Son günlerde kamuoyunu meşgul eden konulardan biri de arpa ihalesinde fesat iddiaları…
Bu konuda belli kesimler Bakan Sennaroğlu’nun kellesini istemeye başladı gibi görülüyor.
Su konuda birçok iddia var;
Bunlardan birisi 120 bin ton arpa ihalesinden mali kriz içine giren CTP’nin nemalanacak olması iddiaları!
Bir diğeri de bakanın devleti zarara soktuğu söylemleri…
Yıllarını çiftçilik ve hayvancılığa vermiş bir bakan bu konuda yaş tahtaya basar mı bize göre basmaz!
Tüm bu iddiaların aydınlığa çıkması için Bakan Sennaroğlu’nu makamında ziyaret ederek ilk ağızdan bilgi almaya çalıştık…
Çok sinirli, agresif ve yüz hatları gergin bir bakan beklerken odadan içeri girince şaşırdım…
Aksine güleryüzlü, rahat tavırlar içinde bir bakan karşıladı beni…
Hoşuma da gitti…
Sevdiğim, saydığım insanları bozuk bir ruh hali içinde görmek hep üzmüştür beni…
Topladığım tüm bilgilerden çıkardığım soruları tek tek hiç atlamadan sordum kendisine o da çekmecesinden çıkardığı resmi evraklarla anlatmaya çalıştı…
120 bin tonluk arpa ihalesinde her hangi bir yolsuzluk var mıydı yok muydu?
Devlet bu işten zarar etti mi?
İhalenin özeti şu;
İhaleye üç firma katıldı ve en düşük fiyatı veren İbrahim Çağsın 271.30 dolar ton başına vererek işi kaptı.
Bakan ve ekibi bir hesap kitap yapıp bu fiyatı çok buldu ve bunun üreticiye, dolayısıyla tüketiciye  yansıyacağı düşüncesi ihaleyi iptal edeceğini duyurdu…
Daha sonra ihaleye katılan üç firmayı aynı anda makamına çağırdı…
Üç firma yöneticisine de aranızda anlaşın ve aynı fiyatı verin ve 40’ar bin ton arpa getirin, hem sizin işiniz olsun hem devletin anlayışını güttü.
Bu davranış yasal mı yoksa değil mi onu bilemem ama adil gibi gözüküyor.
Üç firma kafa kafaya verdi ve arpanın tonunu 260 dolardan getirebilecekleri kararını verdiler…
Yani bu işten devlet ton başına 11.30 dolar kar etti…
Önder bey de haklı olarak diyor ki, ben devleti bırakın zarara uğratmayı kara soktum…
Hem de toplamda tam 1 milyon 356 bin dolar…
Haksız da değil…
Buraya kadar tamam da gelen arpa standartlara uygun mu yoksa değil mi?
Konunun bu tarafıyla genelde TDP ilgilendi…
Boysan Boyra yaptığı açıklamalarda gelen arpanın kalitesini eleştirdi…
Boyra ısrarla bu ihalede fesat olduğunu vurgulamaya çalıştı!
Ama Sennaroğlu bu konuya da cevabı hep elindeki belgelerle oldu…
Özellikle arpanın küflenme ve nem oranları konusunda hem dünya standartlarını hem de daha önce çıkılan ihaleleri örnek gösterdi…
Her ne kadar arpadan anlamasak da eldeki belgeler gelen arpada çok da fesat olmadığını gösteren rakamlarla doluydu…
Doğrusunu söylemek gerekirse ben bakanın anlattıklarından tatmin oldum…
Ama yaptığımız görüşmeden çıkardığım başka detaylar da var;
Konu yüzeysel olarak baktığınızda arpa olarak görülüyor ama acaba öyle mi?
Arpa ihalesini ‘fesat’ karıştı denilirken ve bu konuda bakan vurulmaya çalışılırken asıl konu başka mı?
Yoksa iptal edilen 140 bin sayaç ihalesi mi birilerinin tam da iştahını kabartmışken iptal olunca hayal kırıklığı yarattı ve ihalenin iptal edilmesinde büyük etkisi olan Önder Sennaroğlu hedef tahtası yapıldı…
İhale işlerinde komisyon yemeye alışmış olan birileri bu kez nemalanmayınca gözleri dönüp Bakan’a saldırı mı başlattılar…
Hem de bazı basın yayın organları ve siyasileri kullanarak!
İsimlerin hepsi ajandamda yazılı…
Ama açıklamak bana düşmez!
Umarım anlatabilmişimdir…
Değil mi Sayın Sennaroğlu

NOT: KIBRIS POSTASI yöneticileriyle yaptığımız anlaşmadan dolayı bundan böyle köşe yazılarımız Pazartesi gününden itibaren sabah 07.00'de itibaren hem KIBRIS TİME hem de KIBRIS POSTASI internet sitelerinde eş zamanlı yayınlanacak KUZEY KIBRIS POSTASI GAZETESİ'nde de günlük olarak yer alacaktır. Okuyucularımıza önemle duyururuz.(Levent ÖZADAM)
 

 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Abbas SINAY, dün öğlen parti üst düzey kurmayları ile bir yemekte toplanıp mutsuzluğunuz mutluluğa çevrildi ve siz de istifa etmekten vazgeçtiniz. Hadi hayırlı ve uğurlu olsun. Şimdi nasıl bir açıklama yapıp kamuoyunu inandıracaksınız onu düşünün bakalım! Ama bize göre bu iş bitmedi bunu da bilin olur mu?
Sayın Teberrüken ULUÇAY, Yayla köyünde devletin açtığı bir su kuyusunu tüm bölge insanına verecekken siz gittiniz bir partiliye tahsis ettiniz. O da köy kahvesinde göğsünü gere gere ‘Başbakan bu kuyuyu bana verdi’ diye böbürleniyor. Allah sizi bildiği gibi yapsın iyi mi?
Sayın Doğan BAYKUR, Güzelyurt Kaymakamı olarak hadi partiniz Yayla’da açılan kuyuyu partilisine hediye etti! Tüm bunlar olurken sizin hiç mi vicdanınız sızlamadı? Parti baskısı görev aşkından ağır bastı değil mi?
Sayın Cenk DİLER, Abbas Sınay’a bazı eleştiriler yapan biziz ama bizim yazıyı televizyonda okuduğunuz için kendisinden özür dileyen sizsiniz! Hem de tam 6 kere özür dilediniz. Biraz fazla abartmadınız mı? Bir önünüzü iliklemediğiniz kaldı yani, yakıştıramadık!
Sayın Ahmet BENLİ, Gönyeli Belediyesi’nde yetkili sendikanın belirlenmesine az bir süre kala çalışanlarla gizi toplantılar yaptığınız söyleniyor. Onları rahat bırakın da kendi sendikalarını kendileri belirlesinler…
Sayın Mehmet HARMANCI, Cemal başkanın Lefkoşa devam eden apartman inşaatını mühürleyerek durdurduğunuzu öğrendik. Bu arada kimse istemeden mal varlığınızı açıklamanız da memnuniyet yarattı. Tebrik ederiz…
Sayın Kadri FELLAHOĞLU, artık stresli günler geride kaldığına göre Cumartesi günleri ciğerli sabah kahvaltılarına başlayabiliriz değil mi? Yok siz ‘ben küstüm’ derseniz sizin bileceğiniz iş ama iki günlük dünyada da değmez değil mi?
Sayın Sabahattin İSMAİL, yıllardır hem başyazarı hem de direktörü olduğunuz Volkan Gazetesi ile yolları ani bir kararla ayırdığınızı duyduk.  Birilerinin gözü mü tuttu acaba? Et ile tırnağa nazar değdi desenize…
Sayın Mehmet UYSAL, partinizin nabzının attığı sizin mekana başkan adayları ardı ardına gelip destek istemeye başlamışlar bile…Siz onu bunu bırakın da sizin tansiyon nasıl gidiyor? Tavla partileri stres yapmış olmasın!
Sayın Mehmet KIRAL, Salamis Bay otelin yeni çehresi ziyaretçiler tarafından hayli beğenildi. Umarız ülke turizmine büyük katkılar sağlamaya devam edeceksiniz. Hayırlı ve uğurlu olsun…
Sayın Sami ÖZUSLU, bir haftalık tatil size bizce de iyi gelecek. Zira son günlerde stres ve gerginliğiniz televizyon ekranlarına da yansımaya başlamıştı. Eğer balık akını olursa bizi de çağırın birlikte tutalım…
Sayın Hüseyin ERÇAL, bel fıtığı şikayetinden başarılı bir ameliyat geçirdiğinizi duyduk. Büyük geçmiş olsun, yeni yasa yılında umarız bölge halkı için çok daha yararlı icraatlara imza atarsınız…
Sayın Mehmet ÇAĞLAR, hem hükümet mensubu bir milletvekili olup hem de düzenden ve sistemden bu kadar şikayet etmeniz büyük cesaret doğrusu. İyi de bu çarpık düzenin düzelmesi görevi kimin? Ya da siz vekiller buna ne kadar katkı koyabiliyorsunuz? Asıl sorulması gereken bu olmalı değil mi?
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 
 
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için nabız yoklayan Eski Başbakan İrsen Küçük talihsiz bir kaza sonucunda kolunu kırdı. Ama yine de kulislere devam ediyor ve adaylık konusunda hiç de şaka yapmıyor.
Günün Fıkrası
 
Geyik

85 yaşında bir adam doğumhanenin kapısında beklemektedir. Doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar: 
- İçerde doğum yapan bayan yakınınız mı? 
- Evet, eşim. 
- Ama bayan 25 yaşlarında... 
Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani? 
- Yoo, aklıma benim dedem geldi de. 
- Nesi varmış dedenizin? 
- Kendisi av meraklısı idi, sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi Israr etti ve hazırlandı. E, tabii yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe 
bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü...” 
- Olur mu, başkası vurmuştur onu. 
- Ben de onu demeye çalışıyorum…