Yerel ara seçimleri sürecinde Hasan Sertoğlu’na en fazla sorulan soruların başında bu geldi;
Eroğlu sizi destekliyor mu?
Ya da, Eroğlu’nun DP ile ittifak içinde olduğu ve Arabacıoğlu’na destek verdiği doğru mu?
Sertoğlu, bu tür sorulara alışmış olsa gerek dün sabah ki programımızda fazla tepki vermedi ve ‘Derviş bey asla UBP’ye ihanet etmez’ demekle yetindi…
Sonra ekledi;
“Belli merkezlerden partililerimize sürekli telefonlar ediliyor ve Derviş beyin DP adayına destek vereceği iddia ediliyor…”
Zaten 7 Nisan öncesi UBP içinde yaşanan en büyük sıkıntı da budur…
Derviş bey, Sertoğlu’na destek veriyor mu vermiyor mu?
Verirse ne ala, vermiyorsa Sertoğlu’nun işi çok zor!

Derviş bey destek verir mi vermez mi bizim konumuz değil!
Ama program sonrası Sertoğlu’un bize söylediğine göre Derviş bey ilk kez bir seçim öncesinde bu kadar sessiz duruyor.
Yani, ne Sertoğlu’na destek veriyor, ne de başka bir partinin adayını destekliyor, ya da desteklenmesi için gayret gösteriyor.
Yine Sertoğlu’nun deyimiyle ‘nötr’ durumda!
Bu da tabi ki bize göre Sertoğlu için olumsuz bir gelişme!
Eğer kurultay kavgası halen devam ediyorsa, İrsen Küçük’ü başarısız gösterme gayretleri varsa, kurultay sonucunu da göze alırsak, UBP 7 Nisan akşamı ağır bir darbe alır.
Burada İrsen Küçük başkanlığındaki UBP’nin ilk seçimi olması detayını kaçırmamak lazım…

Hasan Sertoğlu’na gelince;
Bizim ülkemiz siyasilerinin modundan çok uzakta olan bir isim…
Yüreğinde ne varsa, diline yansıyor, lafını dudaktan esirgemiyor.
Kaymaklı Spor Kulübü ve Futbol Federasyonu’ndaki başarıları onun için büyük avantaj.
Bu avantajları kendisini nereye götürür ama kamuoyunun genel bir görüşü var ki, 7 Nisan seçimlerinde bağımsız olarak aday olsaydı daha büyük halk kitlelerini arkasına alacak ve belki de şansı daha çok olacaktı.
Ama ‘UBP’li olup da bağımsız aday çıkmak bize yakışmaz’ diyerek de ne kadar gerçekçi ve dürüst olduğunun da bir göstergesi.

Sertoğlu aslında, anket sonuçlarını da göz önünde bulundurarak Kadri Fellahoğlu ve Mustafa Arabacıoğlu’nun kendisinin önünde olduğu gerçeğini de kabul etmiş durumda.
Bunu da sürekli olarak ’15-20 sene siyaset yapanlar bu ülkeye ne verdi de LTB’ye verecekler’ şeklindeki çıkışlarıyla kapamaya çalışıyor ve son haftaya girilirken çıkışta olan tek aday olduğunu sürekli ön planda tutmaya çalışıyor.
7 Nisan akşamı yüzde 30 oy oranıyla seçileceğine inanmış durumda.
Bir yönden de siyasete ve özellikle de seçim öncelerinde yaşanan çirkin olaylara parmak basıyor, siyasiler ve bazı seçmen grubuna da atıfta bulunarak seçimlerin nasıl menfaatlere dönüştürülmek istendiğine dikkat çekiyor.

Sertoğlu’nun diğer adaylardan farklı yönleri de var;
Örneğin iddialı diğer 3 aday, seçildikleri taktirde Lefkoşa’yı kurtaracaklarını dile getirirken, Sertoğlu tam tersini söyleyip ‘ben kurtarıcı değilim’ diyerek, en azından daha samimi davranıyor, Lefkoşa Belediyesi’ni ayağa kaldırmanın o kadar da kolay bir mesele olmadığını kabul ediyor.
Her ne kadar bu söylemi ile adaylığı birbiriyle çelişse de bizce ‘dürüst siyasetçi’ tiplemesi çiziyor ve burada diğerleriyle bir fark yaratmak istiyor.

Sertoğlu’nun hele de aday olup aktif siyasete girmesi belli ki daha önce göremediği bazı siyaset gerçeklerini de öğrenmesine neden olmuş.
“Siyaset bitmiştir” diyerek, neredeyse ülkenin genelenin duygularına tercüman oluyor.
Kendisine yazmayacağımıza söz verdiğimiz bazı çirkinlikleri anlatıyor ve siyasetten midesinin nasıl kalktığını ifade ediyor.
Bir çoğumuzda olduğu gibi…
Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz;
Sertoğlu seçilir veya seçilmez, bu çok önemli değil…
Ama yeni UBP ve yeni KKTC’de Sertoğlu gibi dürüst ve düzgün siyasetçiler ön plana çıkarsa ne ala…
Yoksa aynı yüzler ve aynı zihniyetlerle, kaşarlanmış politikacılarla devam edersek, bu bizim kendi eserimiz olacaktır ve sonra da kimsenin şikayet etme gibi bir lüksü yoktur.
Bu sabah da CTP adayı Fellahoğlu ve DP adayı Arabacıoğlu ile saat 09.00’da birlikte olacağız ve son seçim yorumunu yapacağız.


GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU


Sayın Ahmet ZAİM, halen kayıp olan Akıncılar köyünden Mustafa Gazi’nin Cratos’un bulunduğu toprakları satın almak isten bir Rum işadamı ile işbirliği içinde olduğunu belirten mesajlar almaya başladık. İşinize yararsa ne ala…

Sayın Cem PİŞMİŞ, büyük bir meblağda kredi yüzünden bir medya patronundan hem de bakanın yanında müthiş bir fırça yemişsiniz. Yönetim kurulu üyeliğine lanet ettiğinizi duyduk, haksız da değilsiniz…

Sayın Talip ATALAY, Mağusalı bir imamı temize çıkarmak için bölge imamlarından yazılı görüş istediğinizi öğrendik. Bir çoğu bizi aradı bunun etik olmadığını, yanlış yöntem seçtiğinizi söyledi. Bu arada son günlerde UBP’nin seçim etkinliklerinde görülüyormuşsunuz. Başbakan ile görüşebildiniz mi bari?

Sayın Erhun ŞAHALİ, doktora yapmadığınız halde DAÜ’nün çeşitli etkinliklerinde ‘doktor’ ünvanını kullandığınız iddia ediliyor. Okuldaki bazı hocalar tepkili, kamuoyuna bir açıklama yaparsanız iyi olacak…

Sayın Hasan SERTOĞLU, 7 Nisan seçim sonuçları ne olur bilmeyiz ama sonuç ne olursa olsun siyasete devam etmeniz ve meclisi de düşünmeniz isteniyor. Bu arada seçim gezileri bel fıtığınızı azdırmış diyorlar, aman sağlığınıza çok dikkat…

Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, Lefkoşa Panayırı fikri kimden çıktıysa gidip onu alnından öpün. Kamuoyunun büyük beğenesi topladı, DP’nin şimdiye kadar toplayamadığı bir kalabalık toplanacak diyorlar.

Sayın Mehmet Salih KARALIM,
sizin araç bir mafya hesaplaşmasına gitti diyorlar. Birkaç isim geldi önümüze, bu sıralar ihale konusunda epey zor bir süreç yaşayabilirsiniz. Sizi isteyen var istemeyen var, isteyip görünüp istemeyen de var…

Sayın Barış MAMALI, paravan şirket kurup İsraillilerle ortak iş yapan bazı avukatların peşine düştüğünüz söyleniyor. Bu konuda bildikleriniz kadar bilmediğiniz konular olduğunu biliyor muydunuz?

Sayın Özel KADIOĞLU akşam saatlerinde iki sendika başkanı Oğuz Köse ve Kemal Oktar ile birlikte sizin mekanda görülmüşsünüz. Görenler çeşitli söylentiler yayıyor bilesiniz.

Sayın Kemal Deniz DANA
, Lefkoşa’nın çöpleri yine sağlıksız bir şekilde toplanmaya başladı. Özel şirketlerden hizmet alacağınıza artık deposu olan iş araçlarına mazot alsanız diyoruz. Vatandaşın öfkesi büyüyor bilesiniz…

Sayın Müge DENKTAŞ, seçime sayılı saatler kala artık siz de sahaya inmiş ve kapı çalmaya başlamışsınız. İş başa düştü desenize. DP’nin gençleri ve kadınları olmasa Mustafa bey ne yapardı acaba?

Sayın Sami DİLEK, eylem ve söylemlerinizin İrsen beyi fena halde kızdırdığı söyleniyor. Bu arada fikir babalığınızı Çaluda’nın yaptığı söyleniyor doğru mu? Ne akıllı vekil ama değil mi?...

Sayın Salih COŞAR, kolon ameliyatının başarılı geçtiği ve hızla iyileştiğinizi öğrendik. Büyük geçmiş olsun diyoruz. Sevenlerinizi fena korkuttunuz.

Sayın Timur ÖZTÜRK, size de büyük geçmiş olsun. Yılların yorgunluğu kolay olmasa gerek. Bu arada İngiliz doktorlar ile ilgili sözleriniz İngiltere Büyükelçiliğini harekete geçirmiş. Yakında ziyaretinize gelebilirler…

Sayın Ünal AKİFLER,
seçim sürecinde Suphi Hüdaoğlu’nun en büyük silahı ve destekçisi oldunuz. Kazanırsa hiç tartışmasız ekonomi danışmanı olarak belediyede görev alacaksınız. Kolları sıvayın bakalım…

Sayın Mehmet ÇELEBİ, bir personelinizin azizliğine uğrayıp dolandırıldığınızı öğrendik. Geçmiş olsun, madem ki yakalandı bundan böyle istihdamlarda daha dikkatle olmak gerek değil mi?

Sayın Gökhan GÜLER, mideyi bozup yatağa düştüğünüzü üzülerek öğrendik. Acil şifalar dileriz. Hasan bey umarız bir çiçek göndermiştir eve.

Sayın Mehmet UYSAL, Hasan Sertoğlu’nun kazanacağına dair yemek iddialarına girdiğiniz söyleniyor. Bakalım maddi olarak batacak mısınız yoksa uzun bir süre yeme içmeye para vermeyecek misiniz.

Sayın Kemal ÖZTÜRK, Göçmenköy’de kurduğunuz seçim ofisleri 24 saat çalışıyormuş. Burada sayenizde oy patlaması yapacağınız söyleniyor. Hadi hayırlı bakalım…

Sayın Güven ARIKLI, çok yakında leylekler yuvaya yeni bir yavru bırakacaklarmış. Evde ve ailede tatlı bir heyecan yaşanıyormuş. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun. Tayyip beyin nasihatları işe yaradı desenize…




Günün Fıkrası

Babalar



Çocuklar oturmuş birbirlerine babalarının ne kadar "hızlı" olduğunu anlatıyorlarmış.
Birinci çocuk;
- Benim babam ok attıktan sonra koşup hedefe oktan önce varıyor’ demiş.'
İkinci çocuk.
'-Benim babam tabancasını ateşliyor ve hedefe kurşundan önce yetişiyor.' diye böbürlenmiş.
'-O da bir şey mi?' demiş üçüncü çocuk.
'-Benim babam devlet dairesinde memur... Mesai 15.30’da bitiyor benim babam 14.30’da eve geliyor.'