Soma faciası ben de dahil çoğumuzu sersem etti…
O kadar çok haber o kadar çok yorum yapılıyor ki hangisine inanıp güveneceğiz toplum olarak şaşırdık…
Bugün bir okurum dediği gibi 10 gün sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi unutulacak olan geride kalan yetimlere öksüzlere olacak…
Başbakan Yorgancıoğlu ve yardımcısı Serdar Denktaş için bile sırf Soma’ya gittiler diye çok sayıda eleştiri yapıldığını gördüm…
Neymiş, maden ocağına inip de yaralı mı kurtaracaklarmış!
Allah müstehakınızı versin sizin inşallah…
Bundan daha güzel bir dayanışma ve acıları paylaşma olabilir miydi?
Dedim gibi hepinizi Allah’a havale ediyorum…

Önceki gün bir televizyon sunucusu hem Soma’dan haber veriyor hem de yorumda bulunuyor;
Camilerde mevlit okutulup, bunu bir de devletin televizyonundan naklen vermenin ne manası varmış!
Bunu duyunca çığlına döndüm…
Canlı yayına bağlanmamak için de kendimi zor tuttum!
Be arkadaş, sen bu ülkenin en iyi gazeteci ve yorumcularından birisiniz ya da ben seni o yere koydum, ölmüşlerimizin arkasından mevlit okutuldu diye niye sancılanırsın ki?
Eften püften bir gazeteci olsan umurum bile olmayacak ama sayılan, sevilen ve değer verilen bir gazeteci olarak bu yaptığının anlamı din düşmanlığıdır!

Sen inanmayabilir, dini vecibelerini yerine getirmeyebilirsin, ama şunu da bilmelisin ki bir çok insan dara düştü mü Allah’a sığınır, Peygamber’e sığınır, kendini ibadete verir elbette giden geriye gelmez ama en azından ruhen kendini böyle rahatlatır…
Sana şimdiye dek kimse niçin Allah’a inanmıyorsun dedi mi?
Ya da namaz kılmıyorsun diye hiç eleştirildin mi?
Bunları yapmıyorsun diye ayıplandın mı?
Bırak insanlar acısını böyle dindirecekse mevlit okusun ve dinlesin, namaz kılsın, dua etsin…
Sana ne zararı var tüm bunların?

Annem yıllar önce hacıya gidecekti kendisine şöyle dedim;
“Gel anne bu yaşlı halinle o kadar uzun yol kat etme oraya harcayacağımız parayla birkaç öğrenci okutalım…”
Dilimi eşek arısı soksaydı da söylemeseydim ha keşke!
Küsmedi ama normale dönmesi için aradan 6 ay geçmesi gerekti…
Hacıya da gitti geldi şimdi evinde ibadetini yapıyor, kimseye de tek bir zararı yok!
Emekli maaşının çoğunu fakire fukaraya dağıtıyor, halinden de memnun çoğundan da huzurlu…
İbadet ona en azından ‘dünya malı dünyada kalır’ gerçeğini öğretmiş, bundan daha ötesi var mı?

Sevgili gazeteci dostum;
İnan ki senin kafandan geçtiği gibi kimsenin dini bir şeye alet ettiği filan yok…
İnananlar ölülerinin arkasından mevlit okutur Yasin okutur, eskiye nazaran kendilerini biraz daha Allah’a yakın hissederler…
Bırak da insanlar öyle rahatlıyorsa ibadetlerini yapsınlar gerekirse de böyle toplu ölümlerde camilerde okutulan mevlitler televizyonlarda canlı yayınlansın!
Sana ne bundan Allah aşkına!




MESAJ KUTUSU

Sayın Zeren MUNGAN, geçen gün BRT’ye programa çıkmak için gitmişsiniz ama bazı çalışanlar programı bastı diye duyduk doğru mu? Demek ki çalışanların sabrı artık kalmadı ki son çare olarak böyle bir eylemde bulundular…

Sayın Özbek DEDEKORKUT, Dipkarpaz’da aslen Vakıflar’a ait olan şu anda kapalı durumdaki oteli kiraladığınızı duyduk. Turizme kazandırılması açısından gayet yerinde bir icraat ama dikkat edin de hukuksal yönden başınız derde girmesin…

Sayın Mehmet HARMANCI, birkaç gün önce yapılan ankette yüzde 16 oy oranıyla üçüncü durumdasınız. Mustafa Akıncı’yı harekete geçirip desteğini alabilirseniz oylarınızda gözle görülür bir artış olacağı söyleniyor, haberiniz olsun istedik.

Sayın Talip ATALAY, bazı camiler kapalı tutuluyor ve imamlar da başka özel işlere yöneliyor. Özellikle Mağusa bölgesine dikkat. Bu işin ciddiyeti neredeyse kalmadı bilesiniz…

Sayın Süleyman ÇAKIR, imamların üvey evlat olduğu yönündeki açıklamanızda yerden göğe kadar hakkınız var da peki siz sendika olarak kendi üstünüze düşeni yapıyor musunuz işte onda biraz kuşkumuz var. Zira bazı üyelerinizin sabrı artık kalmadı haberiniz olsun…

Sayın Abdullah İŞKEY, yeni bir siyasi oluşum için perde gerisinde epey hareketlilik içinde olduğunuz söyleniyor. İsmi de çok ilginç geldi bize ama şimdilik aramızda kalsın diye düşündük.

Sayın Bahaeddin KANSEL, UBP’den Akıncılar belediye başkan adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Belediye meclis üyesi adaylarını belirlerken biraz zorlanmışsınız ama madem ki tamamladınız gazanız mübarek olsun…

Sayın Doğan EMİROĞLULARI, Değirmenlik’te herkes sürpriz adaylığınızı konuşmaya başladı. Aile bireylerinin hepsinin oyunu almayı başarabilirseniz potaya bile girebileceğiniz iddia ediliyor. Hayırlı olsun…

Sayın Ahmet BENLİ, anket sonuçları halen sizi birinci sırada gösteriyor ama Amcaoğlu ile aranızdaki farkın da hızla kapandığı görülüyormuş. Rehavete kapılmayıp son güne kadar enerjiyi kaybetmemekte yarar görüyoruz…

Sayın Kemal DARBAZ, geçen aylarda kapatılan FOG TV çalışanları sitem mesajları gönderiyor. Kanal kapatıldıktan sonra niçin kendilerine ilgi göstermediğinizi sormuşlar. Bir cevabınız olacak mı?

Sayın Hüseyin GÖKÇEKUŞ, YÖDAK başkanı olduktan sonra iyice kapandınız ve sesiniz soluğunuz çıkmıyor. Şu intihal olayları konusunda bir araştırma sözü vermiştiniz ama hala sonuçları öğrenemedik…

Sayın Ahmet TOLGAY, hem bahçeyi salyangozlar bastı diye şikayet ediyorsunuz hem de onların neden yeteri kadar büyümediği dert ediyorsunuz. Yufka yüreklilik sizin yüreğinize işlemiş değil mi?

Sayın Hüseyin KABA, yeni şiir kitabınız ‘Yeniden Doğmak’ hayırlı ve uğurlu olsun. Umarız b kitapla birlikte siz de kendinizi yeniden doğmuş gibi hissedersiniz.

Sayın Birol BEBEK, ülkedeki rakipsiz tek aylık dergi ZOOM’un artık Türkiye dergi piyasasına da girip üst sıralarda yerinizi aldığınızı duyduk. Çok başarılı bir marka yarattınız devamını dileriz…


Günün Fıkrası

Genç deve

Genç deve annesine sormuş
-"Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?"
Anne cevap vermiş:
-"Çölde kuma batmamak için."
Genç deve tekrar sormuş:
-"Peki kirpiklerimiz niye bu kadar gür.
Anne tekrar cevap vermiş:
-"Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye."
Merakı yatışmamış olan genç deve bir soru daha sormuş:
-"Bizim niye hörgüçlerimiz var."
Anne deve sabırla yanıtlamış :
-"Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için suyu hörgüçlerimizde depolarız."
Sonunda dayanamayan genç deve sormuş :
-"Peki biz Ankara Devlet Hayvanat Bahçesinde ne halt yiyoruz?"