaşatıp, belki de küçük bir roldü diyerek onu adam yerine almayanlara kızgınlığım çok büyük. Kod Adı Venüs Filmi yapımcılarını kınıyor ve buradan protesto ediyorum. Bu filmde iki karede de göründüğüm için pişmanlık duyuyorum... Kızımdan özür diliyorum...
(Hakan YOZCU- K.T.Devlet Tiyatroları Müdürü)


Kıbrıs kahvaltısında, Kıbrıs zeytini yok!


Cumartesi sabahı arkadaşlarla Girne’nin merkezinde çok tanınmış bir yerde sabah kahvaltısındayız.
Garson kadın elinde menüyle geldi ve bir kahvaltı türü seçmemizi istedi.
Menüde üç çeşit kahvaltı ismi vardı.
İngiliz kahvaltısı, köy kahvaltısı, Kıbrıs kahvaltısı…
Tabi ki Kıbrıs kahvaltısını tercih etik.
Sonuç hayal kırıklığı;
Ben Kıbrıs Kahvaltısı diye isimlendirilen menüde eğer Kıbrıs zeytini yoksa, kimse kusura bakmasın ama ona Kıbrıs kahvaltısı demem.
Zeytin üreticileri yılardır niçin feryat ediyor, şimdi daha iyi anlıyorum.


Kırmızı çiçek!

Malum önümüz yeni yıl;
13. maaşlar ödenmedi, ama çarşı az-çok hareketli.
En çok da çiçekçilerin yüzü gülüyor.
Atatürk çiçeğini bilirsiniz.
Ya da biz öyle deriz, bazıları da kırmızı çiçek diyorlar.
Bizim çiçekçiler sanki anlaşmış 50 TL tek fiyat!
Bir okur uyardı, aynı çiçek Rum kesiminde kaç para bilir misiniz?
Sadece 6.95 Euro…
Yani bizim para ile 17 TL…
Biz de tam üç misli olan bu çiçeği istediğiniz yerden alabilirsiniz.
Para sizin tabi ki…

GÜNÜN FOTOĞRAFI




MESAJ KUTUSU


Sayın Ersin TATAR,
Kıb-Tek’in devletle alacak verecek hesapları yanlış yapılıp, kamuoyuna da yanlış aksettirilince, epey zor anlar yaşamışsınız. Kamuoyu bu konuda kimin kime ne kadar borcu olduğunu bilecek yapacağınız yeni açıklamayı bekliyor.

Sayın İrsen KÜÇÜK, bir okul arkadaşınız aradı lisedeyken devamsızlıktan dolayı okuldan atıldığınızı daha sonra Mağusa Namık Kemal Lisesi'ne devam ederek mezun olduğunuzu iddia etti. Öğrencilik yaşamınızda hayli yaramızdınız desenize.

Sayın Ali Rıza USLUER,
hafta sonu yine aynı araçta Salih Karalım ile birlikte görüldünüz. Ayrıca her fırsatta Lefkoşa’daki ofisine uğruyormuşsunuz. Bu samimiyetin bir samimiyeti var mı yoksa maksat muhabbet olsun mu diyorsunuz? Bazıları çok kıskanıyor bilesiniz.

Sayın Mustafa GÖKMEN, UBP’ye transfer olmayasınız diye ayaklı gazeteler harekete geçti ve bakanlık istediğinizi yaymaya başladılar. Hele bazı bakan ve vekiller var ki, adınız bile kendilerini korkutmaya yetti.

Sayın İlhan BÖKE, CAS müdürü olarak yüklü maaşınızın yanında bu hafta 13’ncü maaşı da alarak cüzdanınızı epey dolduracaksınız. Allah güle güle harcamak nasip etsin ama peki ya CAS çalışanları ne olacak? Onların bir çoğu çok değil, 500 TL’lik yeni yıl ikramiyesine de bile razı. Hatırlatmak istedik.

Sayın Aybars KARAATMACA
, Kamran Aziz belgeseliyle Kıbrıs’ın unutulmaya yüz tutmuş değerlerini yaşatma çabanız kamuoyunda büyük memnuniyet yarattı. Tebrik eder başarılı çalışmalarınızın devamını bekleriz.

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, böbrek yetmezliği nedeniyle yaptığınız İstanbul ziyaretinde umarız ciddi sorunlar çıkmamıştır. Yeniden geçmiş olsun der, en kısa zamanda eski sağlığınıza kavuşmanızı dileriz.

Sayın Mutlu ATASAYAN, öğretmenlere facebooka girmeyi yasaklama kararı aldınız ama şimdiden hepsi kendine takma isimli yeni adres aldı bile. Çağdışı zihniyetle ne murat ettiğinizi bir türlü anlayamadık.

Sayın Ahmet BENLİ
, hadi bütün belediyelerin elektrik borcu nedeniyle sokak lambaları söndü ama Gönyeli’de de zifiri karanlığı görünce doğrusu hayal kırıklığı yaşadık. Umarız geçerli bir açıklamanız vardır.

Sayın Salih EREL
, Dörtyol Muhtarı olarak sokak lambaları borçtan dolayı sönünce bölge sakinlerine karanlıkta yürümesinler diye fener hediye etmeye başlamışsınız. En azından halkınızı düşündüğünüzü gösterdiniz, düşünmeyenler utansın artık.

Sayın İrfan DEMİR,
sekretersiz işlerini yürüten tek müdür olarak tarihin sayfalarına altın harflerle geçeceksiniz. Bu nasıl bir bakanlıktır ki müdürüne bir tane sekreter bile ayarlayamıyor. Allah sabırlar versin.

Sayın Şerife ÜNVERDİ
, siz da bakanlık olarak üst düzey yetkili olmadan çalışıyorsunuz. Özel kalem şimdilik iyi götürüyor ama, artık İrsen beye baskı yapma zamanı gelmedi mi?

Sayın Tekin SÖYLEMEZ,
erken genel seçimlerde TDP ile birlikte hareket edeceğinizi ve destek vereceğinizi öğrendik. Müsteşar ve müdür mevkileri için pazarlıkta olduğunuz iddia ediliyor. Ne yani vekil adayınız olmayacak mı?

Sayın Ergin ULUNAY,
mahkeme kararını yorumlarken biraz fazla duygusal olduğunuz suçlamaları var. İrsen beyi mutlu ettiniz ama bir çok meslektaşınız epey tepkili bilesiniz.

Sayın Pembe ORHON,
bir CAS çalışanıyken ansızın Başbakanlıkta istihdam edilmişiniz. Tebrik ederiz ama CAS çalışanları buna fena halde bozuldu, umarız bir arıza çıkarmazlar.

Sayın Turgay DENİZ, siz isteseniz de istemeseniz de aktif siyasete gireceksiniz. LTB başkanlığı olmazsa kapıda milletvekilliği adaylığı var. Havada karada kazanırsınız, yeter ki buna ruhen hazırlıklı olunuz.

Sayın Yaşar ERSOY,
Kıbrıs Kabare’si elinize sağlık tam sürece uygun oldu. Ancak tek bir siyasetçiye bile davet yapmamanız tepki aldı. Başta İrsen bey olmak üzere diğerleri yaldızlı davetiye bekliyormuş.

Sayın Mehmet EŞ
, mesajınızı aldım teşekkür ederim. Ama şu anda mecliste siyasette sizin elinize su bile dökemeyecek o kadar çok kişi var ki onun için bu işi hiç geciktirmeyin. Zaman saklanma değil, öne çıkıp yönetime talip olma zamanıdır.





Günün Fıkrası

Hasta


Doktor, erkek hastasını muayene ettikten sonra, adamın eşi ile özel konuşmak istediğini bildirdi. Adam dışarıya çıktıktan sonra, kadına ciddi bir sesle durumu anlatmaya başladı:
“Eşinizin hastalığı ciddi” dedi. “Korkunç bir stresi var. Söylediklerimi uygulamazsanız, bilin ki ilk gerginlikte ölecek.”
Sonra devam etti:
“Her sabah mükemmel bir kahvaltı hazırlamanız gerekli… Neşeli olmasını sağlamaya dikkat edin. Öğlen için de yanına çok iyi bir yemek vermelisiniz. Dört başı mamur bir menü. İş yerinde onu yesin. Akşam yemeği olarak ya yumuşacık bir biftek, ya da bonfile hazırlayın. Bol sebze garnisiyle. Haftada iki akşam da mükellef bir balık. Rakısına bir adet buz yeterli. 35’liğin yarısını geçmesin. Keyiflenir de ‘bir duble daha’ derse bırakın içsin. Böylece gevşer biraz daha. Konuşurken sakın keyfini kaçıracak konulardan bahsedeyim demeyin.
Özel problemlerinizi de kesinlikle açmayın. Yoksa kötüleşiverir.
Kendinize mutlaka dekolte bir kıyafet seçin. Bakımlı olun.
Yanına oturup sırtını ovun. Televizyonda maç seyretmesi için her akşam teşvik edin.
Siz de yanına sessizce oturup kırmızı şarap servisi yaparsanız fevkalade olur.
En önemli nokta da şu: Haftada birkaç akşam seks yapın ve onu her bakımdan tatmin etmeye bakın... Eğer bu söylediklerimi aksatmadan bir yıl kadar uygularsanız, sanırım o takdirde kocanız iyileşip normal hayatına dönecektir ve uzun bir mutlu yaşam sizi bekleyecektir.”
Eve dönüş yolunda koca, eşine sordu:
“Doktor ne dedi sana?” dedi.
Kadın kısaca cevap verdi:
“Ölecekmişsin.”