Hüseyin Özgürgün akıllı adam vallahi.
Uygulamalarına hayran kalmamak mümkün değil. Onun sayesinde siyaseti daha da iyi öğreniyoruz. Başarının sırrı ortada. Kendine bağladığı isimlerle kendini garantiye alan Özgürgün, son zamanlarda yaptığı en akıllıca atılımı da yapmış bulundu.

MYK üyelerinin hemen hemen hepsine kıyak geçti. Tutun Mahmut Özçınar’dan Gürsel Uzun’a, Recai Ergün’den Mustafa Tan’a kısaca hepsi artık ‘’dörtköşe’’ oldu. Herkesi kendine bir şekilde bağlamayı ya da borçlu bırakmayı başaran Özgürgün, partililerin birçoğuna da güvence verdi. Göreve getirdiği ve sorgusuz atadığı adamlar kendisi için çalışacağından, bakanından müsteşarına, müdüründen özel kalemine kadar herkesi garantiledi.

Hal böyleyken; tepkilerde doğdu.

Bir takım mevki bekleyenler, ya da görevde iken görevden alınarak müşavir olanlar görev alamadı. İşte bu insanlar şimdi gardını hazırlamaya başladı bile. Kendi adamlarını garantiye alan Özgürgün, son atılımla da MYK üyelerini de taktikleri ile kendine bir şekilde bağlamayı başardı. Taktiksel savaşarak bu yarıştan çıkmayı ümit ediyor olmalı ki, önce yazdırttığı üyelerle şimdi de etkilediği Parti Meclisi ve MYK üyeleri ile güç kazanmaya çalışıyor.

Öncelikle adil ve adaletli olmayan hiçbir yarışta yarışılmaması gerektiğini düşünenlerdenim. 6 adayın da eşit imkânlarla ve adil yarışmadığına inanıyorum. Bu yarış sadece bir Genel Başkanlık yarışı değildir. Bu seçim; UBP’de devrimin yaşanacağı, 2012 yılının bir tekerrürü olacaktır.

Başarı, ancak ‘’dürüst’’ atılan adımlarla kazanılır. Ama gel görün ki başarmak için hileye başvuranlar var.

Amaç Hüseyin Özgürgün’ü başkanlıktan gitmesini sağlamak değildir. Amaç UBP’nin bugünkü konumundan daha ileriye taşınarak, eski gücüne kavuşmasını sağlamaktır.
Herkesin demokratik bir şekilde seçme ve seçilme hakkı varken, bugünkü seçme ve seçilme hakkına antidemokratik uygulamalar yapılıyor. Bu uygulamanın baş mimarı ise UBP’yi iktidara taşıyacağını iddia ederek, ‘’iktidar olmazsam görevimi bırakırım’’ diyecek kadar cesur tavırlar sergileyen Hüseyin Özgürgün’dür. Ne yazık ki baskılarla, bencillikle hatta ve hatta hile ile bir yarışa girmeyi kendine layık gördü. Hal böyleyken Hüseyin Özgürgün bu yarışı kazansa ne olacak kazanmasa ne olacak. Bunca insana Rüştülüğünü bu şekilde mi ispatlayacak sorarım!