Devlet hastanelerinde belli bir süredir gözle görülür bir özelleştirme hareketi var…
Güvenlik, yemek ve temizlik işlerini artık bir takım özel şirketler üzerlerine aldılar.
Haliyle bu durum özellikle maaş ve özlük hakları olarak devleti kurtarıyor…
Zira özel şirketler buralarda asgari ücretle elaman çalıştırdıkları için devlete verdikleri fiyatlar cazip oluyor, hem özel şirketler kazanıyor hem de devlet!
Yeni devlet anlayışında bu normal karşılanabilir…
Hele de devletin artık eskisinden çok daha küçülmesi taraftarı olan benim için de bir mahsuru yok…
Yok, özel sektör çalışanlarının refah düzeyini sorarsanız o da çok ayrı bir tartışma konusu!
Dün hastaneden bir dost aradı;
Çok ilginç iddialarda bulundu…
Bunları doğrulamak da zor olmadı!
Şimdi sıkı durun lütfen;
Diğer hastaneleri bilmeyiz ama şu anda Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde onlarca kişi ilgili temizlik şirketi üzerine kayıtlı ama memurların yapması gereken işleri yapıyor!
Tam anlamıyla bir şark kurnazlığı bu!
Biraz kaşıyınca öğrendik sadece bu temizlik şirketi değil önceki temizlik şirketi zamanında da çok sayıda çalışan hastaneye temiz şirketinin elamanı olarak alınmış ama memur hizmetlerinde çalıştırılmış!
Bunun Türkçe anlamı şu;
Partizanlık, popülizm ve devleti ahmak yerine koymak!
KKTC’nin yıllardan beridir olan hastalığı yani!
Ne demek efendim?
Hastanelerin temizlik ihalelerini kazanan şirketler nasıl olur da yanında çalıştırdıkları elamanları memur kadrolarına koyarlar?
Bir temizlik şirketinde çalışan kişinin işi sadece temizliktir!
İyi de suçlu sadece onlar mı?
Hastane yönetimi böyle bir istihdama nasıl olur da göz yumar!
Yumamaz tabi ki…
Elbette emir yüksek yerlerden gelmekte ve onlar da emir kulu oldukları için nitelikli kişilerin çalışması gereken yerlerde temizlik şirketinin elamanlarını çalıştırırlar…
Sevgili okuyucu;
Olay korkunç boyutlardadır…
Örneğin ilaç deposunda çalıştırılan kişi devletin uzman çalışanı değil temizlik şirketi üzerinden buraya istihdam edilen kişidir…
Bu konuda hiçbir uzmanlık belgesi yoktur…
Hastanede kayıtlar yine bu temizlik şirketlerinin elamanları tarafından yapılmaktadır…
Konuyu öğrenince kan beynimize sıçradı ve bir hastane yetkilisine ulaştık, ‘nedir bu durum’ diye de sorduk…
Elbette ‘doğrudur’ demesini beklemezdik, demedi de!
Ama şöyle konuştu;
“Başhekime sorun lütfen…”
Dün Pazar olduğu için başhekim Ramadan Kamiloğlu’na ulaşma imkanımız olmadı…
Ama bu konuna bilgisi olduğundan adım gibi eminim…
Başhekime ulaşamadık ama bazı hastane çalışanları istihdam kepazeliğini doğruladılar…
Hatta bizimle dalga bile geçtiler…
“Siz daha yeni mi öğrendiniz” diye sitem ettiler!
İyi de be kardeşim siz bize ihbarda bulunmazsanız biz bunları kimden öğreneceğiz?
Şimdi Sağlık Bakanı Ahmet Gülle’ye soruyoruz;
Sizin bu istihdam rezaletinden haberiniz var mı?
Aslında bu soru çok abesle iştigal değil mi?
Muhakkak vardır ve zaten sizin onayınız olmadan devletin hastanesinde böyle istihdamlar yapılabilir mi?
O zaman şöyle soralım;
Kimdir bu torpilli çalışanları?
Bu soru elbette hastane başhekimini de sorulmalı;
Yılların doktoru olarak böyle bir rezalete siz nasıl izin verirsiniz?
Buradan alenen Savcılık ve Sayıştay başkanlarını görev davet ediyorum;
Siyasiler devlette istihdam olanakları daralınca böyle bir yönteme baş vuruyorlar!
İşte size ihbar benden geliyor…
Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde bu statüde kaç kişi çalıştırılmaktadır?
Buna göz yumacak mısınız?
İhbar benden ama, bu işin peşine düşmek ve bu ayıbı temizlemek de sizin göreviniz…
 
Su: Üzülme baba!
 
Önceki gün UBP Mağusa Milletvekili Sunat Atun aradı önemli bir konuyu paylaştı;
Atun bizi aramadan birkaç dakika önce kızı Su ile telefon görüşmesini aktardı…
12 yaşındaki Su babasını telefonla arayarak şöyle diyor;
“Baba az önce arkadaşlarım söyledi internetle bizimle ilgili bazı haberler çıkmış, üzülme lütfen olur mu?”
Hepsi bu…
Sunat Atun, biraz da duygusal olarak bizimle paylaşma ihtiyacı hissetmiş…
Önemli olduğu için biz de sizlerle paylaştık…
İçimiz burkuldu!
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:


 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Ahmet GÜLLE, eski hükümetler döneminde bu tür istihdamlar belki çok göze batmaz ama CTP’nin hükümette olduğu bir dönemde eğer temizlik işçileri devletin hastanelerinde memurların çalışması gereken yerlerde çalıştırılıyorsa durum göründüğünden çok daha vahim demektir. Lütfen isimleri ve kimlerin torpili ile istihdam edildiklerini açıklayınız…
Sayın Ramadan KAMİLOĞLU, başhekimi olduğunuz hastane çalışanları artık yeni birini görünce onlara ‘bizden misin yoksa şirketten misin’ diye sormaya başladılar. Yılların doktoru olarak nasıl olur da böyle bir istihdama izin verir ve görmemezlikten gelirsiniz. Bizi sizi hep siyaset üstü olarak tanımıştık, yanıldık mı?
Sayın Kemal OKTAR, Sağlık Çalışanları Sendikası  olarak hastanede böyle bir rezalet yaşanıyorsa sizin haberiniz olmasın olmaz! Yoksa sizin aileden birileri de mi bu yöntemle devlet hastanesine kapak attı da sessiz kalıyorsunuz? Böyle bir kepazeliğe bir sendika olarak niçin göz yumuyorsunuz?
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, hastanedeki istihdam kepazeliğinden eminiz ki sizin haberiniz bile yok! Bir başbakan olarak hemen bugün kurmaylarınıza talimat verin ve gidip hastanede geniş çaplı bir araştırma başlatsınlar ve siz de bunu kamuoyuna açıklayın!
Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, şimdi bütün gözler Derviş beye çevrildi ve Cumhurbaşkanlığına aday olmaması halinde b teklifi kendisi size yapacak. Bu arada kulağınıza kar suyu kaçırıldığından dolayı tetikle beklediğinizi de duyduk. Hadi hayırlısı…
Sayın Menteş GÜNDÜZ, Güzelyurt’ta hemen her gittiğiniz yerde çok yakında DP’den istia edip UBP’ye geçeceğinizi söylüyormuşsunuz. Bu bir operasyonun parçası mı olacak yoksa kendi hür iradenizle mi böyle bir karar ürettiniz?
Sayın Tahsin MERTEKÇİ, KKTC’de bir ilki gerçekleştirerek bir Yeşilırmak’tan Zafer Burnu’na yürüyen ilk ve tek kişi olma unvanını da kazandınız. Ayaklarınız biraz fazlaca su toplamı ama dikkat çekmek istediğiniz konu gerçekten hayati bir konuydu, tebrik ederiz.
Sayın Süleyman GÖKTAŞ, tam 18 senedir başkanı olduğunuz Antrenörler Derneğine bu kez karşınıza çok sağlam bir aday çıktı ve sizi oradan devirmeye de kararlı görülüyor. Özellikle kırsal bölgelerin takımlarını da arkasına almış gözüküyor haberiniz olsun…
Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, Girne halkının görüşünü öğrenmek için bir anket düzenlemeniz gayet doğal ve yerinde bir karar ama Girne’de yaşamayan bir vatandaş olarak bizim de görüşümüz var…Lütfen bir an önce Girne’nin özellikle sahil kesimlerinde ki b.k kokusunu ortadan kaldırınız…
Sayın Cemal BULUTOĞLULADI, Çetinkaya’da yaşanan sorunlar bu kez çok ciddi ve sezonun açılmasına artık sayı günler kala futbolcular boykot kararı aldılar. Artık zengin üyelerin kapısını çalma vakti gelmedi mi? Napolyon çok doğru söylemiş değil mi?
Sayın Akın AKTUNÇ, İstanbul’dan çok miktarda lale soğanı ile döndüğünüzü öğrendik. Umarız ülke biyologları başınıza ekolojik denge sorunu filan çıkartmazlar. Ya da geceleri eksinler ki kimse görmesin…
Sayın Güvenç CANTAŞ, önceki gece Girne sahillerinde zeybek oyununu oynarken görülmüşsünüz. Yine damarlarınızdaki asil kan şahlandı desenize…Bu arada bu işi epey de iyi beceriyorsunuz hani…Düşmanlar çatlasın…
Sayın Kürşat ÖZER, K.T. Antrenörler Derneği başkanlığı için kolları sıvamış kulislere başlamışsınız bile…Bakalım yılların başkanını devirebilecek misiniz? Gazanız mübarek olsun…
Sayın Andaç GÜNAY, İstanbul sahnelerinin sevilen sesi ve bir Kıbrıs sevdalısı olan Soner Olgun’un menacerliğini sizin üstendiğinizi duyduk. Artık sanat dünyasına da el attınız ya helal olsun size…
Sayın Öntaç DÜZGÜN, Dereboyu’nda 84 TL’lik yemekten sonra 156 TL’lik trafik cezası ödemek yemeğin de tadını tuzunu kaçırdı değil mi? Ama artık bu iş sadece para toplama tuzağına döndü ne kadar şikayet etseniz haklısınız…
 
 
 
Günün Fıkrası
 
Vasiyet
 
Yaşlı Fred, hastaneye kaldırılmış,yoğun bakımda. Ailesi, aile papazını da kendilerine eşlik etmesi ve gereği halinde görevini yapması için çağırmış.
Papaz ve aile efradı yatağın etrafında beklerken, Fred'in durumu aniden kötüleşmiş. Yatağından yarı doğrularak, el işaretleri ile yazacak bir şeyler istemiş.
Papaz, anlayışlı bir şekilde, Fred'e bir kağıt ve bir kalem uzatmış. Titreyen ellerle hızlı hızlı kağıda bir şeyler yazıp kağıdı papaza uzatmış ve aniden ölmüş.
Papaz, böyle acılı bir anda kağıttakileri okumanın doğru olmayacağını düşünerek kağıdı cebine sokmuş. Birkaç gün sonra, Fred'in cenazesi sırasında, Fred'in verdiği kağıdın cebinde olduğunu hatırlamış.
Cenazenin gömülmesinden hemen önce, Papaz ileri çıkarak:
"Sevgili Fred, ölmeden hemen önce benden kağıt isteyerek bir şeyler yazdı. Zamanı uygun olmadığı için o anda bakmadım fakat şimdi, hepinizin önünde bu notu okumak istiyorum" demiş ve cebinden kağıdı çıkararak yüksek sesle okumuş:
"Lütfen bir adım sola çekil. Oksijen hortumuma basıyorsun!"