Kıbrıs Türkünün başına saksı mı düştü ne!
Hem, ‘hay böyle devletin bilmem neresine’ diye isyan ettiğimiz bu günlerde, adamın birisi bizi vilayet olarak gördü diye, ortalığı ayağa kaldırıyoruz.
Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Başkanı Hamza Akbulut, neyin nesi, kimin fesidir bilmeyiz ama az bile söylemiştir.
Aksine, ‘vilayet’ dediği için değil kızmak, ona teşekkür etmemiz lazımdı.
Kasaba, köy ya da ucube bir ülke deseydi, ne yapardık, ne ederdik, tepkimizi nasıl ortaya koyardık, merak eder dururum doğrusu…

Bir kaç değerli ve onurlu siyasetçimizi bir yana koyuyorum.
Diğer, bal yapmaz arılar sayesinde, bu ülke, Türkiye’nin değil bir vilayeti, arka sokaklarından da beter bir hale gelmiştir.
Geçmişin bir çok onurlu siyasetçi gitmiş, yerini yalakalar ve el pençe divan duranlar topluluğu almış, sırf memur maaşları ödenebilsin diye, parende atmaya hevesli, sahte Anavatancılar türemiş, Kıbrıs Türkünün onur ve haysiyeti her geçen gün daha fazla ayaklar altına alınmıştır.
Şimdi kalkıp da birisi ‘vilayet’ dediği için bir tarafımızı yırtmanın hiçbir anlamı yoktur.
Bu konuda kimse de kimseyi kandırmamalıdır.

Sevgili okurlar;
Elbette ki büyük mücadeleler sonrası kurulan bu devletin yıkılıp, yok olmasından yana filan değiliz.
Zaten bu konudaki çizgimiz, yıllardır bellidir ama ülke tarihinde öyle bir süreçten geçmekteyiz ki, böyle bir devlette yaşamaktansa, Türkiye’nin bir vilayeti, ya da bir kasabası, hatta bir köyünde bile yaşamak, hiç bu kadar insana rahatsızlık veremez.
Onun için biz bardağın boş değil dolu tarafından bakmak istiyoruz.

Örneğin şu anda KKTC değil de Türkiye’nin 82’nci vilayeti olsaydık, en azından gelmiş geçmiş en kötü hükümet olan şimdikileri çekmek zorunda olmayacaktık.
Şu anda ülkeye hükmeden ve kaymak tabakayı oluşturanlar, değil o kutlukta oturmak, muhtarlık koltuğunda bile olamayacak, devletin ensesinden rant elde edemeyecek, saçma sapan istihdamlarla, ülkemiz gençliği arasında ırkçılık uygulanmayacaktı.
Aksine, absürt istihdamlar yerine, ülkenin sağlık, eğitim ve maliye gibi sektörlerinde bunca istihdam açığı olmayacak, hastanelerde açılan modern servisler eleman açığı nedeniyle kurdela kesildikten bir saat sonra kapatılmayacaktı.

İnanın ki, burası ayrı bir ülke değil de Türkiye’nin en ücra köşesi bile olsaydı, Ercan’a inen turistler, birkaç kilometre sonra bok kokusundan burunlarını kapamayacaklardı.
Arıtma tesisinin taşan suları, Mağusa’ya akmayacak, dün yağan yağmurlar sonrası Lefkoşa Sanayi bölgesi her zaman olduğu gibi suya batıp çıkmayacak, yollar trafiğe kapanmayacaktı.
Ülkenin büyük kentlerinde iki metrelik çukurlar olmayacak, LTB gibi ülkenin en büyük belediyesinde bu rezaletler yaşanmayacak, başkent pislik deryasına dönmeyecekti…

Onun için sevgili okurlar;
Bilinçaltındaki birikimlerimiz nedeniyle, lütfen birisi ‘vilayet’ dedi diye, başımızdan kızgın sular dökülmüş gibi feryat etmeyelim.
Çünkü bu ülke, bu hali, bu yönetimi ve zihniyeti ile Türkiye’nin vilayeti bile olamayacak kadar zavallı bir duruma sokulmuştur.
Ülkemize gelen konuk, KKTC’yi aynı Mardin, Erzurum, Edirne, Konya ve Sıvas gibi gördüğünü ayırt etmediğini ifade etmiştir.
Ha keşke bizim ülkemiz de bu vilayetler gibi olsaydı.
Mardin gibi tarihe ve kültüre önem verilip, Erzurum gibi belediyecilikte çağ atlayıp, Konya gibi dev sanayi sitelerine sahip olup, Edirne gibi dört dörtlük bir üniversite kendi olabilseydik.
Vilayet dediler diye kazırken, lütfen bunları da bir düşünüverin.

GÜNÜN FOTOĞRAFI



MESAJ KUTUSU
Sayın Ertuğrul HASİPOĞLU
, istihdam listeleri konusunda İrsen bey ile ters düşüp münakaşa ettiğinizi duyduk. Tamam siz de bir bakansınız ama giderse onun kellesi gidecek, onun için fazla arıza çıkarmamaya gayret gösterin.

Sayın Mehmet ADAHAN, küçük sanayi sitesi hak sahipleri belli olmuş ama köylü isyan edince iptal etmek zorunda kalmışsınız. Hak sahiplerini köylü yerine dışarıdan kişilerden seçerseniz olacağı buydu. Hadi bakalım sil baştan, kolları sıvayın.

Sayın Turgay AVCI, Cumartesi günü ÖRP’nin Salamis Otel’de yapacağı kurultayda ‘misafir’ olarak yer alacakmışsınız. Bence bir yerleriniz epey sızlayacak, en iyisi siz gelin misafir olarak da o mekanda bulunmayın.

Sayın Halil ORUN,
geleceğe iyi bir yatırım yapıp ÖRP’li belediye meclis üyesinin istihdamını sağlamışsınız. İyi de yapmışsınız, sonuçta kurultayda onların da oylarına ihtiyacınız olacak. Allah ne muradınız varsa versin.

Sayın Mehmet Ali TALAT, bir bayan yargıcın hiç de hakkı yokken komşusunun bahçesindeki servi ağaçlarını kestirmesi olayını ele aldığınızı ve konu ile araştırma başlattığınızı öğrendik. Bütün hukuk dünyası bunu konuşuyor iş size düştü demek.

Sayın İrsen KÜÇÜK
, istihdamlar konusunda artık bütün yetkiyi ele alıp işe alınanların kağıtlarını kendi elinizle veriyormuşsunuz. Bazı bakan ve vekiller bu işe fena bozuluyor bilesiniz. Koyun et, kasap et derdinde değil mi?

Sayın Kemal Deniz DANA,
batık LTB için onlarca başkan adayı var ama halkın gönlündeki tek aday da sizsiniz. Bir tek oyum var o da size feda olsun. Umarız partiler anlaşır ve tek aday olarak sadece sizi görürüz.

Sayın Sümer AYGIN, Girne’nin yolları da Lefkoşa’yı aratmayan cinstenmiş. Bölge halkının şikayetleri her geçen gün artıyor. Girneli sürücüleri yamaya bile muhtaç bırakmışsınız. Bizden iletmesi…

Sayın Fuat NAMSOY,
mahkeme kararına uymadığınız için şimdi de tutuklanma korkusuyla uykularınızın kaçtığı söyleniyor. O kadar istihdam yaptınız ama ziyarete gelirler mi işte onun garantisi pek yok…

Sayın Faiz SUCUOĞLU
, LTB başkanlığı adaylığı için şimdi de sizin adınız anılmaya başlandı. Hem içeriden hem de dışarıdan bu konuda çeşitli projeler üretiliyormuş. Umarız yaş tahtaya basmazsınız.

Sayın Ozan CEYHUN,
yani dışarıdan bile adayı karıştırmayı epey başarıyorsunuz. Bir de burada aktif siyaset yapsaydınız kim bilir ne projeleriniz olurdu. Allah sizi bildiği gibi yapsın olur mu?

Sayın Habil TÜLÜCÜ
, doktorların tavsiyelerine uyup hem sigara hem de kahveyi şıp diye kesmeniz öncelikle aileyi mutlu etti. Ayrıca bölge halkı sizi seviyor ve sağlıklı olarak makamınızda görmek istiyor.

Sayın Aybars KARAATMACA
, çalışanlar maaşlarının bir bölümünü Cengiz Topel hastanesine bağışladığına göre artık iyi bir zammı hak ettiler değil mi? Böyle duyarlı personele duyarlı bir yönetim bekliyoruz.

Sayın Talip ATALAY, ahlaksız imam hakkında halen bir soruşturma başlatmadığınızı öğrendik. Camiaya ibret olsun diye ciddi kararlar almanız bekleniyor. İpin ucunu bir kaçırırsanız bir daha yakalayamazsınız.

Sayın Halil DEPRELİ, İstanbul’da mobilya fuarında bazı işletmelerle iş bağlarken görülmüşsünüz. Çok yakında yeni sürprizlerle kamuoyunun karşısına çıkacağınız iddia ediliyor. Hayırlı işler dileriz.

Sayın İzzet İZCAN, solda ortak aday aramayı bırakın da çıkın ortaya delikanlı gibi aday olduğunuzu açıklayın. Onlara kalırsanız daha çok beklersiniz.

Sayın Mustafa TOLGA
, maaş artışında büyük kazık yiyen emekliler barut fıçısı gibi. İki aylık vergi kesintilerini alamadınız bari bu işin peşin bırakmayınız. Yoksa koltuk sallantıya girebilir…

Sayın Erdal BARUT, siz her ne kadar sağlamım derseniz de bölgeden ilginç duyumlar geliyor. Bu işi çoktan bitirdiğiniz ve yakında bombayı patlatacağınız söyleniyor. Yapacaksanız bari şu işi kıvırmadan yapın olmaz mı?

Sayın Gülin KÜÇÜK
, engelli basketbolcularımıza asansörle bir araç sağlanması için sizin de katkılarınız bekleniyor. Kadın kolları delegeler için yeteri kadar çalıştı. Biraz da hayır işlerine yöneltmekte yarar var…



Günün Fıkrası

Marangoz


Meclis Genel Kurulu Salonu’nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş. Konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş, fiyat istemiş. Birinci marangoz:
- 500 milyon liraya olur bu iş, demiş...
200 milyon malzeme, 200 milyon işçilik,
100 milyon da kar.
Bürokrat ikinci marangoza dönmüş:
- Siz aynı işi kaça yaparsınız?
- 2,5 milyar lira...
- Nasıl olur bu kadar fiyat fark?
- 1 milyar bana, 1 milyar size, demiş ikinci marangoz, 500 milyonu da bu
arkadaşa veririz kapıyı yapar...